Güncelleme Tarihi:
AY YILDIZLI FORMAYI GiYEN FUTBOLCUNUN DEĞERi ZATEN ARTIYOR
MİLLİ Takım, Euro 2016’ya nokta koydu. Yapı bitti paydos!
Bizim için şampiyonanın bir anlamı kalmadı. Asıl bu noktada kaybediyoruz. “Biz bitti demeden bitmez”in bir başka versiyonu da “Dünya bizim etrafımızda dönüyor”...
Fatih Terim’in yerinde olsam, yardımcılarım ve ‘abiler’le birlikte finalin son düdüğüne kadar Fransa’da kalırdım.
Turnuva başladığından kimin hangi taktik veya stratejiyle oynadığına dair elle tutulur bir tartışma var mı?
Prim ve ‘ego’ meselesini konuştuğumuz kadar Mehmet Topal’ın neden stoperde oynatıldığını konuşmadık. Yanlış bir tercih olduğunu yazan çizen oldu, fakat Terim, doyurucu bir yanıt vermedi. “Daha önce de oynatmıştım” deyip, geçti. Biraz daha üstelesek “Serdar Aziz sakatlanıp kadrodan çıktığı için” diyecekti belki...Yok eğer, Türkiye’nin eniyi orta sahasını her şeye rağmen stoper oynatacaktıysa o zaman arkasındaki nedenleri anlatmalıydı. Çünkü bu oldukça lüks bir davranıştı.
“Bir tek sevgili nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini” der Murathan Mungan...
Topal’ın mevki değişikliği de bence milli takımın gerçeğini değiştirdi. Ayağında top tutmaya meyilli bir takımın defans önü Oğuzhan-Topal ikilisinden oluşsaydı acaba, ne olurdu? İlk iki maçta Oğuzhan, rol dağılımının kurbanı olurken Topal da sadece cansiparane stoperlik yapmaya çalıştı.
Terim, oynattığı futbola ‘kaos’ denilmesine kızıyor, ancak Ozan Tufan’ın tarzı bana çok kaotik geliyor. Emre Mor da... Ben bu tarza karşı değilim. Kestirilemez bir oyun sistemi rakipler için ürperticidir. Esasen kaosun içinde de bir düzen vardır. ‘Kaos futbolu’nu sistematik kullanabilen hoca futbola teorik olarak da büyük bir katkı sağlayacaktır...
VESAYETE SON ÖZERKLiK HEMEN ŞiMDi
Türkiye Futbol Federasyonu, bundan sonra hedef turnuvaya gidip derece yapılmadıkça prim vermesin. Çünkü milli duyguları bu kadar istismar eden, ama her turnuva öncesi ve sonrası da bu kadar para pul kavgası yapan başka bir Avrupa takımı yok. Bir futbolcu milli takıma seçildiğinde zaten ‘piyasa değeri’ni artıyor. İlla her aşamasına prim verilecekse, bu da bari milli gelirle doğru orantılı olsun. Yöneticiler popülist davranıp ‘ekstra prim’ler dağıtmasın ki bugün yaşanan ‘500 bin Euro’ kavgaları olmasın.‘
ÖZiL KOMPLEKSi
Peki, Euro 2016’da huzuru kaçıran prim neden verildi? En iyi üçüncülerin bile geçtiği elemelerden (Tıpkı finallerde olduğu gibi) finallere katılmak mucize falan değildi. Lakin, biz kötü başlayıp işi mucizelere bıraktık. Mucize gerçekleşince de “Biz bitti demeden bitmez” diyerek, üste çıktık!
Sloganlar, unvanlar ve reklam imajlarını falan biraz geri plana atıp, futbolun yapısal sorunlarına adam akıllı eğilmenin zamanı geldi de geçiyor. Ancak bu sadece Avrupa’da yeni ‘Özil’ler, Anadolu’da da yeni ‘Arda’lar bulmak meselesi değil. Temel mesele futbol yönetiminin vesayet altına girmiş özerkliğinin yeniden hayata geçirilmesidir...
GIRGIRiYE MAHALLESi
Ocak 2015’te Fatih Terim, Haliç Kongre Merkezi’nde iki gün futbol adamlarımıza yeniden yapılanmayı anlattı; ‘Türkiye Futbol Direktörü’ unvanıyla...Fransa’da ‘yeniden yapılanma’nın yerine gördüğümüz maalesef ‘Gırgıriye’ oldu! Prim tartışmaları... Karşılıklı göndermeler...Armayla vatanseverlik mesajları... ‘Gurur abidesi’ oyuncuyu ıslıklamalar... Takımda ‘çeteleşme’ iddiaları vs...Yani başarı da para da yine paylaşılamadı. Milli Takım’da herkes ‘dayılanıyor’, ama nedense şu prim için kimse açık konuşmadı. İhale yine medyaya kaldı.
İlk defa bir Fatih Terim takımında bu kadar parçalanmışlık gördüm. ‘Otoriter’ denilince ülkede akla gelen üç isimden biri olan Terim, bu görüntüye nasıl müsaade etti? Takımı motive etmek için her zaman bir ‘gerilim’e ihtiyacı olan Terim, yoksa bu kez de bunun kaynağını kendi oyuncularından mı üretmek istedi? Eğer durum bu değilse, o zaman Terim için de mesleki anlamda çanlar çalmaya başlamıştır. Zira bu tablo ‘karizma’ya oldukça zarar verir...
ÖZEL HAYAT VE TRANSFER YIPRATTI
Millilerlerdeki bazı kilit oyuncuların özel hayatlarında yaşadıkları sıkıntılar da motivasyonlarını etkiledi. Ve transfer. Emre Mor, şık bir şekilde gidip imzasını atarken, Gökhan Gönül, kulübüyle polemiğe girdi ve psikolojik olarak yıprandı.