Ezan okunması dini özgürlüktür

Güncelleme Tarihi:

Ezan okunması dini özgürlüktür
Oluşturulma Tarihi: Eylül 30, 2020 09:56

Avrupa ülkelerinin çoğunda din özgürlüğü büyük harflerle yazılı anayasal bir haktır. Ama ne yazık ki, en demokratik Avrupa ülkelerinde bile zaman zaman bu alanda sıkıntılar yaşanmaktadır. Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya (KRV-NRW) eyaletine bağlı Bochum yakınlarındaki Oer-Erkenschwick’teki Abdülhamit Han Camisi’nde hoparlörden ezan okunması 2018 yılında sorun oldu.

Haberin Devamı

Ezan okunması dini özgürlüktür
KENT yönetimi her hafta cuma günü namaz öncesi ezan okunmasına izin verdiği halde, çevrede yaşayan bazı Almanlar buna itiraz etti.
Caminin dibinde değil, camiden 980 metre uzakta oturan bir Alman çift, ezan sesinden rahatsız oldukları gerekçesiyle Gelsenkirchen İdari Mahkemesi’ne başvurarak dava açtı.
Ama bu çift, sadece ezan sesinden değil, ezanın içeriğinden de rahatsızdı.
Özellikle de “Allah en büyüktür”, “Allah tek büyüktür” anlamına gelen ‘Allahu Ekber’den.
Ve mahkeme Alman çifti haklı buldu.
Gelsenkirchen İdari Mahkemesi’nin kararına haklı olarak itiraz edildi.
İşte bu konuda son kararı geçen hafta Münster Yüksek İdare Mahkemesi verdi.
Mahkemenin kadın yargıcı kararın gerekçesini okurken, “Ezan okunması dini özgürlüktür” dedi.
55 desibelin altında olan ezan sesinin aşırı rahatsızlığa yol açmayacağının altını çizdi ve “Bu (ezan) bir zorlama değil, itaat etmek zorunda olmadığınız bir çağırıdır” görüşünü vurguladı.
Ve bir üst mahkemeye başvurulması yolunu da kapattı.
*
Ama Kur’anı Kerim’e kafayı takan yalnız bu Alman çift değildir.
Bundan birkaç yıl önce Fransa’da bazı politikacılar ve ‘sözde aydınlar’ kafayı Müslümanların kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’e taktılar.
Aralarında Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile eski Başbakanlardan Jean Pierre Raffarin, Bernard Cazeneuve ve Manuel Valls’ın da bulunduğu 300’e yakın ‘sözde aydın’, şiddet ve Yahudi düşmanlığını körüklediği iddiasıyla Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetlerin çıkarılmasını bile istediler.
İspanya’da Engizisyon döneminde Katoliklerin kovduğu Yahudilere kapılarını açan Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Müslümanların o zaman olduğu gibi bugünkü kutsal kitabı da Kur’an-ı Kerim’dir.
Kur’an-ı Kerim’de o günlerde ne yazıyorsa, bugün de aynı ayetlerde aynı şeyler bulunmaktadır.
Evet...
Çağdaş gelişmeler ışığında felsefede yeni yorumları ve değerlendirmeleri içeren değişikler yapılır.
Teknolojik gelişmeler ışığında tıp kitaplarında değişiklik kaçınılmazdır.
Fizik, kimya ve başka alanlarda da.
Ama Hıristiyanların kutsal kitabı İncil’de, Musevilerin kutsal kitabı Tevrat’ta ve Müslümanların kutsal kitabı Kur-an’ı Kerim’de değişiklik tabudur.
Politik çıkarlar yüzünden Sarkozy bu gerçeği görmezden, bilmezden gelebilir.
Ya, onunla birlikte Le Parisien gazetesinde yayınlanan manifestonun altına imza koyan o aydın (!) geçinen ‘sözde aydınlara’ ne demeli?
*
1996 yılındaydı...
Hessen’e bağlı 23 bin nüfuslu Dillenburg kentinde halk hoparlörden okunan ezandan rahatsız oldu.
Yerel yönetim de, “Yolda otomobiliyle giderken aniden hoparlörden ezan sesini duyan ve Müslüman olmayan bir sürücü paniğe kapılıp kaza yapabilir” diye bir gerekçe göstererek halka tam destek verdi.
Ne kadar da inandırıcı (!), ne kadar da mantıklı (!) bir gerekçe değil mi?
Ben de o günlerde, “İyi de bu ülkede Katolik ve Protestan olmayan insanlar da var. Müslümanlar ve başka dinlerden insanlar da yaşıyor. Aniden kiliselerden yükselen çan seslerini duyan ve Hıristiyan olmayan otomobil sürücüleri de kaza yapabilirler diye çan seslerini susturmak mı gerekir?” diye ironik bir yazı yazmıştım.
Neyse ki, Giessen İdari Mahkemesi’nin yargıçları sağduyulu ve adil bir karar alıp, Dillenburg yerel yönetiminin bu kararını ‘din özgürlüğü ile bağdaşmadığı’ için iptal etmişti.
Koronavirüs belası yüzünden bu yıl Almanya başta olmak üzere birçok ülkede toplu namaz kılınması yasaklandı.
Ancak Karlsruhe’deki Federal Anayasa Mahkemesi, böyle bir yasağın Alman Anayasası’ndaki din özgürlüğü ile bağdaşmadığı gerekçesiyle, mesafe, maske gibi koşullara uyulması, ve bazı başka önlemler alınması koşuluyla, özellikle cuma namazı kılınmasına izin verilmesini karara bağladı.
Yani “Alman Anayasası’nda din özgürlüğünün büyük harflerle yazıldığını unutmayın” dedi.

BAKMADAN GEÇME!