EuroTürk çok girişimci ama eğitim de gerekli

Güncelleme Tarihi:

EuroTürk çok girişimci ama eğitim de gerekli
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2010 00:00

UBS Almanya bankasının İcra Kurulu eski başkanı ve dünyanın önde gelen servet yöneticilerinden Jochen Sauerborn, "Almanya'daki Türkler çok girişimci ama eğitim eksikliği yüzünden birçok girişim kısa sürede hüsranla sonuçlanıyor" diyor.

Haberin Devamı

İsviçre bankası UBS (Union de Banques Suisses), 50'yi aşkın ülkede faaliyet gösteren dünyanın önde gelen bankalarındandır. Yaklaşık 64 bin kişinin çalıştığı banka, özel ve kurumsal müşterilerine 'Global Wealth Management', 'Global Asset Management' ve 'Investment Banking' yani küresel servet, varlık yönetimi ile yatırım bankacılığı dalında hizmet veriyor. Bankanın 2 trilyon euro civarında bir parayı yönettiği belirtiliyor.
* * *
Dünyanın en önemli tüm finans merkezlerinde şube veya temsilcilikleri olan banka, Almanya'da da 'UBS Wealth Management Deutschland' (UBS Servet Yönetimi- Almanya) adıyla faaliyet gösteriyor. Merkezi Frankfurt/Main kentinde tarihi Opera Meydanı'nda olan banka, Almanya'da 15 kentte temsilciliğiyle varlıklı kişilerin, ailelerin servetlerini yönetiyor. Yatırım bankacılığı yapıyor. Kurumsal müşterilerine hizmet veriyor.
* * *
Bu hafta UBS Almanya'nın yıllarca İcra Kurulu Başkanlığı'nı yapan Jochen Sauerborn ile konuştum. Servet yönetiminde dünyanın en önemli kişilerden biri olan Sauerborn, şimdi UBS Almanya'nın danışmanlığını yapıyor ve belirli zengin ailelerin servetlerini yönetiyor. Herkesi cezbeden para ve zenginlik konusunda ilk sorum şöyle oldu: "Servet yönetiminde paranın bir alt sınırı var mı?" Sauerborn, bu soruyu, "Bizim servet yönetimi genelde 100 milyon eurodan başlıyor. 100 milyon eurosu olan da var milyarları olan da var" diye cevaplıyor.
* * *
Köln yakınlarında doğan Sauerborn çekirdekten bankacı. "Bir yakınım bankada çalışıyordu. Ne iş yaptığını görmek için gittim. Çok beğendim. Deutsche Bank'ın Köln şubesinde bankacılık eğitimi aldım" diyen Sauerborn bir bankanın her bölümünde yıllarca çalışmış. Teorinin yanı sıra pratikte de bankacılık sektöründe aranan isim olan Sauerborn, çeşitli büyük bankalarda çalışmış. 1978'de Lichtenstein Prensliği adına Lichtenstein Bankası'nın Almanya şubesini kurup faaliyete geçirmiş. Yıllarca bankanın tek yetkili genel müdürlüğünü yapmış.
* * *
Servet yönetiminin bir numaralı ismi olan Sauerborn, 1987'de Almanya'nın en zengin ailelerinden olup BMW ile özdeşleşen Quandt Ailesi ile birlikte FERİ adlı bir firma kurar. Sauerborn, yüzlerce avukat, bankacı, vergi danışmanı gibi uzmanlarla Quandt Ailesi'nin yanı sıra 150'ye yakın en zengin ailenin servetini yönetir. Sauerborn, "Servet yönetimi sadece paraya para kazandırma değildir. Vergi, miras gibi her türlü konuyu kapsayan komple hizmettir. Servetini bize teslim eden kişi veya aile artık servetim ne olacak, kime miras kalacak, gibi sorularla uğraşmaz. Geceleri rahat uyur. Serveti nesilden nesile devam eder. Ayrıca bu iş bilgi ve deneyimin yanı sıra güven işidir" diyor.
* * *
Daha sonra 100 kadar uzmanla FERİ firmasından ayrılan deneyimli bankacı, 'Sauerborn Trust' adıyla yeni bir firma kurar. Sauerborn yeni firma ile yine en yengin ailelerin servetlerini yönetmeye devam eder. Aileler hakkında en ufak bir bilgi sızdırmayan Sauerborn, sadece, "Türk veya Türk kökenli müşterimiz yok" diyor ama yönettiği servetin 6.5 milyar euro civarında olduğunu söylüyor.
* * *
"Türkler çok girişimci ancak çoğunun meslek eğitimi olmadığı için bir çok girişim uzun ömürlü olamıyor" diyen Sauerborn, Avrupa'daki Türklerin bankalardaki birikimleri konusundaki sorumu şöyle cevaplıyor: "Türkler veya göçmenler kazandıkları paranın bir bölümünü yıllarca hep ülkelerine gönderdiği için Almanya'daki bankalardaki paranın fazla olduğunu sanmıyorum. Bunun genel miktar içinde çok da önemli olduğunu da düşünmüyorum."
Türkiye'yi çok iyi tanıyan Sauerborn, bir süre önce en zengin Almanları İstanbul'a götürmüş. "Amacımız hem Türk ve Alman zenginleri tanıştırmak hem de Türkiye'nin AB üyeliği için destek sağlamaktı" diyor.
* * *
Servet yönetiminde bir numara olan Sauerborn, 2004'de firmasını yıne servet yönetiminde dünyanın bir numaralı bankası UBS'ye uzun pazarlıklar sonunda satar. Ancak onu bırakmazlar, bankanın icra kurulu başkanlığına getirirler. Dev banka UBS'nin internet sitesine bakarsanız Sauerborn için 'Family Office. UBS Sauerborn' başlığıyla açılan ayrı bir bölüm ve bilgiler zaten her şeyi ifade ediyor.
* * *
"Kriz geçmedi. İkinci fazdayız. Bankaları kurtaran devletlerin kendisi krize girdi. Enflasyon tehlikesi kapıda. Bunu küçümseyemeyiz" diyen Sauerborn'a, "100 bin euro nasıl yönetilir? Nasıl değerlendirilir?" diye soruyorum. Bu rakam onun için inanılmaz küçük bir rakam ama beni kırmayıp cevaplıyor.
"50 bin euro ile Nestle, BASF, VW gibi uluslararası firmaların hisselerini alırım. Bunlar Avrupa dışındaki ekonomik canlanmadan pay alan şirketler. 25 bin euro altın veya gümüşe yatırırım. 25 binini ise likit tutarım. Çok dikkatli olunmalı. Yüzde 0.1-0.5 gibi faiz farkına kapılmamalı..."
* * *
Sauerborn, Hertie Eğitim Vakfı aracılığıyla beş göçmen çocuğu okutuyor. Sauerborn, biri kız üç çocuğu ve eşi, göçmenler için çok sayıda sosyal faaliyete destek veriyorlar. Bunları pek anlatmak istemiyor ama bu konuyu ilerde geniş şekilde yazacağım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!