Euroleague'de şampiyon olabiliriz

Güncelleme Tarihi:

Euroleaguede şampiyon olabiliriz
Oluşturulma Tarihi: Kasım 14, 2008 08:54

Fenerbah?e Erkek Basketbol Takımı Antrenörü Tanjevic, Euroleague i?in umutlu konuştu.

Haberin Devamı

Sırp teknik adamın, Fenerbah?e taraftar sitesi antu.com'da yer alan röportajı şöyle:

"BAŞKAN BENİ ARADI VE 3 YILLIK BİR TEKLİF YAPTI
Şimdi bütün detayları burada söylemek ?ok doğru değil ama sezonun bitiminde başkan beni aradı, 3 yıllık bir teklifle bana geldiler. Tahmin ediyorum özellikle benim yurtdışındaki bağlantılarımı da dikkate alarak ve benim şu ana kadar yapmış olduğum işleri de dikkate alarak, ellerindeki bu gen? kadroyu bana teslim etmek istediklerini söylediler.

Diğer taraftan bizim yerli gen? oyuncularımızın yanına dışarıdan da oyuncuları koyarak yeni bir kadro oluşturduk. Buradaki hedef de, önümüzdeki yıllarda sadace Türkiye Ligi`nde şampiyon olan bir Fenerbah?e değil, büyük büt?elere sahip büyük takımlara karşı oynayarak, sadece Türkiye Ligi, Türkiye Kupası değil, ileride Avrupa`da hedefleri olan bir takım yaratmaktı.

Haberin Devamı

Bundaki ama? da, önümüzde ?ok büyük büt?eli rakipler vardı. 25-30 milyon Euro gibi büt?elerle yola ?ıkan rakipler vardı. Bunlarla oyuncu pazarında başetmek mümkün değil. Dolayısıyla biz bu takımı oluştururken gen?, ileride bu markette ?ok değer kazanacak yetenekli oyuncuları bir araya getirerek, bu rakiplerle başedebilmeyi hedefledik.

GENÇLERLE, TECR?BELİ OYUNCULARI KAYNAŞTIRDIK
Tabi kaliteli yabancıların yanına bizim gen? Türk oyuncularımızın yanına Emir Preldzic ve Gaspar Vidmar`ı da ekleyerek gelişimlerini ve büyümelerini beraberce sağlamayı düşündük. Bu sene Marques Green ve Devin Smith gibi takım oyuncusu olan, kaliteli oyuncuları kadromuza ekledik.

Bunların yanında star oyuncu diyebileceğimiz Giricek`i transfer ettik. Ama Giricek ?ok ciddi bir örnek bizim gen? oyuncularımız i?in. Çünkü Gricek ger?ek bir star ama star gibi davranmayan, takımın ger?ek bir üyesi, ger?ek bir ?alışanı gibi davranan bir oyuncu. Bu nedenle gen? oyuncularımıza iyi bir örnek oluşturuyor.

Bir de bütün bunlara destek olarak da bizim ü? tane ?ok önemli, tecrübeli Türk oyuncumuz var. Damir Mrsic, Mirsad Türkcan ve ?mer Onan gibi. Şimdi bizim teknk anlamda transfer politikalarımızın bir özeti aslında. Çünkü takımın iki ayrı yüzü var, biri gen? biri tecrübeli diye. Dolayısıyla tecrübeli oyuncular kendi tecrübelerini gen?lere aktarırken yavaş yavaş da bu transfer politikasının devamını sağlamış olduk.

Haberin Devamı

BU KADAR SAKATLIĞI ?NG?REMEDİK
Bu arada ?ok ciddi sakatlıklar yaşadık. ?rneğin ge?en sene Semih Erden`in ?ok uzun süren bir sakatlığı oldu. Bu sene ?mer Aşık`ın uzun süren bir sakatlığı var. Bunu bir mazeret olarak değil ama şunun i?in söylüyorum, bir oyuncunun geliminde antrenman yaptığı süre ve yaptığı ma? sayısı ?ok önemli. Sakatlıklar bir anlamda onların gelişine ara verdiren durumlar. Dolayısıyla oyuncuların sağlıklı bir şekilde antrenman yapmaları ve ma? oynamaları hem kendileri a?ısından hem bizim a?ımızdan ?ok büyük önem teşkil ediyor.

Bu işi bir endüstriyel bir yatırım gibi düşünürsek, bir ?ok şeyi öngörmeniz mümkün ama sakatlık gibi bazı hataları öngörmeniz ?ok mümkün olmuyor. Dolayısıyla biz işi planlarken bazı hataları öngörüyoruz ama maalesef bunlar beklenmedik hatalar oldu. Ben inanıyorum ki bu sakatlıkların, problemlerin üzerinden bir bir geleceğiz ve yeniden tam bir takım haline geleceğiz.

Haberin Devamı

SAKATLARIN DURUMU
?mer Onan büyük bir ihtimalle önümüzdeki hafta antrenmanlara başlayacak öyle gözüküyor. Forma girebilmesi i?in entrenmanlarda biraz zaman gerekiyor. Semih başlayabilir mi başlayamaz mı onun durumu bugün (dün) netleşecek. Dün bir tomografi olmuştu sonu?ları bugün (dün) ?ıkacak. ?mer Aşık`ın durumu biraz ağır, ?apraz ve yan bağlardan ciddi bir ameliyat ge?irdi muhtemelen Şubat`ın ortalarına doğru antrenmanlara başlayabilecek. Serhat`ta bel fıtığı başlangıcı var. O da büyük bir ihtimalle bu hafta sonu antrenmanlara başlar diye tahmin ediyoruz. Giricek de bir hafta ile 10 gün arasında antrenmanlara ful başlayacak diye düşünüyoruz.

Haberin Devamı

?NCE FENERBAHÇE`YE HİZMET EDECEKLER
Biz bu yüzden zaten bu oyuncularla kısa vadeli kontratlar yapmadık. 4 yıl gibi uzun vadeli kontratlar yaptık. Tabi bir dönem gelecek mutlaka buradan ayrılacaklardır ama öncelikle Fenerbah?e`ye hizmet edecekler ve ondan sonra ayrılacaklardır. Preldzic ve Gaspar Vidmar bu anlamda bizim Oğuz Savaş, Semih Erden ve diğer gen? Türk oyuncular gibi, onlardan hi? ayırt etmiyoruz. Onları da bizim yerli oyuncularımız gibi görüyoruz. Ki aralarındaki ilişki de zaten o şekilde.

Bunların hepsi uluslararası oyuncular olmasına rağmen. Sloven Milli Takımı oyuncuları, Türk Milli Takımı oyuncuları... Aralarındaki ilişkiyi ve takımla olan bağlarını ?ok basit bir örnekle izah edeyim; bizim malzemecimiz Erkan Karaca, biz yurtdışına ?ıkarken bir ?ok valizle ?ıkıyoruz. Onları Erkan`ın tek başına taşıması mümkün değil. Emir Preldzic, Gaspar Vidmar, Oğuz Savaş, ?mer Aşık, hepsi bu ?antaları taşırken Erkan`a yardımcı oluyorlar. Dışarıdan baktığınız vakit sanki bunlar uluslararası A milli takımlarda oynayan oyuncular değil de bir yıldız takım oyuncusu gibi al?ak gönüllü ve ?ok düzgün sporcular. Bu örnek aslında bize bu oyuncuların ne kadar bu kulübün i?inde yer aldığını ve bu kulübün etik değerleriyle yetiştiğini gösteriyor aslında.

Haberin Devamı

ENES FENERBAHÇE`NİN SEMBOL İSMİ OLACAK
Enes Kanter de diğer Türk oyuncular gibi takımın yapısında bir anlamda yapıştırıcı işlevi gören oyunculardan bir tanesi. O yüzden ?ok ciddi bir yatırımımız söz konusu Enes`e. Enes kendi yaşına göre ?ok zeki, ?ok akıllı bir oyuncu. Çok yetenekli bir oyuncu. Oynadığı yıldızlar- gen?ler kategorisinde hem milli takım düzeyinde her zaman en değerli oyuncu MVP se?ilen bir oyuncu.

Fakat buna rağmen al?ak gönüllülüğünü elden bırakmayan, takım arkadaşlarıyla beraber, takımın bir par?ası olarak oynamayı seven, tıpkı az önce verdiğim Erkan Karaca örneğindeki gibi al?ak gönüllü bir oyuncu. Çok sert ve kuvvetli bir oyuncu. Bütün bu özellikleriyle A takım seviyesindeki basketbola ?abuk adapte oldu ve biz de bütün bunları alt alta koyduumuzda ortaya ?ıkan sonu? yüzünden süre veriyoruz, o yüzden şans veriyoruz A takım ma?larında. Ciddi şans alıyor.Dolayısıyla ileride bizim kulübümüze mal olacak isimlerden biri de Enes Kanter olacak diye düşünüyoruz.

HAKAN BELLİ BİR STANDARDI YAKALAYAMIYOR
Hakan Demirel`in temel olarak problemi oyun i?erisinde bir standardı yakalayamaması. Bunu da şöyle izah edeyim; sadece teknik anlamda değil, bizim ondan beklentimiz, ?evresinde şu anda bizim point guardımız olan Marques Green gibi kolay sayı yapacak oyuncular var, bu oyuncuları oynatmasını, bu organizasyonu yapması, takıma saha i?inde önderlik etmesi, takıma bir anlamda beyniyle hükmetmesi. Bu ?ok önemli bizim i?in. Fakat Hakan daha bunu tam oturtabilmiş değil. Dolayısıyla bu yüzden az süre alıyor.

Fakat Hakan gerisinde ?ok ciddi bir birikim olan ciddi bir ?alışma olan bir oyuncu. Yatırım yaptığımız bir oyuncu. Hakan sahaya ?ıktığında daha tutarlı, daha standardını yüksek tutarak oynayabilirse, örneğin; en iyi savunmacı Hakan olmalı, takıma hükmeden oyuncu Hakan olmalı. Takıma bir anlamda aldığı pozisyon gereği, oyun kurucu pozisyonu gereği liderlik etmeli. Biz Hakan`dan bunları bekliyoruz. Tabi zaman zaman Hakan`ın bunları ka?ırdığı oluyor, kafasında bunları oturttuğu gün Hakan daha fazla süre alıp daha iyi oynayacaktır.

Tabi oynadığı pozisyon gereği Hakan`ın şöyle bir sıkıntısı da var; bu pozisyon ?ok zaman alan bir pozisyon. Basketbol bilgisinin tam olması, oyunun her aşamasına her parametresine hakim olması gereken bir pozisyon. Çünkü play-maker ?ok önemli bir pozisyon demek, takımın beyni. İ?erideki bir oyuncu örneğin; ?mer Aşık, her sene 3 sınıf ge?iyor diye düşünün, ?mer Aşık ?ok kısa bir şekilde o sınıfları ge?erken, Hakan biraz daha uzun sürede atlaması gerekiyor. Çünkü Hakan her pozisyonun bilgisine hakim olmak zorunda oyun kurucu olarak ama ?mer Aşık`a bir i? oyuncu olarak sadece kendi pozisyonunun bilgisine sahip olmak yetiyor. Yani oyun kurucu pozisyonundaki bir oyuncunun olgunlaşması i?in daha uzun bir süre? gerekiyor.

Benim sık kullandığım, memleketimde de sık kullanılan bir espri vardır; bilmiyorum ne kadar doğru olur bu durumda? Ben basketbolun her parametresine bilen oyunculara zaten "hafız" diyorum. Hakan`ın "hafız" olması i?in biraz daha zaman ge?mesi lazım.

MARQUES GREEN TAM BİR "HAFIZ"
Aslında ben bütün antrenörlük hayatım boyunca hep uzun oyuncuları örneğin 2 metre 5 santimlik guardları kullanmaya ?alıştım. Bu i?ten i?e benim ?ok arzu ettiğim bir şeydir de zaten... ?rneğin Bodiroga bende 2 yıl play-maker pozisyonunda oynadı. Preldzic`i de zaten ?ok sık kullanıyoruz play-maker pozisyonunda. Şimdi Emir oyun kurucu değil de ne diye düşünüyorsanız? Sadece forvette veya i?erde 4 numaralı pozisyonda olabilir Emir ama örneğin son ma? hem guard hem forvet hem de point forvet pozisyonunda oynayarak 7 tane asist yaptı. Şimdi bu Emir`in oyun kurucu özelliğini gösteren bir parametre.

Marques Green`e geri dönecek olursak, onu tercih etmemizdeki en büyük etken, bizim gen? oyuncularımzın şu andaki ve gelecekteki gücünü daha ?ok ortaya ?ıkartmak i?in. Çünkü Marques Green takım i?in oynayan bir oyuncu, ?ok gerekmedik?e rol alıp saha i?inde kendini göstermeye ?alışan bir oyuncu değil. Takım arkadaşlarını ve ?evresindeki oyuncuları büyütmek i?in oynayan bir oyuncu. Bu sadece gen? oyuncular i?in değil, takımdaki tecrübeli oyuncular i?in de gerekli bir şey.

Marques Green işte biraz önce söylediğim "hafız" bir oyuncu. O ger?ek bir hafız. Oyunun her bölümünü ?ok iyi bilen, ?ok iyi analiz eden bir oyuncu. Oyunun gidişatına göre de sorumluluk alan veya sorumluluk alacak oyuncuyu bulabilen bir oyuncu. Dolayısıyla kendi prensibimi geride bırakarak ben hayatımda ilk defa kendimden daha kısa bir oyuncuyu aldım.

VİDMAR TAKIMIN "PİS İŞLERİNİ" YAPIYOR
Şimdi Emir i?in taraftarın gönlünü kazanmak biraz daha kolay. Çünkü Emir, yeteneğiyle bazan ma? i?inde ?ok sürpriz paslar, ?ok spektaküler işler yapan bir oyuncu. Ben ona "basketbolla şakalaşıyor" diyorum. Dolayısıyla Emir i?in yeteneğini taraftara göstermek ?ok büyük bir sorun değil ve bu taraftarı etkileyen bir durum. Çünkü yeteneğini ortaya koyuyor fakat Vidmar, bizim "pis işler" dediğimiz işleri ?ok iyi yapan bir oyuncu.

Çok farklı tipte bir oyuncu, pozisyon olarak da ?ok farklı, yetenek olarak da ?ok farklı. Vidmar kendi pozisyonu i?in ?ok ?abuk ve atletik bir oyuncu. Gü?lü bir oyuncu. Ben her zaman rakip takımın en gü?lü oyuncusunu Vidmar`a veriyorum. O bizim "pis iş" dediğimiz, görünmeyen, istatistiğe ?ok yansımayan, skora yansımayan işleri ?ok fazla üstlenen bir oyuncu. Çabuk savunmaya dönen, ?ok mücadele eden, ?ok ?alışkan bir oyuncu ma? i?inde. Dolayısıyla Vidmar`ın seyircinin gözündeki durumu belki de bunlardan kaynaklanıyor.

Bizim şöyle bir şansımız var aslında. Bizim bütün gen? uzunlarımız birbirinden farklı özelliklere sahip. Her biri birbirinden farklı ve bu zaman zaman oyun i?inde bize sıkıştığımız noktalarda bir avantaj da getiriyor. Bu farklı özellikler bir anda ortaya ?ıkıp ritmi bizim lehimize ?evirebiliyor. ?rneğin, Oğuz ve Semih ofansif olarak daha yetenekli, daha becerikli oyucular, ?mer Aşık ve Vidmar hücumda Oğuz`un ve Semih`in gerisindeler ama savunmada Oğuz`un ve Semih`in önündeler. Dolayısıyla olaya böyle baktığımız vakit Vidmar`ın da takım kimyasına büyük bir katkısı var ama maalesef bu saha i?inde kendini gösteren bir durum değil.

FENERBAHÇE`DE DOĞMUŞ OYUNCULARLA B?Y?YECEĞİZ
Biz hi? bir zaman, konuşmamızın başında bahsettiğim teknik politikadan dolayı transferlerle a?ıklarımızı kapatmayı düşünerek hareket etmedik. Biz şu anda bu gen? oyuncularla ?alışıp, onlarla beraber büyümek istiyoruz. Çünkü şu anda Avrupa pazarında bir oyuncu transfer etmek ?ok ciddi rakamlar ödemeyi gerektiriyor. Yani bir sene bu parayı harcayabilirsiniz, örneğin 2 milyon Euro`yu bir oyuncunun bonservisi i?in verebilirsiniz ama bir sonraki sene oyuncu burdan gittiğinde hi? bir şey elde edememiş olursunuz ve Avrupa sıralamasında 20. takım haline gelebilirsiniz. Kendi yetiştirdiğimiz oyuncularla bir anlamda kendi ürünlerimizle Avrupa`nın ilk 4 ilk 5 takımı arasında yer almak istiyoruz.

Takım i?indeki bir a?ığı kapatmak i?in dışarıdan oyuncu transfer etmek yerine, kendi yetiştirdiğimiz, Fenerbah?e`de doğmuş oyuncularla yola devam etmek istiyoruz. Bu bize büyük bir avantaj sağlayacak. Düşünsenize bu sene kurduğumuz takımı tamamen koruyup bir sonraki sene devam ettiğimizde ?ok daha farklı bir atmosfer, ?ok daha farklı bir takım göreceğiz hep beraber. Bizim de hedefimiz, bizim de gayemiz zaten her sene yapılan transferler değil, nokta atışlarıyla yapılan transferler ve uzun vadeli planlar.

SOLOMON`UN NBA`YE GİTMESİ FENERBAHÇE`NİN PRESTİJİ
Şimdi herşeyden önce Will Solomon kendisi ayrılıp NBA`de oynamak istediğini deklare etti. Bu durum öncelikle bizim se?imimiz değil. Birincisi bu... Tabi her Amerikalı oyuncunun hayali NBA`de oynamak maalesef. Biliyorsunuz Solomon 100. yılda başında Aydın ?rs`ün bulunduğu kadroya gelmişti. O seneden başlayarak ge?en yılda dahil olmak üzere bu takımda ?ok ciddi bir gelişme gösterdi. Yani onun bir NBA oyuncusu olmasına hem Aydın ?rs`ün hem ge?en senenin büyük katkısı oldu.

Tarence Kinsey de keza öyle. Ge?en sene geldi ve büyük bir gelişim göstererek tekrar Cleveland`a döndü. Biz da onları takip ediyoruz. Şu anda büyük bir zevkle izliyoruz onları. Bu bir anlamda bizim kulübümüz a?ısından bir prestij ?ünkü iki tane oyuncumuzu NBA`in iyi takımlarına gönderdik. Gen? oyuncularımız yeteneklerini işte bu draft`lerde bir anlamda tekrar ortaya koydular. Dolayısıyla bunu Fenerbah?e a?ısında da önemli diye görüyorum ?ünkü Fenerbah?e de bu anlamda sesini duyuruyor ve prestij kazanıyor diye düşünüyorum.

İBRAHİM KALSA GENÇLERE "S?T VEREMEZDİK"
İbrahim`in takımdan ayrılışı zaten bildiğiniz gibi, bazı özel sebeplerden dolayı Aralık ayında ger?ekleşti. Bu ayrılık bu sezon olmadı ge?tiğimiz Aralık ayında oldu. Takımda yeni bir yapılanmaya girmiş bulunduk. ?rneğin, ?mer Onan herkes?e takımın en iyi savunmacısı diye bilinirken bir anda finalin top-skoreri haline geldi ve müthiş bir gelişim gösterdi. Diğer taraftan da bu ayrılığa teknik politika dediğimi ve konuşmamızın genelinde hep vurguladığımız şeyin devamı gibi düşünebiliriz.

İbrahim bir kere büyük bir oyuncu. Ben daha Türkiye`ye gelmeden önce İbrahim`i bir anlamda taraftar gibi izliyordum. Onun büyük bir fanıyım, hayranıyım ben de. Dolayısıyla İbrahim`e 20-25 dakika süreyi vermem gerekiyordu ama öyle bir pozisyonda yani ?mer`in, Emir Preldzic`in, diğer gen? oyuncuların işte Hakan, Serhat gibi gen? oyuncuların bazan haketmedikleri kadar aldıkları süreler var. Ben bu duruma "süt vermek" diyorum. Böyle bir benzetme yapıyorum ?ünkü biz bir anlamda bu gen? oyuncuları büyütmeye ?alışıyoruz.

Dolayısıyla İbrahim böyle bir kadro sıkışıklığının i?inde yer aldığında ona vereceğimiz 20-25 dakika süre ?ok ciddi bir sıkıntı yaratacaktı. Bu problemi ?özemeyecektik. Çünkü Gordon Giricek ve Devin Smith gibi iki tane kaliteli yabancı da aldık o pozisyona. İbrahim de geldiği vakit teknik anlamda zorluk ortaya ?ıkacaktı.

Yoksa İbrahim`le benim aramda her zaman saygıya ve sevgiye dayalı bir arkadaşlık ilişkisi var. Ben ne zaman İstanbul`da herhangi bir şeye sıkışsam İbrahim`i arayıp yardım istiyorum ki, ben onu zaten bir dost olarak görüyorum. Basketbol tekniği dışında İbrahim`in gidişiyle ilgili hi? bir şey yok benim a?ımdan. Bu tamamen konuşmamızın genelinde bahsettiğimiz teknik politika gereği alınmış bir karar. Dolayısıyla İbrahim benim her zaman dostum. İbrahim`in ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu ben her zaman vurguladım. İbrahim`i her zaman örnek gösterdim. Ancak bu gelinen noktada da biz böyle bir karar aldık.

İBRAHİM`İN KOÇU OLMAK BENİM İÇİN ONUR
Avrupa`da İbrahim Kutluay`ın ko?u olduğumu söylemek benim i?in bir onur kaynağı. Takım i?indeki herhangi bir gen? oyuncudan daha fazla prestiji olan bir oyuncu. Dolayısıyla bunu bir karşılaştırma olarak söylemiyorum diğer gen? oyuncularla ama bir saptama olarak söylemek istiyorum ki, İbrahim Kutluay`ın ko?u olmak zaten bir onur kaynağı benim i?in.

Bu tip durumlar hepimizin kafasında bir soru işareti aynı zamanda. Şimdi kulübün taraftarı da, kulübün yönetimi de, kulübün ?alışanı da, kulübün oynayanı da, herkesin bilmesi gereken bir şey var ki, bu bir süre?, herkes bu süre?ten ge?ecek ve bir bayrak yarışı gibi bayrağı kendisinden sonra gelene teslim edecek bu kulübün, bu takımın büyüyerek, gelişerek yukarı doğru gitmesini ve devamlılığının olmasını sağlayacak. Bu milli takımda da böyle, ben onlardan aldım bu benden sonra da böyle devam edecek.

3-4 YIL SONRANIN ANTREN?R? ŞİMDİDEN BELLİ OLMALI
Burda önemli olan takımların büyüyerek devam etmesi ve takımların köklü, geleneksel bir hale gelmesi. Bu sadece oyuncular i?in değil antrenörler i?in de ge?erli. Yani biz nasıl ortaya 5 yıl sonra bu kadroda kimin yer alacağını isim isim koyup da şu anda biraz önce bahsettiğim gibi bazen hak etmedikleri süreleri vererek gen? oyuncuları oynatıp geliştirmeye ?alışıyorsak ve taraftarlar 5 yıl sonra bu kadroda kimlerin yer alacağını ü? aşağı beş yukarı biliyorsa, aynı şey antrenörler i?in de ge?erli kulüp kendi i?inde bu durumu da ?özmeli. Bundan 3-4 yıl sonra bu takımı bayrak yarışı gibi o bayrağı alıp yukarıya götürecek antrenörü de şimdiden belli olmalı.

Dediğim gibi bu bir sistem ve bu sistemin gelişerek, büyüyerek ilerlemesi lazım. Bu da hep bahsettiğimiz o teknik politikanın bir devamı, ürünü diye düşünüyorum. Buna kısaca "sistem" diyebiliriz.

HER B?Y?K TAKIMIN BİR PİLOT TAKIMA İHTİYACI VAR
Alaattin Yakan bizim ge?en seneki ko?umuzdu. O şimdi Alpella ile birlikte Trabzon`da, oyuncular da Trabzon`da. Onlar şu anda Trabzon şehri i?in oynuyorlar. Trabzon şehri i?in ?alışıyorlar. Bu Türk Basketbolu i?in de ?ok iyi bir durum. Yani 12 takımın İstanbul`da olmasındansa, basketbolun Anadolu`ya yayılarak gelişmesi ?ok önemli. Dolayısıyla bu proje ?ok önemli Türk Basketbolu i?in.

Alaattin Yakan iyi bir antrenör, kendini ispat etmiş bir antrenör. Biz zaten oradaki oyuncuları takip ediyoruz. Can Akın ve Birtan orada kiralık oynuyorlar. Halihazırda zaten bizim oyuncularımız. Ama ben şu anda bunu özellikle vurgulamak istiyorum, onlar şu anda Trabzonspor`da, yani Trabzon şehrinin takımı, Trabzon şehri i?in oynuyorlar. Bu oyuncular, arkalarında herhangi bir büyük kulüp desteği hissetmeden Fenerbah?e`nin desteğini hissetmeden kendilerini tamamen Trabzonspor`a konsantre etmeli ve bu takım i?in oynamalılar.

Tabi Alpella`nın ge?en senelerde bizim pilot takımımız olmasının bize ?ok faydası oldu. Oradan sadece ?mer Aşık`ın ?ıkması bile bizim i?in ?ok büyük bir fayda. Dolayısıyla ben bu uygulamayı ?ok desteklemiş ve gelişmesini ?ok arzu etmiştim. Her büyük takımın böyle bir pilot takıma ?ok ihtiyacı var. ?rneğin şu anda Efes Pilsen ?ok önemli bir iş yapıyor Darüşşafaka ile. Çünkü kendi sisteminden gelen bir antrenörü oraya yerlleştirip, kendi sisteminden gelen, kendi takımında süre bulamayan gen?, yetenekli oyuncuları orada oynatmaya ?alışıyor.

Dolayısıyla her büyük takımın böyle pilot takımlara ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bizim tekrar böyle bir uygulama i?ine girip girmeyeceğimiz bir yönetim politikası. Ben teknik anlamda fikirlerimi söyledim size. Eğer yönetim ve sponsorumuz ?lker bir araya gelip karar verirlerse bu uygulamaya ben teknik anlamda destek veririm ama karar şu anda yönetimin.

GEÇEN YILKİ BAŞARIYI TEKRARLAMAK İSTİYORUZ
Hedefimiz ge?en sene yaptığımız dereceyi tekrar etmek ve hatta bir adım öteye götürmek. Bu bizim aslında 3. yıl planımızdı. Ge?en yıl beklemediğimiz derecede bir sı?rama olunca şimdi bir anlamda ikinci yıl i?in hedefleri büyütmüş olduk.

Tabi burada konuşmamın başında söylediğim gibi bir şeyi planlarken öngördüğünüz şeyler var, öngöremediğiniz şeyler var. Maalesef şu anda yşadığımız sakatlıkları, ?ok önemli oyuncularımızın eksikliğini biz öngöremedik. Dolayısıyla şu ana kadar aldığımız sonu?lar, bana göre ?ok iyi sonu?lar. Bu takım ?ok iyi bir iş yaptı. Eksiklerimiz tamamlanınca ?ok daha iyi bir yere geleceğimizi düşünüyorum.

Euroleague ma?larını şu aşamada biz adım adım düşünmek zorundayız. Ma? ma? ve grup grup düşünmek durumundayız. ?nce önümüzdeki ma?ları tek tek kazanmayı, sonra ilk 16`ya kalmayı, orada ?ok daha kaliteli ve zorlurakiplerin olacağını düşünürsek, kıyasıya bir mücadele olacak il 8 i?in.

Sonra ilk 8 ve sonra daha büyük bir hedef olan final-four ama sakat oyuncularımızın geri dönüşü, onların forma girişi, onların bize yapacağı katkıyı alt alta koyduğumuzda bütün bu neticeleri etkileyecektir. Dolayısıyla bizim ilk hedefimiz, ge?en seneki gibi ilk 8`e girmek hatta onu bir adım ileriye götürmek tabi bu oyuncular tam kadro bir araya geldiğinde.

EUROLEAGUE`DE SENEYE ŞAMPİYON OLABİLİRİZ
Euroleage`de şampiyonluk konusuna gelince... Bu ?ok zor bi soru. Tutup da "şu sene şampiyon olacağız" demek ?ok zor. Ama biz zaten her zaman o hedef i?in atak yapacağız. Saldıracağız oraya ulaşmak i?in. Gelecek yıl bu olabilir, böyle bir ihtimal var. Belki 2 yıl sonra olabilir ama bizim elimizdeki bu oyuncuları bir arada tutup onlar daha tecrübeli oyuncular haline geldiğinde bu iş daha görünür bir bi?imde kolay olur diye düşünüyorum. Göreceli bir şekilde "kolay olur" diyorum ?ünkü kolay değil Euroleague`de şampiyon olmak. Dolayısıyla biz şu anda o hedefe hep atak yapan, o hedefi hep kovalayan bir takım haline geldik.

B?Y?K B?TÇELİ KUL?PLERİ, TAKIM KİMYASIYLA ALT EDECEĞİZ
Euroleague şampiyonluğu konusunda diğer bir önemli nokta da NBA`de uygulanan "salary cap" denen bir kural var. Yani NBA`de oynayan takımların büt?e olarak alt ve üst limitlerinin ne olacağını belirleyen bir sistem. Euroleague`de bu olacak mı olmayacak mı belli değil. Şu anda CSKA, Dinamo Moskova, Olympiakos, Panathinaikos, Tau, Barcelona, Real Madrid gibi takımlar ?ok ciddi büt?elerle bu işe ?ıkıyorlar.

?rneğin Olympiakos, bana göre yanlış bir politika ama Josh Childress diye bir oyuncuya 7 milyon dolar verdiler. 7 milyon dolar i?in ne üretecek bu oyuncu? Takım kimyası ne kadar önemli? Bütün bunlar tabi ?ok önemli soru işaretleri. Bizim sponsorumuz ?lker haklı olarak, ortaya kendi ismini koyuyor, kendi ürünlerini koyuyor, kendini bir anlamda basketbol sayesinde Avrupa ve dünyaya a?ıyor.

Belli bir miktarda sponsorluk anlaşması yapıyor ve o taahhüt ettiği parayı düzenli ödüyor ama bu para hi? bir zaman bir CSKA; Olympiakos veya Panathinaikos parası olmayacak, olamayacak. Dolayısıyla bizim politikalarımız bu anlamda ?ok önemli. Rakiplerimiz her zaman bizden ?ok daha büyük büt?elere sahip olacaklar, belki bireysel anlamda ?ok daha yetenekli oyunculara sahip olacaklar ama biz takım kimyasını ön planda tutan bir politikayla hedefimize ulaşmayı ama?lıyoruz.

BADALONA MAÇINDA YAPTIKLARIM HATAYDI
Bu herşeyden önce benim bir yanlışım oldu. Ona doğruyu göstermeye ?alışırken, yanlış yapmış oldum. Ma?tan sonra benim elimi sıkmadan hemen koridora doğru yöneldi. Biz ko?lar ma? kazanırız, ma? kaybederiz ama ma?tan sonra meslektaşlarımızın elini sıkarak bir nezaket göstermek zorundayız. Ben de benden ?ok gen? olan arkadaşımın hatasını düzeltmek istedim ama bu hatayı düzeltmek isterken ben de bir hata yaptım.

Ben bunu basın toplantısında da söyledim. Badalona da ma?ı kazanabilirdi. Onlar da ?ok yakındı. Eğer ma?ı Badalona kazansaydı benim davranışımda bir değişiklik olmayacaktı. Yine gidip elini sıkacaktım. Ben ma?tan sonra ko? bana gelseydi zaten bugün şansın bizden yana olduğunu söyleyip teselli edecektim. Ama böyle bir tavır karşısında ben de böyle bir reaksiyon verdim.

Ma?tan sonra meslektaşlara nezaket göstermek ?ok önemli bir şey ama benim bu şekilde değil de başka türlü izah etmem lazımdı gen? meslektaşıma.

TARAFTARIN VİCDANİ G?Z?NE G?VENDİM
İlk geldiğimde taraftarın bu tavrına ne sebep oldu ben bilmiyorum ama ben her zaman takımı ve oyuncuları düşünen bir ko? oldum. Taraftarın aslında bizim ?ok önemli bir par?amız olmasına rağmen her taraftarın kendisine göre ayrı nedenleri olabilir. Ben takımı en iyi tanıyan ve bütün ?alışmalarda bulunan biri olarak, takımı düşünen biri olarak, bütün bu sebepleri dış faktörler olarak değerlendirip sadece kendi işime konsantre olmayı ve takım i?in doğru olan ne varsa onu yapmayı hedefleyen bir insanım.

Dolayısıyla bu anlamda herhangi bir taraftar grubuyla veya taraftarla tartışmaya girmek, küfür bile etseler böyle bir tartışmaya girmek ?ok doğru değil, bu anlamda sadece kendi işine bakan bir adamım.

Ben 1971 yılında Sarajevo takımıyla antrenörlüğe başladığımda, ilk 3-4 yıl Sarajevo`da kimse benim ne yapmak istediğimi anlamadığı i?in, taraftarın büyük bölümü bana karşıydı. Hatta aleyhime ?ok bağırıyorlardı. O zamanın en büyük takımı Kızılyıldız`dı, 6 tane oyuncuyla oynuyorlardı. Ben 12 tane oyuncuyla oynuyordum. Yüksek tempoda basketbol oynamaya ?alışıyorduk, ?ok oyuncu değiştirerek oynamaya ?alışıyorduk. 3-4 yıl sonra herkes benim tarafımdayer almaya başladı.

Çalıştığım her ülkede, her takımda başlarda işler negatif olsada sonunda hep pozitife döndü. Bu da kendiliğinden oldu yani ben insanlarla bir kavgaya bir tartışmaya girmedim. Kaldı ki taraftar, bizim arkamızdaki en büyük gücümüz, en büyük enerjimiz.

Zaman zaman sadece taraftarlar değil, gazeteciler de yazdılar, ?izdiler. Onlarla da hi? bir zaman tartışmaya girmedim. İşi zamana bıraktım. Onların her zaman benim ne yapmak istediğimi, ne yapmaya ?alıştığımı görmelerini istedim. İşin özünde ben kendi işimi yaparak, kendi işime odaklanarak, işi zamana bırakarak taraftarın aslında doğasında bulunan o vicdani göze güvenerek bu işi yaptım. 30 yıllık hayatımda ben bir kere bir tartışmaya girdim o da işte Badalona`nın antrenörüyle. Bundan önce hi? olmamıştı, bundan sonra da hi? olmayacak. İnsanlarla tartışmanın, kavga etmenin bir faydası olduğuna inanmıyorum.

Taraftarla ilk başlarda yaşadığımız durumun nedeni, Aydın ?rs gibi taraftarca ?ok sevilen bir antrenörden sonra gelmem olabilir. Ben bunda da ?ok şaşıracak bir durum göremiyorum. Bu ?ok doğal bir reaksiyon.

OYUNCULAR TARAFTARI G?R?NCE KANAT TAKIYOR
Bizim taraftarımızdan ben ?ok memnunum. Bin, 2 bin kişilik bir taraftar grubu var, onlar oyunun her zaman i?inde ve önemli bir destek veriyorlar. Oyuncular da her zaman para i?in oynayan insanlar değil. Evet kontrat zamanı her zaman parayı konuşup, kontratlarını uzatmayı düşünürler ama iş sahaya geldi mi, oynamaya geldi mi taraftar i?in oynuyorlar. Taraftar onlara müthiş bir destek, müthiş bir enerji verdi mi ?ok farklı oynuyorlar.

?rneğin ge?en seneki büyük ma?larda, o büyük salonun tamamen dolduğu ma?larda oyuncuların nasıl u?tuğunu, kanat taktığını ben kendi gözlerimle gördüm. Oyuncuların taraftar desteğine ?ok ?ok ihtiyacı var. Kaldı ki, bizim ge?en sene ligin orta sıralarındaki takımlarına kaybettiğimiz ma?larda, 200 kişinin, 250 kişinin olduğu ma?lardı. O zaman oyuncular da ritimlerini, motivasyonlarını, havalarını kaybediyorlar.

Dolayısıyla taraftar bizim 6. adamımız olarak her zaman bizim arkamızda olmalı. Böylesine büyük bir salonda, bin kişi, 2 bin kişi yerine - biz ger?i bu kadarına da razıyız ama- daha büyük bir taraftar grubunun ma?lara gelmesi bizim i?in ?ok daha önemli. Çok ihtiyacımız olan bir destek ?ünkü o.

Tamam kabul ediyorum, trafik var, bizim bütün ma?larımızı televizyon veriyor, sıcak evinde ma?ları izlemek ?ok daha rahat ama sonu? olarak bu takım taraftar desteğine ?ok ciddi ihtiya? duyan bir takım. ?zetle ben ma?lara gelen taraftardan ?ok memnunum ama sayısının artmasını da ?ok istiyorum.

YENİ SALON BİTİNCE 5-6 BİN ORTALAMAYA OYNARIZ
Ayrıca Ataşehir`de yeni yapılacak salonun ma?lara gelen taraftarının sayısını arttıracağına inanıyorum. Çünkü taraftarın, Kadıköy yakasında belki de 15 dakikada gidilebileceği bir salon olacak. Abdi İpek?i`ye gitmek insanların saatlerini alıyor. Orada bir sıkıntı var. Yeni salon bittiğinde ben ortalama 5-6 bin hatta büyük ma?larda 15 bin kişiye oynayacağımızı düşünüyorum.

PARTİZAN TARAFTARI D?NYANIN EN İYİSİ
Taraftarın önemini ben basit bir örnekle dile getireyim. ?rneğin Partizan takımı her zaman Euroleague`de koyduğu hedeflerin biraz daha üzerinde hedeflere ulaşıyor. Bunun ger?ekleşmesinde taraftarının büyük etkisi var. Onlar hayal ettikleri hedeflerin her zaman biraz daha üzerine ?ıkıyorlar. Ki Partizan`ın takımları her zaman iyi takımlar olmuyor ama seyircinin desteği onların 1-2 derece yukarı ?ıkmalarına olanak sağlıyor.

?rneğin son ma?ta Belgrad`da Armani Milano takımıyla oynadılar. Milano 23 sayıyla öndeydi fakat seyirci müthiş bir desteğe başlayınca ma?ın sonunda galip gelen Partizan oldu. Partizan taraftarı zaten bence basketbol taraftarı olarak dünyanın en iyi taraftarlarından bir tanesi. 40 dakika boyunca kendi takımlarının arkasında, rakip takımlarında ensesinde yer alan bir taraftar. Çok ciddi baskı kuruyorlar.

Ancak enteresan bir gelişme var ge?en sene bizim ma?ta, ma?ın öncesinde ve sonrasında alkışlarla bize destek verip, tebrik ettiler. Ma?ı kazandıktan sonra müthiş destek verdiler, nasıl bağırdıklarını ben kendi dilimde olduğu i?in rahatlıkla anlayabiliyorum. ?nemli bir davranış değişikliği gösterip bize müthiş bir destek verdiler.

T?M ZAMANLARIN EN İYİSİ JORDAN
Oyuncu olarak hemen ?ok net Michael Jordan adını verebilirim. Sadece oyunculuğu, yeteneği ile değil, takımın liderliği ve 6 tane şampiyonluktaki emeği ile de en iyi oyuncu o bence. NBA`de sadece hücum oyuncusu olarak değil, savunma oyuncusu olarak da en iyi oyuncusu olmuş bir oyuncu.

Ko? olarak tabi farklı zamanlarda, farklı pozisyonlarda Avrupa`da, Amerika`da ?eşitli ko?lar var. Bunlardan bir tanesi NBA`de Greg Popovic. Çok büyük sempati duyduğum bir antrenör. Çünkü San Antonio gibi ?ok mütevazi bir takımı 3 kere NBA şampiyonu yapmış bir ko?.

Phil Jackson var. Starlarla nasıl ?alışması gerektiğini bilen, Chicago Bulls zamanında, Michael Jordan ile Scottie Pippen`ı bir arada tutabilen, Lakers zamanında Kobe Bryant ile Shaquille O`Neill`ı bir arada oynatıp, şampiyon olmayı becerebilen bir ko?.

Amerika`nın ?niversite basketbolundan Dean Smith ki Michael Jordan`ı yetiştiren antrenör. Bobby Knight olabilir. Ondan önceki dönemlerde efsanevi antrenör John Wooden olabilir.

Avrupa`ya gelince benim ülkemden belki de bu yüzyılın en iyi, en önemli antrenörü Alexander Nikolic ismini verebilirim. Yugoslav basketbolunda ?ok önemli bir isim. Hem milli takımlar seviyesinde hem kulüpler seviyesinde ?ok büyük başarılara imza attı ve Yugoslav basketbolunun bu noktaya gelmesinde ?ok büyük bir emeği var.

AYDIN ?RS T?RKİYE`NİN EN İYİ KOÇU
Türkiye`ye gelince Aydın ?rs gelmiş ge?miş en iyi ko?. Hi? düşünmeden bunu söyleyebilirim. ?nce Efes Pilsen`de yaptıkları, sonra milli takımda yaptıkları... Sadece ko?luğuyla değil, hali, tavrı ve otoritesiyle, kültürüyle, beyefendiliğiyle ?ok önemli bir ko?.

Oyuncu olarak farklı tipte oyuncular ama işte NBA`deki temsilcilerimiz, Hidayet ve Mehmet Okur ile her zaman savaş?ı kimlikleriyle İbrahim Kutluay, Mirsad Türkcan, ?mer Onan önemli oyuncular ama "hangisi daha iyi?" derseniz; söylemek ?ok zor. Çünkü hepsi ?ok ?ok iyi oyuncular."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!