Güncelleme Tarihi:
Euro bu yıl 10'uncu yaşını kutluyor. 1998 yılında Finlandiya, Belçika, İrlanda, Hollanda, Portekiz Fransa, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Almanya ve Avusturya'nın para birimlerini bırakarak euroya geçme kararı almıştı. 1 Ocak 1999'da döviz kuru piyasalarında elektronik ortamda başlayan ortak para birimli yeni yaşam biçimine 2001'de Yunanistan, 2007'de Slovenya, bu yıl ise Malta ve Kıbrıs Rum kesimi dahil oldu. Bugün 15 ülkede 320 milyon kişi tarafından kullanılan euro, Avrupa Birliği'ne (AB) katılan ve aday statüsünde olan ülkelerde de kullanıma girmesiyle çok daha geniş bir alanda hükümranlık sürecek. Örneğin Slovakya gelecek yıl euroya geçme planları yapıyor.
Euronun kullanıma girmesiyle Alman Markı, Fransız Frangı, İtalyan Lireti gibi para birimleri tarih oldu. Geçen 10 yıllık süreçte euro dünyanın en güçlü ve yaygın para birimi olma konusunda son yıllarda kan kaybı yaşayan ABD doları ile yoğun bir rekabete girdi ve önemli bir mesafe aldı. 10 yıl önce 1.1 dolar civarında bir değerle işlem görmeye başlayan euronun değeri dün itibarıyla 1.5513 dolardı. Euronun dolaşıma girdiği ilk günlerde çökeceğini düşünenler ilk 2 yılda yaşanan değer kaybıyla haklılıklarının kanıtlandığına inansalar da, bugün yanıldıklarını görüyorlar. Bu para birimini kullanan ülkelerin oluşturduğu Euro Bölgesi de dünyanın en büyük pazarlarından birisi olarak her geçen gün daha fazla dikkat çekiyor.
İlk yıllar zor geçti
BBC'nin ekonomi editörü Stephanie Flanders geçen haftaki yazısında euronun 10 yıllık süreçte küresel bir para birimi olarak yerini sağlamlaştırdığını ancak kurucularının hedeflerinin tam olarak başarıya ulaşmadığını dile getirdi. Tek para birimine geçiş anlaşması Mayıs 1998'de imzalanmasına karşın kağıt ve madeni eurolar ancak 1 Ocak 2002'de 12 ülke tarafından kullanıma sokulabilmişti. Bu aşamada günlük yaşamdaki alışverişlerde ulusal para birimleri karşısında euronun değerinin belirlenmesinde kimi zaman karışıklıklar yaşanmış, hayat pahalanmıştı.
26 Aralık 2002'de Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir haberde euroya geçen ülkelerdeki tüketicilerin yüzde 82'sinin fiyat ayarlamalarının kendilerinin aleyhine olduğuna inandığı, euro kullanımından memnun kalanların oranının yılbaşından eylül sonuna kadar geçen dönemde yüzde 67'den yüzde 53'e indiği belirtilmişti. Ancak yeni para birimine zaman içinde alışıldı ve euro da dolar karşısında değer kazanmaya başladı.
ABD'nin devasa boyutlara ulaşan bütçe açığı, mortgage kaynaklı kredi krizi gibi etkenler euronun dolar karşısında değer kazanmasında önemli rol oynadı. Petrol ve doğalgaz gelirleriyle edindikleri varlıkları dolar yerine euro üzerinden değerlendirmeyi tercih eden ülkelerin artması da Avrupa para biriminin güçlenmesine ivme kazandırdı.
İhracatçıyı zorluyor
Bununla birlikte, Reuters'ın 6 Mayıs'ta Mike Dolan imzasıyla yayımladığı bir analizde ekonomistlerin 10 yılını dolduran hırslı Avrupa için tek para birimi projesinin başarılı olup olmadığı konusunda farklı görüşlere sahip oldukları belirtiliyordu. Euronun başta dolar olmak üzere diğer para birimleri karşısında güçlü kalması bu para birimini kullanan ülkelerdeki ihracatçılar üzerinde baskı yaratmıştı. Mallarını yurtdışına satmakta zorlandıklarını belirten ihracatçı birlikleri yaşadıkları rekabet dezavantajının giderilmesi için sık sık çağrıda bulunuyordu. Euronun değer kazanması Euro Bölgesi'nde turizm faaliyetlerini de daha pahalı hale getirdi ve bu ülkelerin turist çekmeye çalışan diğer ülkeler karşısındaki rekabet gücünü azalttı.
ABD ekonomisinin kredi krizi ile birlikte yavaşlama dönemine girmesinden önce Euro Bölgesi'ne göre çok daha hızlı bir büyüme göstermesi de, euroyu aşırı değerli bulan kesimlerin Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB)para politikalarını eleştirmelerine neden oldu. Bugünlerde cevabını bekleyen en önemli soru kredi krizi ile gıda ve enerji fiyatlarındaki artışın körüklediği enflasyon dalgasının Euro Bölgesi'ni ne kadar etkileyeceği. 1 Haziran 1998'de kurulan AMB bir yandan mart ayında yüzde 3,5'e ulaşarak rekor kıran enflasyona karşı mücadele ederken, bir yandan da son bir yılda yüzde 2,2 düzeyinde büyüyen ekonominin çarklarını yavaşlatmamaya çalışıyor. AMB Başkanı Jean Claude Trichet Euro Bölgesi ekonomisinin yılın ilk yarısında oldukça dirençli göründüğünü söylemişti.
Kaynak: Referans Gazetesi