Güncelleme Tarihi:
BELÇİKA’daki İslamofobik ve ırkçı saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Brüksel Parlamentosu Bağımsız milletvekili Mahinur Özdemir, ‘İslamofobi’ kavramının sadece Brüksel hükümeti tarafından tanındığını ancak federal devlet tarafından tanınmadığını belirterek, “Tanımadığınız bir kavrama karşı mücadele etmeniz çok zor. İslamofobinin şekli değişti. Eskiden sadece ayrımcılığa maruz kalıyordunuz ancak artık nefret suçuna varıyor” dedi.
Özdemir, camilere ya da kişilere fiziksel saldırı gibi olayların bir sonraki adımının cinayet suçu olabileceğine işaret etti.
Hükümetin ırkçılık, anti-semitizm ve İslamofobiyi ciddi olarak ele alması gerektiğini belirten Özdemir, “İslamofobi basit değil, spesifik bir ırkçılık ve bununla mücadele etmek için çeşitlerinin de resmi olarak belirlenmesi lazım” diye konuştu.
‘IRKÇILIK RESMİ AĞIZDAN YAPILDI’
Yakın bir zamanda Belçika ulusal kanallarından RTBF’de hava durumu sunan Cecile Djunga’nın yayından sonra telefonda bir seyircinin ırkçı tacizine uğradığını hatırlatan Belçika Yeşiller Partisi Eş Başkanı Zakia Hattabi de şunları söyledi: “Bunun gibi birçok olay bize ülkede ırkçılığın arttığını gösteriyor. Irkçılık ve ayrımcılığa karşı yapısal önlemler alınması gerekiyor. Avrupa genelinde de ırkçı olaylarda artış var. Belçika’daki terör saldırılarından sonra bakanlardan biri çıkıp Müslümanların buna sevindiğini iddia etmişti. Böylesi dramatik bir saldırı karşısında nasıl böyle bir şey söyleyebilirsiniz? Böylece ırkçılık resmi ağızdan yapılmıştı.”
ÇAİRİ: ARTIK YETER
Belçika İslamofobi ile Mücadele Derneği (CCIB) Başkanı Mustafa Çairi ise yaşanan sözlü ve fiziksel saldırılara tahammül edemediklerini söyledi: “Artık yeter. Her gün problemlerle, saldırılarla karşılaşıyoruz. Hükümetimiz hiçbir şey yapmıyor. Tüm vatandaşların bundan şikayet etmesi lazım. CCIB, İslamofobi ile mücadele amacıyla kurulduğu ancak mücadele için yeterli desteği göremedik. Ayrımcılıkla ilgili bir rapor yayımladık. Raporun göstermeye çalıştığı şey bir sorunumuz ve buna çözümümüz olduğu. Hükümetimize sorunlarımızı çözme sorumluluğu olduğunu anımsatmak istiyorum.”
RAPORDA NELER VARDI?
CCIB, 2017’de Belçika’da gerçekleşen söz konusu saldırılara ilişkin raporunda İslamofobik saldırıların yüzde 76 ile en fazla Müslüman kadınları hedef aldığına dikkati çekmişti.
Saldırıların yoğunluklu olarak ibadet yerlerini hedef alma, kişilere yönelik şiddet, sosyal medya hesaplarında nefret yayma şeklinde gerçekleştiği aktarılan raporda, “Belçika’da her iki günde bir İslamofobik saldırı gerçekleşiyor” ifadesine yer verilmişti.
İslamofobinin en yaygın olduğu alan yüzde 29 ile internet ortamı olarak kaydedilirken, interneti günlük hayat (yüzde 17), eğitim (yüzde 16), iş ortamı (yüzde 14) ve siyasetin (yüzde 8) takip ettiği belirtilmişti.
Raporun saldırıya uğrayan kişilerden gelen bilgilerle hazırlandığı açıklanırken, özellikle Müslüman kadınların başörtüleri nedeniyle saldırılara uğradığı vurgulanmıştı.
Saldırganların daha çok erkek olduğuna işaret edilen raporda, birçok kişinin saldırılar hakkında sessiz kalması nedeniyle mevcut durumun tam olarak gerçeği yansıtmadığı belirtilmişti.