Güncelleme Tarihi:
TARİHİNDEKİ EN DÜŞÜK OYU ALDI
Ama zamanla durum değişti.
CDU Rheinland Pfalz kalesini 1991 yılında Sosyal Demokrat Parti’ye (SPD) kaptırdı.
58 yıldan fazla iktidarda sözsahibi olduğu Baden Württemberg kalesini de 2011 yılında Yeşiller’e.
İşte geçen hafta pazar günü bu iki eyalette parlamento seçimleri vardı.
CDU Rheinland Pfalz’da yüzde 27.7’ye, Baden Württemberg’de de yüzde 24.1’e düştü.
Bu CDU’nun her iki eyalette de şimdiye kadar elde ettiği en düşük oy oranıydı.
Yani CDU tarihinde en büyük iki yenilgi aldı.
Eski kaleleri CDU’nun üstüne çöktü.
FEDERAL DÜZEYDE OLUR MU?
Rheinland Pfalz’da 2013 yılından beri Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) ile ortaklık eden SPD’li Malu Dreyer başbakanlık koktuğunu sağlamlaştırdı.
Baden Württemberg’de CDU ile ortaklık eden ve ülke genelinde Yeşillerli ilk Eyalet Başbakanı olan Winfried Kretschmann’a da ortaklarını istediği gibi seçebilme kapısı açıldı.
SPD de FDP de daha seçim akşamı Yeşiller’le koalisyon görüşmelerine hazır oldukları sinyalini bile verdiler.
Rheinland Pfalz’dan sonra Baden Württemberg’de ‘trafik lambası’ koalisyonu (yeşil-sarı-kırmızı/Yeşiller-FDP-SPD) oluşturulmasının gündeme gelmesi, bunun federal düzeye de yansıyabileceği yorumlarına yol açtı.
Her ne kadar hem liberaller olarak bilinen FDP ve Yeşiller şu anda federal düzeyde olası koalisyon hesaplarının yapılması için henüz çok erken olduğunu açıklasalar da, SPD bunu açık bir biçimde dillendirmeye başladı bile.
FATURA CDU/CSU’YA KESİLİYOR
Nitekim aylar önce, “Ben Başbakan olmak istiyorum” diyen SPD’nin başbakan adayı Olaf Scholz, daha Baden Württemberg ve Rheinland Pfalz’da seçim sonuçları şekillenmeye başlar başlamaz, bu söylemini ekran başındaki milyonlarca izleyicinin önünde de yineledi.
Olaf Scholz, muhafazakâr kanadı oluşturan CDU ile ‘kardeş parti’ Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) ötesinde mutlak çoğunluğun sağlanabilmesini umuyor.
Son günlerde yapılan kamuoyu yoklamaları bu yönde olumlu sinyaller de veriyor.
Zira ‘maske skandalına’ adı karışan bazı CDU’lu ve CSU’lu milletvekilleri yüzünden muhafazakâr kanatta oy kaybı devam edeceğe benziyor.
Tabii Kovid-19’a karşı mücadelede, özellikle de aşı tedariki ve hızlı test yapılmasında hükümetin ‘sınıfta kalmasının’ faturası SPD’ye değil, büyük ortak CDU/CSU’ya kesiliyor.
Ve şu anda Yeşiller’le atbaşı giden yarışı kazanmayı uman SPD’li Scholz, zaten bir daha aday olmayacağını 2 yıl önce açıklayan ve 2005 yılından beri Almanya’nın başbakanlığını yapan Angela Merkel’den boşalacak koltuğa oturmayı umuyor.
Bunun tamamen hayal mi yoksa gerçek mi olacağını 26 Eylül’de yapılacak genel seçim akşamı hep birlikte göreceğiz.