En tatlı müze

Güncelleme Tarihi:

En tatlı müze
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2013 14:33

İnsanlığın dört bin yıllık vazgeçilmezi çikolatanın Köln'de bir müzesi var. Bugüne kadar 10 milyon kişinin gezdiği çikolata müzesi, çikolatanın kakao ağacından raflara uzanan öyküsünü anlatıyor.

Haberin Devamı

ÇİKOLATA sever misiniz? Yanıtınız, “Bayılırım” olursa Almanya'nın Köln kentine mutlaka uğramalısınız. “Ne ilgisi var?” demeyin. Çünkü dünyanın ilk ve tek çikolata müzesi Köln'de bulunuyor. “Köln uzak, gelemem” diyenler için müzeyi gezdim. Yediklerim bana kaldı, gördüklerimi yazdım...

EN ÇOK GEZİLEN 10 MÜZEDEN BİRİ
Köln Çikolata Müzesi 1993'de açıldı. Ren kıyısında dört bin metrekarelik alanda çikolatayla ilgili bilinmesi gereken her ayrıntı bu müzede sergileniyor.

Bugüne kadar yaklaşık 10 milyon kişinin gezdiği çikolata müzesi Almanya'da en çok ziyaret edilen 10 müzeden biri. Çikolata çeşitleri, üretim araçları, çikolata otomatları, yayınlar, grafiklerden oluşan 100 bin parça burada sergileniyor.

ÇİKOLATA KOKUSUYLA HOŞ GELDİNİZ
Müzeye girenleri geniş bir koridor karşılıyor. Camdan bir fanusa girmiş gibi oluyorsunuz. Hemen arkada Ren'in gri-mavi suları akarken çikolatanın dayanılmaz kokusu ziyaretçilere adeta “Hoş geldiniz” diyor. Bundan sonra yapacağınız tek şey kokunun davetine icabet etmek. O sizi çikolatanın tarihi serüvenine doğru sürüklüyor.

TROPİKAL BAHÇEDE KAKAO AĞAÇLARI
10 metre yüksekliğindeki tropikal bir bahçeye giriyorsunuz. 60 kadar ağaç var. Ama bildik ağaç değil bunlar. Çoğu kakao ağacı. Yani çikolatanın temel ürünü. Yağmur ormanlarına özgü muz ağaçları, palmiyeler de bu bahçede. Tropikal bahçede ziyaretçiler kakao üretimi yapan, onları işleyen çiftçilerin yaşamlarına da tanık oluyorlar.

MÜZEDE ÇİKOLATA ÜRETİLİYOR
Günümüzdeki kakao üretiminde kullanılan modern teknikler müzede izleyicilerin ilgisine sunuluyor. Günde yaklaşık 400 kilo çikolata müzede ziyaretçilerin gözleri önünde üretiliyor. Üç metre yüksekliğindeki çikolata çeşmesinden akan yaklaşık 200 litre çikolatayı kana kana yudumlamak da müze ziyaretçilerinin vazgeçilmezlerinden.

TARİHE YOLCULUK
Müzenin “Mücevher odası” adı verilen bölümünde çikolata tarihine yolculuk yapılıyor. Orta Amerika'da Maya'lara, Aztek'lere kadar uzanan bu yolculukta, dönemin “Tanrı içeceği” olarak adlandırılan çikolata ile karşılaşmak heyecan veriyor.

Çikolatanın dört bin yıllık bir geçmişi olduğunu duymak benim gibi binlerce çikolata tutkunu için de heyecan kaynağı oluyor. O dönemlerde sıcak sıvı olarak tüketilen çikolatanın 17 ve 18. yüzyıllar arasında Avrupa'ya taşınması kaderini de etkilemiş.

Bir sanayi ürünü olan çikolata, cihazların, ardından da makinelerin devreye girmesiyle şekilden şekle girmiş, önce saray odalarına, sonra da orta halli vatandaşların evlerine kadar ulaşmış. Üretimin artması, maliyetin ucuzlaması nedeniyle çikolata orta sınıfın da vazgeçilmezi olmuş.

DOKUNMAK TATMAK MÜMKÜN
Çikolata müzesini diğer bir çok müzeden ayıran özellikliklerden biri de sadece göze hitap etmemesi. Burada dokunmak, tatmak, kokuyu teneffüs etmek mümkün. Hatta ziyaretçilerin kendi çikolatalarını üretebilecekleri work shoplar bile yapılıyor. Çocuklar anne ve babalarıyla birlikte tropikal ortamda kakao toplayan çiftçilerin yaşamlarına virtüel tanıklık edebiliyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!