Güncelleme Tarihi:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfetişi olarak Samsun'da görev yapan Niyazi Uslay, 2000 yılında görev yaptığı kuruma gelen, eli sarılı tesettürlü Hatice Ko?'a durumunu sordu. Ko? da ?alıştığı şirkette elini makineye kaptırdığını ve daha sonra işten ?ıkarıldığını söyledi. Bunun üzerine araştırma yapan Niyazi Uslay, Hatice Ko?'un ?alıştığı şirketin bir siyasi parti il başkanına ait olduğunu ve tutanağı düzenleyen ve meslektaşı olan müfetişin de aynı partiye yakınlık duyduğunu, raporuna da olayın iş kazası olmadığını yazdığını gördü. Uslay, yaptığı araştırmada, raporları düzenleyen müfetişin sürekli bu işyerinde meydana gelen olaylara baktığına, yanlı davrandığına kanaat getirince, durumu Bakanlığa iletti. Uslay aynı yıl hazırlanan kararname ile önce Ankara'ya, kısa bir süre sonra da İzmir'e tayin edildi. Uslay'a şikayetinden dolayı disiplin cezası verildi, 2002 yılında da görevden alındı. Tekrar eski görev yerine dönmek i?in 2002 yılında İzmir 2'nci İdare Mahkemesi'ne başvuran Uslay, 'Disiplin cezası ve görevden alınma' ile ilgili iptal davası a?tı.
Niyazi Uslay, İdare Mehkemesi'ne verdiği dilek?esinde, "Bakanlığımız özellikle 1980 yılından sonra tam bir yolsuzluk tarlası olmuştur. Bakanların büyük ?oğunluğu Bakanlığı ?iftlik ve sapık emellerini ger?ekleştiriceği bir ortam olarak görmüştür" ve "12 Eylül 1980 yılından sonra ülke idaresine el koyanlar, kendi i?lerinden dünyanın en zengin generallerini ?ıkarırken, ülkenin geri kalmışlığına ?özüm arayan, bunda samimi olan aydınlara ve gen?lere saldırmış, onları asmış, kesmiş ve atom bombasının atıldığı ortamdaki radyason etkisi gibi Türkiye'yi hala etkisi altında tutan bir ahlak ?öküntüsüne uğratmıştır. En ağır ger?ekleri bazı kazalar ortaya ?ıkarmış ve generallerin en ünlü katilleri asmayıp da besledikleri ortaya ?ıkmıştır. İşte bu generaller, ortanın bir tarafında yer alanlara adeta soykırım uygularken, diğer tarafını da beslemiş ve bunların bir kısmı siyaseti bırakmak sonucu dışarıda mafyalaşırken ve siyaset?ileri emrine alırken, mürekkep yalayıp da dışarıda tutunamayanları da kamu da köşe başlarına yerleştirmiştir" dedi.
Bunun üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Niyazi Uslay hakkında bu sözlerinden dolayı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na su? duyurusunda bulundu.
Savcılık 2004 yılında Niyazi Uslay hakkında 'Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile askeri kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif etmek' su?undan TCK'nın 301'inci maddesi kapsamında yargılanması i?in dava a?tı. İzmir 20'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde a?ılan davanın son duruşması yapıldı. Niyazi Uslay, ifadesinde, haklı olduğu halda haksız bir şekilde siyasi ama? nedeniyle sürgün edildiğini belirtip, "Ben Atatürk?ü bir kişiyim. Dilek?emde belirtiğim 'sapık' kelimesini, sapma anlamında, yani normal ve yasal olmayan emeller anlamında kullandım. Dilek?elerimde herhangi bir hakarette bulunmadım. Eleştiri kastı ile yazdığım cümlelerden dolayı Bakanlık işime son verdi. Ben de emekli olmak zorunda kaldım. Tüm sözlerim eleştiri mahiyetinde olup hakaret kastı bulunmamaktadır. Mağdur olan Hatice Ko?, tesettürlü bir kişiydi. Ben ona yardım ettim. Ama başıma olmadık işler geldi. Beraatimi istiyorum" dedi. Savcı ise sanığın dilek?esinde düşüncelerini a?ıklamasının eleştiri boyutunu aşıp aşağılama derecesine ulaştığını belirtti, cezalandırılmasını talep etti.
Hakim su?lamayı yerinde görüp, Niyazi Uslay'ı 7 ay hapis cezasına ?arptırdı. Cezasını daha sonra 1260 YTL paraya ?evirip erteledi.
Niyazi Uslay, disiplin cezanının iptali i?in a?tığı davayı kazandığını, göreve iadesiyle ilgili davanın ise henüz sonu?lanmadığını belirterek, "Ben bu cezayı haketmedim. Sadece Atatürk?ü bir kişiliğe sahip olduğum i?in bu cezayı verdiler. Sonuna kadar mücadeleme devam edeceğim" dedi.