Ellerindeyse heyecanlanmasınlar

Andy Gray - Eski Futbolcu / Yorumcu

ESPN TV (Türkiye - Çek Cumhuriyeti Euro 2008 ma?ında Türkiye durumu 2-2 yaptığında) Edip Uras yazıyor

Futbol, i?inde barındırdığı 'mucize' kıvılcımları sayesinde dünyanın sevgilisi... Krizlerin en karanlığına girdiğimiz bugünlerde, ge?en yılın Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finalisti Fenerbah?e, kendi kendine yarattığı kriz sayesinde bugünlerde 'galibiyetin ne olduğunu bile bilmeyen' etiketiyle fişlenmek durumunda...

Arsenal deplasmanında aldığı 1 puana, oradan Şampiyonlar Ligi'ne devam şansı ?ıkardığı i?in sevindik sevinmesine ama sahadaki iki takımın oyun anlayışı farkı uzun yıllardır bu seviye ma?larda görmediğimiz kadar büyüktü.

Tüm ma?ı bir korku filmi havasında izlemek, ge?en yılki Fenerbah?e'nin bize unutturduğu eski bir milli hastalıktı.

Çarşamba akşamı kabus geri döndü, rakip kaleciyi görünce eski bir arkadaşımızı görmüş gibi sevindik.

Ma?tan önce kaf dağının ardındaymış gibi gözüken Emirates puanı ma?ın sonunda mucizenin ta kendisiydi. Rating'lerde Fenerbah?eli'den ?ok Galatasaraylılar'ın rağbet ettiği Arsenal ma?ı tam da böyle bir mucize ortamı i?in uygundu aslında. Umudun olduğu yerde mucizenin ne işi olur.

Galatasaray.

UEFA Kupası'nı bir kez daha bu sefer Kadıköy'de kaldırmak isteyen Galatasaray, sezona kaliteli bir kadro ama biraz engebeli bir başlangı?la girdi.

Gün ge?tik?e tüm eksiklerine rağmen futbolunu geliştiren sarı kırmızılıların dün gece Portekiz'de Benfica karşısında sergiledikleri oyun gelecek i?in pırıltılar sa?tı. Orta alandaki hareketlilik, kanat hücum organizasyonları ve en önemlisi topu ve ma?ı kazanma isteği Portekizli Kartallar'ı kendi yuvalarında dağıttı. Taraftarlarının memnuniyetsizliği onca kilometre öteden televizyon ekranlarından hissedildi.

Ma?ın ilk dakikasından itibaren ?ok önemli silahları olan rakibi karşısında bir sürü pozisyon buldu. Değerlendirdiklerinin yanında kullanamadığı pozisyonlarla da farkı ka?ırdı. Bir önceki gece İngiltere'deki tek taraflı mücadeleden sonra temiz havaya ?ıkmış gibi olduk, güzel bir ma? izledik.

Pazar günü Şükrü Saracoğlu'ndaki randevu ise derbilerin derbisinin başrol takımlarını uzun yıllardır rastlamadığımız bir oyun ve anlayış u?urumunda yakaladı. ?zellikle Fenerbah?e'nin Aurelio'nun gidişi ile kendi kendini eksilttiği alanda Ayhan'ın oyunu iki takım arasındaki en büyük fark olarak göze ?arpıyor.

Son ma?larda her iki kalecinin oyunu da göz kamaştırıcı olsa da, Fenerbah?e defansının birbirini anlamama ısrarı ge?en yılki örnekte olduğu gibi Kadıköylüler'in canını yakabilir.

Bu ma?lardan önce 'bu derbilerin sonucu belli olmaz' gibisinden yorumlar biraz havada kalıyor.

Futbolda hi?bir ma?ın sonucunun belli olmadığını zaten biliyoruz, bunu söylemek i?in yorumcu olmaya gerek yok. Ma? öncesi tahminlerin 'kağıt üzerinde' ve '?imler üzerinde' olmak üzere iki bölümü var.

Bir ekip kağıt üzerinde ?ok üstün bile gözükse, ?imler üzerindeki ilk birka? dakika tüm bir ma?ın kaderini değiştirebilir. Kağıtlar Galatasaray diyor, ?imlerin ne diyeceğini Pazar günü göreceğiz.

İki ekip arasında derbi öncesi bunca u?urumu en son bundan 6 yıl önce görmüştük. Ma? öncesi Fenerbah?e'li taraftarlar Lorant'ın ne zaman gideceğini sorgularken hi? beklenmedik bir tarihi mucize, aslında oyun akışının ?ok da belli etmediği bir 90 dakikanın sonunda kendini göstermişti.

Çarşamba gecesi Emirates'deki ma?ın ilk 15 dakikasını seyreden hangi futbol aşığı o ma?ın golsüz bitebileceğine inanırdı ki.

Futbolun güzelliğine güzellik katan da, bu kadar insanın ma? öncesinde ve sonrasında ?enesini ve klavyesini yormasına neden olan da işte budur.

Yıllar önce Fenerbah?e'nin kaptanlarından Müjdat'ın bir ma? öncesinde (ki o ma?ta da tek kale oynayan Galatasaray Kayhan'ın tek golüne boyun eğmişti) mikrofonlara dediği gibi: 'Bana göre şu ana kadar söylenen herşey yalandı, ger?ek birazdan başlayacak.' Ger?ekleri yazmak i?in Pazartesi'yi bekleyeceğiz.