Elleri boş gelmediler

Güncelleme Tarihi:

Elleri boş gelmediler
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2010 15:01

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 81 ilden gelen öğretmenleri kabul etti. Öğretmenler Erdoğan'a yanlarında getirdikleri hediyeleri verdi.

Haberin Devamı

Erdoğan, Başbakanlık Yeni Bina'da, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla 81 ilden gelen öğretmenleri kabul etti. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, öğretmenliğin, toplumun kültüründe, medeniyetinde çok önemli bir yeri olduğunu belirterek, bu müstesna yeri korumanın, bunu geleceğe taşımanın, herkesin görevi olduğunu söyledi.

“Ben şu anda huzurlarınızda bir Başbakan olarak konuşmaktan öte, bir baba olarak konuşuyorum” diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Bir baba olarak konuşurken de gerek çocuklarımın yetişmesinde, gerek torunlarımın yetişmesinde, sizlerin emeğine olan saygımı, sizlere olan saygımı özellikle vurgulamak istiyorum. Çünkü, insanı en ideal bir şekilde biçimlendirmek, dolaysıyla geleceği inşa etmek çok çok kutsal bir görevdir. Ve bunu sizler icra ediyorsunuz. Bu yönüyle milletçe her birinize şükran ve minnet borcu yüklü olduğumuzu, ben burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bugün Meclisteki grup toplantımda da ifade ettim; biz üç insanın elini öperiz. Bazıları ayak filan da öpüyorlar, el de öpüyorlar, rastgele alıyor başını gidiyor, bu iş de. Biz, bir annenin elini öperiz, hatta benim huyumdur, zaman zaman annemin ayaklarının altını da öperim. Çünkü orada çok farklı bir zenginlik var, cennet var orada onun için. Babanın elini öperiz, bir de öğretmenimizin elini öperiz.

Bunun ne kadar anlam yüklü olduğu ortada ve her birimizin nezdinde, anne, babalarımız kadar en azından yüksek bir makama sahiptir öğretmenlerimiz. Elbette dünyanın her yerinde öğretmen saygı değerdir ama bizim medeniyetimizde, değerlerimizde çok daha farklı bir saygıya makam olarak ulaşmıştır. Öğretmen çoğu zaman anne, babanın ulaşmayacağı kadar da azizdir. Tarihimize baktığımızda kıtaların karşılarında el pençe divan durduğu nice hükümdarın, nice sultanın,
öğretmeninin önünde eğildiğini, bilginin önünde acziyetlerini ifade ettiklerini görürsünüz. Hiç kimsenin önünde diz çökmeyen kudretli idarecilerin, öğretmenlerinin önünde dize geldiklerini görürsünüz. Sultan II. Mehmet gibi büyük bir Fatih'in, Ak Şemsettin gibi bir hocasının önünde, rehberinin önünde onun sayesinde bir çağı kapatıp bir çağı açan böyle bir gerçeği görürsünüz ve bu kapıların aralandığına şahit olursunuz. Biz bugünde ilme, alimlere, bilim adamlarına en önemlisi de bize bir harf öğreten, bize bir harfin ötesini öğreten, öğretmenlerimize bu nazarla bakıyoruz. Onun için Hazreti Ali'ye atfen söylenen 'Bana bir harf öğretinin kölesi olurum' ifadesi herhalde bu zenginliğin nerelere ulaştığını da çok açık net ortaya koyuyor.”

“EĞİTİME ÇOK FARKLI BİR YER AYIRDIK”

Erdoğan, 2002 yılı sonunda Türkiye'nin idaresini ciddi sorunlar ciddi imkansızlıklar içinde devralmalarına rağmen, eğitime çok farklı bir yer ayırdıklarını vurgulayarak, “Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı, köklü, en farklı yatırımlarını gerçekletirdik. Yola çıkarken kendimize 4 öncelik belirledik. Birici sıraya eğitimi, ikinci sıraya sağlığı, üçüncü sıraya adaleti, dördüncü sırayla emniyeti koyduk. Ve görüldüğü gibi o günden, bugüne bu konularda asla taviz vermedik. Çünkü, Türkiye'yi bu dört temel taş üzerinde yükseltebileceğimize inanıyorduk. Demokratik, laik sosyal bir hukuk devletinin kapsamını bu temel taş aslında teşkil ediyordu. Adaletse burada, sosyal devletse burada, hukuksa burada, ilimse burada” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, 2005 yılından itibaren hazırladıkları her bütçede eğitime ayrılan pay diğer tüm kalemlerin üzerinde gerçekleştirdiklerini anımsatarak, şöyle konuştu:
“8 yılda şu anda 159 bin derslik açtık. 750 bin bilgisayarı şu ana kadar okullarımıza gönderdik. FATİH Projesini ile birilikte artık okulları, tek tek sınıfların, bilgisayarla, internetle buluşturuyoruz ve kara tahtadan, artık akılı tahtaya geçiyoruz. Artık sınıflarda yerini alacak olan dizüstü bilgisayar ve projeksiyon cihazlarında kullanılmak üzere yazılım üretme çalışmalarını da başlattık. 608 bin öğretmenizi de 3 yıl içinde hizmet içi eğitimle bu yazılımları kullanır hale inşallah getiriyoruz. Öğretmenlerimizin sorunları bildiğiniz gibi her zaman önceliğimiz oldu. Sınıflardaki öğrenci sayılarının azaltılması konusundaki hedefimiz 30 öğrencidir, 30 öğrencinin altına düşeceğiz. Çünkü, şahsen ben 110 kişilik sınıflarda okudum. En iyi okuduğum zaman 70 kişilik sınıftı. Ve biz göreve geldiğimiz zaman buna benzer sınıflar vardı. Ama artık bunlar büyük ölçüde yok oldu. Şimdi hedefimiz bu. 30'un altına düşebilmek, azami 30'la bu işi hedeflemek ve tekli eğitim sistemini yakalamak. Dün Ulaştırma Bakanıma da talimatı verdim. 300 bin derslik hedefliyoruz, bu 300 bin dersiliği de inşallah gerçekleştireceğiz. Neden? Çünkü, bundan sonra yeni bir süreç başlıyor, bu süreçte de okul öncesi eğitim öğretim başlayacak ki bu çok önemli. Mevcut okullarımızın bir defa dersiliklerini arttırmak zorundayız veya dersiliklerden okul öncesi eğitim öğretim yapabilmek için sınıflar ayıracağız. Yeni yapılanlarda projelerde buna göre yapılacak. Şimdi buna göre yapılacağına baktığımızda, bu kadar dersliği de yapmamız icap ediyor. Bununla ilgili olarak Ulaştırma Bakanlığı adımlarını atıyor ve süratle bunların inşasına geçiyoruz. 2002 yılında 635 lira olan öğretmen maaşı bugün 1809 liraya ulaştı. Bu, yüzde 185 oranında bir artıştır.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!