Elif: „herşey yeni başlıyor“

Henüz 17 yaşında ama dünya starlarıyla düet yaptı. Alman televizyon kanalı Pro7'de yayınlanan Popstar yarışmasında finale kadar yükselme başarısı gösterdi. Finalde dünya starı Rihanna ile „Please, don't stop the music“ şarkısını seslendirdi. Düet arkadaşı Nick ile birlikte yarışmadan ikinci ayrılsa bile, onların şarkıları müzik listelerinde ilk 10'a girdi. Popstar yarışmasına gireceği zaman ailesi, „Elif bu, yapar!“ demiş. Elif'le yaklaşık 6 ay süren Popstar yarışmasından sonra Berlin'e döner dönmez görüştük. İlk olarak „Berlin'i çok özledim“ dedikten sonra, „Türkçe'yi fazla bilmiyorum. O yüzden Almanca konuşsak olur mu?“ sorusunu yöneltti. Neşeli, durmadan gülen, heyecanlı ve yerinde duramayan Elif'le, yarı Almanca yarı Türkçe sohbetimiz böylelikle başladı.

Seni herkes popstar yarışmasında gitarınla ve güçlü sesinle tanıdı. Peki sesiyle ve neşesiyle kendisine hayran kitlesi yaratan Elif kimdir?
Berlin doğumluyum. Toplam 4 kardeşiz. Ben 3.sırada geliyorum. Ve 12 Aralık’ta 17 yaşıma girdim.

-Kalabalık bir aile. Kardeşlerinle aran nasıl?

İlişkimiz çok iyi. Birbirimizi çok seviyoruz.
-Arasıra tartışmalar çıkıyordur ama!

(Gülüyor) Evet bazen oluyor. Ablam benden 2 yaş büyük. Ben çok titiz ve düzenli biriyim. Ablam odasını ve dolabını düzenlemediği zaman kavga ediyoruz.

-Müziğe merakın nereden geliyor?
Bilmiyorum ama her zaman vardı. 8 yaşından beri hep müzik söylerdim. Okulda koroya gittim, müzikalde oynadım. Daha sonra gitar öğrenmek istedim. Müzik hep içimdeydi. Hep ilgim vardı. Hep müzik yapmak istiyordum

-Ailede müzisyen var mı?
Babamın sesi güzeldir. Çok iyi şarkı söyler ama profesyonel değildir. Müzisyen değil yani. Evde kendi kendine söyler. Anne tarafım ise daha çok resme meraklı. Baba tarafım da müziğe. Ama müzik ailemden etkilenip yaptığım şey değil.

-Baban ne söyler, evde birlikte söylediğiniz oldu mu?
Yok hayır birlikte söylemedik. Babam daha çok Türkçe şarkılar dinleyip söylüyor. Bense Türk şarkılarını fazla bilmiyorum.

-Hiç tanıdığın Türk şarkıcı yok mu peki?
Evet var elbette. Nev, Kıraç, Yalın'ı severek dinlerim. Ama ağırlıklı olarak Almanca ve İngilizce şarkılar söylüyorum.

-Müzik tarzı olarak daha çok hangisini dinlersin?
Aslında daha çok rock türü seviyorum. Silbermond tarzı. Ama pop-rock da diyebiliriz.

-Kardeşlerinden müzikle ilgilenen var mı?
Ablam, kendi kendine piyano öğrendi. Bazen onunla birlikte müzik yapıyoruz. O piyano ben de gitar çalıyorum. Aynı zamanda da söylüyorum.

-Gitarı kendi kendine mi öğrendin?
İlk başta youtube’dan öğrenmeye çalıştım. Akorlara nasıl basılır, gitar nasıl tutulur ilk önce internetten öğrendim. Ama sonra böyle gitmeyeceğini anladım. Çünkü birinin göstermesi gerekiyordu. Yaklaşık 2.5 yıl ders aldım.

-Senin bir özelliğin de kendi şarkılarını yazıp bestelemen. Beste yapmaya ne zaman başladın?
13 yaşında ilk şarkımı yapmıştım. Gitar öğrenmeye başladıktan sonra da hep kendi şarkılarımı yapmak istedim. İçimden öyle geldi.

-Şarkı sözlerin ne üzerineydi peki?
Sevgi, aşk, aşk acısı, ayrılık, yalnızlık. Gençlerin günlük yaşamdaki hikayeleri, arkadaşlık ilişkileri. Çok farklı alanlarda o andaki duygularıma göre yazıyorum.

-Şan dersi aldın mı?
Hayır hiç ders almadım sadece okul korosunda söyledim. Ama artık şan dersi alıp daha profesyonelce söylemek istiyorum.

-Popstar yarışmasına girmeye nasıl karar verdin?
Can adında bir arkadaşım vardı. Bana „Elif sen bu yarışmaya katılırsan mutlaka kazanırsın“ dedi. Ben önce ciddiye almadım „saçmalama“ dedim. Ama sonra aklıma yattı...

-Castinge tek başına mı gittin? Ailenin tepkisi ne oldu?
Berlin’deki ön elemeye giderken ailemin haberi yoktu. Oraya Nick’le birlikte gittim.

-Nick’le nereden tanışıyorsun. Okuldan arkadaşın mı?
Hayır okuldan değil. Nick’le de castingden bir hafta önce bir festivalde tanışmıştım. Şarkı söylüyordu. Onu aradım. Popstar yarışmasın katılalım dedim. O da kabul etti.

-Ailene ne zaman söyledin peki?
Ön elemeyi geçtikten sonra telefonda anneme haber verdim. Ama annem ne olduğunu daha doğrusu ilk önce Popstar yarışması olduğunu anlamadı. Sonra annem de babama telefon da haber vedi.

-Casting'den sonra elemeler ne kadar sürdü?
İlk önce Stuttgart’a gittik. İlk çekimler orada yapıldı. Sonra Amerika’ya uçtuk. Las Vegas ve daha sonra New York ve Münih. Toplamında 16 yarışma oldu. 6 bölüm Las Vegas’ta, 4 bölüm ise New York’da çekildi.

-Amerika’yı nasıl buldun?
Çok güzel. Her zanam gitmek istiyordum zaten. Popstarla birlikte bu şansım oldu.

-Bundan sonra da Amerika’ya gitmek ister misin?
Neden olmasın. Ama çok zor. Orada yaşamazsam bile bir süre orada kalmak Amerika’yı gezmek isterim.

-Peki Amerika’da kaldığın dönemde kendini yalnız hissettiğin anlar oldu mu?
İlk zamanlar ailemi, Berlin’i düşünmeye vaktim bile yoktu. Çünkü sabah erkenden kalkıp provalar yapıyorduk. Akşama kadar sürüyordu. Hiç boş vaktimiz yoktu. Sonra bir süre ara verdik. Dinlenmek amacıyla. O zaman düşünmeye başladım. Ailemi, arkadaşlarımı çok özlemiştim.

-Hiç „keşke başlamasaydım“ diyerek yarışmayı bırakmak istediğin anlar oldu mu? Özellikle Amerika’dayken?
Evet oldu. New York’ta olmuştu. Ne yapıyorum buralarda diye düşündüm. Ben aslında müzik yapmak istiyordum. Ama bana verilen müziği değil. Kendi müziğimi yapmak istiyordum. Bu bana göre değil diye düşünmeye başladım. Ama buna rağmen devam ettim. Ailemle telefonlaşıyordum. Onlar bana büyük destek verdi.

-Finale kadar çıkacağını tahmin etmiş miydin?
Hayır. Hiç düşünmemiştim. Ama babam, „Madem bize haber vermeden yarışmaya girdin. O zaman tamamla ve birinci ol gel“ demişti.

-Final gecesinde neler hissettin?
Çok heyecanlıydım. 8 bin kişinin önünde şarkı söylemek mükemmel bir duygu. Bunu yeniden yaşamak isterim.
-Finalde bir de dünya starı vardı. Rihanna ile birlikte söyledin. Neler hissetin?
Kendisiyle final akşamı tanıştık. Çok mükemmel biri. Dünya starı olmasına rağmen, hiç ukala değil. Çok neşeli. Çok iyi bir insan. Onunla birlikte performans göstermek çok güzel bir duyguydu.

-Yarışmada birinci olmadığını öğrenince üzüldün mü peki?
Evet biraz üzgündüm. Hemen sahne arkasına giderek, makyajımı sildim ve hayranlarımın yanına indim ve onlara teşekkür ettim. Çünkü final başlamadan önce ve internetten, hayranlarıma, kazansam da kaybetsem de sizin yanınıza ineceğim demiştim. Ve sözümde durdum. Çünkü onlar sayesinde finale kadar çıkmıştım.

-Artık bir anlamda yüzün tanınıyor. Yolda yürürken imza istiyorlar mı? Ya da tebrik ediyorlar mı?
Evet oluyor. Özellikle yarışmayı izleyenler veya gazetelerde okuyanlar, yanıma gelip tebrik ediyor. Ama ben kendimi ünlü gibi görmüyorum. Ünlü de değilim zaten. Sanatçı olmak isteyen bir kişi bunu ünlü olmak için yapmamalı, sadece sevdiği için yapmalı.

-Peki Berlin’e döner dönmez ilk yaptığın şey neydi?
İlk olarak uyudum. Bol bol uyudum. Çünkü yarışma içindeyken sürekli bir şeyle meşguldük ve heyecan da vardı. O nedenle uyumayı özledim. İkinci gün ise arkadaşlarımla buluştum. O gün zaten doğum günümdü. Arkadaşlar arasında kutladık.

-Bu arada okul ne durumda?
11 .sınıfa gidiyorum. Ama okuldan özel izin aldım. Bu yılı tekrar edeceğim çünkü Abitur'umu (lise bitirme sınavı) iyi bir notla bitirmek istiyorum.

-Ne okumak istiyorsun?
Abitur'u yapacağım ama mutlaka müzik yapmak istiyorum. Sanatçı olmak istiyorum.

-Müzikteki hedefin ne peki?
Kendi şarkılarımı yazmak. İnsanları müziğimle etkilemek. 7’ den 70’e herkesin dinleyebileceği şarkılar yapmak istiyorum.

-Albüm gibi bir niyetin var mı? Düet arkadaşın Nick’le birlikte bir albüm?
Farklı imkanlar var. Ama henüz somut bir şey yok. Önce biraz dinlenmek istiyorum. Kendi mücadelemi vermem gerecek. Bu konuda kendime çok güveniyorum. Nick’le birlikte yaparsam İngilizce, yalnız yaparsam Almanca söylemek istiyorum.

-Yarışmadan sonra arkadaşlarınla ilişkilerin de değişiklik oldu mu?
Samimi çok sevdiğim arkadaşlarımla dostluğum hala devam ediyor.

-Türkiye’de müzik yapmayı düşünür müsün peki?
Neden olmasın. Ama zaman gösterir.

-Yeni şarkılar yazıyor musun?
Popstar’daki geçirdiğim zaman üzerine bir şarkı yazdım. Hayatın devam ettiği ve mücadele etmek üzerine. Bu şarkı Youtube'a koyduk. Nick'le beraber besteledik. Şarkının adı „Frei Alleine zu zweit“.