Eleştiriye tahammül

CDU'ya yakın işverenlerin oluşturduğu bir Ekonomi Konseyi.

11 biden fazla işadamının üye olduğu bir dernek.

Konseyin 15 yıldır başkanlığını yapan Prof. Kurt Lauk görevi bıraktı.

Yerine bisküvi ve kek türü diğer ürünlerle tanınan Bahlsen şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Werner Michael Bahlsen getirildi.

Bir dönemler Aşağı Saksonya Eyaleti Sosyal, Kadın, Aile, Sağlık ve Uyum Bakanlığı yapan Deutsche Bank bünyesindeki DB Kredi Servisi yöneticisi Aygül Özkan da yönetime yeniden seçildi.

Kendilerini "Sosyal piyasa ekonomisinin sesi“ olarak niteleyen, "Hedef yeni nesiller için sosyal piyasa ekonomisini korumaktır“ ilkesini savunan Ekonomi Konseyi'nin yeni yönetimin seçimlerinden sonra düzenlenen açıkoturumlarda dünyadaki politik gelişmeler konuşuldu.

Tabii Almanya'nın geleceği de...

Oturumlardan birine Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimlerine aday olacağını önümüzdeki hafta başında açıklamasına kesin gözüyle bakılan Jeb Bush da katıldı.

Ekonomi Konseyi'nin özel davetlisi olarak bu etkinliğe katılan ve 2 bin 300'e yakın delegenin alkışları arasında kürsüye çıkan Florida Eyaleti'nin eski valisi Jeb Bush, ABD-Alman ilişkilerinin daha da geliştirilmesinin, karşılıklı güvenin daha da artırılmasının kaçınılmaz olduğunun altını çizdi.

2008 yılında ABD'nin başkanlığına soyunan ve o dönemdeki Berlin ziyareti sırasında "Zafer Anıtı“ önünde düzenlenen etkinlikte 200 bine yakın kişeye yaptığı konuşmasında „Berlin Ruhu“ndan bahseden, "Şimdi yeni köprüler kurmak zamanıdır“ diyen Barack Obama gibi Jeb Bush da "Berlin Ruhu“nun dinamik bir biçimde yaşatıldığını söyledi.

Ekonomi Konseyi Derneği'nin başkanlığını bırakan Prof. Kurt Lauk'un "George H.W. Bush (Baba Bush) olmasaydı Almanya'nın birleşmesi gerçekleşmezdi“ sözlerinden çok etkilendiğini gizlemeyen Jeb Bush, „“Babam Bush, şu ana kadar rastladığım yaşayan en büyük adamdır“ diyerek hayranlığını dile getirdi.

Babasıyla aynı ismi taşıyan "kardeş Bush“tan (George W. Bush) ise bahsetmedi.

Son oturuma Başbakan Angela Merkel de katıldı.

Jeb Bush konuşmasını bitirdikten sonra salona giren Başbakan Merkel'i tüm işverenler ve diğer konuklar ayakta alkışladı.

Merkel, salonda yerini almadan önce önsıradaki Jeb Bush'a da "merhaba“ dedi.

Ekonomi Konseyi'nin yeni Başkanı Bahlsen, Başbakan Merkel'i konuşmasını yapmak için kürsüye davet etmeden önce kafasından geçenleri, düşündüklerini, doğru bildiklerini ve beklentilerini dile getirdi.
Bahlsen, konuşmasının bir bölümünde, "Politika ne yazık ki, Almanya'da herşeyi çok yönlendiriyor, ama küçük düşünülüyor. Özellikle de sosyal sistem, eğitim, geleceğe yatırım ve yeni işletmeler kurulmasında bir strateji eksikliği görüyorum“ dedi.

Hatta hükümetin bazı alanlarda „yanlışlar“ yaptığını da söyledi.

Örneğin, Almanya gibi yaşlanan bir toplumda emeklilik yaşının 65'ten 63'e düşürülerek erken emeklilik yolunun yeniden açılmasının „çok büyük bir yanlış“ olduğunu söyledi.

Hükümetin "miras vergisinde“ yaptığı değişiklik yüzünden özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin önemli bir bölümünün kapılarına kilit vurmak zorunda kalacağına dikkat çekerken, „bu da çok büyük bir yanlıştır“ dedi.

Sonra da Başbakan Merkel'i kürsüye davet etti.

"Bu çok büyük yanlışları“ yapmakla suçlanan "hükümetin başı“ olan Başbakan Angela Merkel, hiç o konulara girmedi.

Yani "suçlamaları“ duymazdan geldi.

İşte bu "eleştiriye tahammül kültürü“ örneğiydi.

Merkel'i dinledikten sonra kendi kendime "Bırakın gözlerinin içine baka baka, başka yerlerde yapılan konuşmalarda bu ve benzer eleştirilere hedef olsalardı Türk politikacılar veya bazı Türk devlet adamları acaba neler söylerdi? Nasıl azarlarlardı?“ diye mırıldandım.

Merkel, Alman ekonomisinin gücünü koruması için işverenlere önemli görevler düştüğünden bahsetti.

Hep birlikte ülkeyi ve dünyla ekonomisini çok daha ileri taşıyabileceklerini söyledi.

Özellikle de küreselleşme çağında ekonominin ve toplumun dijitalleşmesine dönük meydan okumaları işverenlerin çok daha ciddiye almalarını önerdi.

Daha ziyade küçük ve orta ölçekli işletmelerde bu alanda ciddi eksiklikler saptandığına dikkat çekerken, "Bu alanda uyunmamalı !“ uyarasında da bulundu.