Güncelleme Tarihi:
ERHARD kitapta, Alman ekonomisine katkı sağlayan misafir işçilere de değiniyor. ‘Gelecek İçin Deneyimler-Şansölye Olarak Geçirdiğim Süre’ adlı kitap, Econ Buchverlag Yayınevi tarafından yayımlandı. Yayıncılığını Jürgen Diessl üstlendi. Ludwig Erhard, 1976 yılında kaleme aldığı ve ancak şimdi yayımlanan anılarında, parti içi çekişmelere, partili arkadaşlarının entrikalarına ve siyaset kurumunun düşüncelerine duyduğu öfkeyi de özgürce dile getiriyor. “Biz iş gücü çağırdık, insanlar geldi”. İsviçreli yazar Max Frisch bir zamanlar durumu böyle özetlemişti. 1963’te başbakan olan Ludwig Erhard, 1961’in Ekim ayında Türkiye ile İşgücü Anlaşması imzaladığında henüz Ekonomi Bakanı’ydı ve bir başarı hikâyesi başlamış oldu. Bu hikâye, Alman toplumunu ve Federal Almanya’daki yaşamı değiştirdi ve bugün de şekillendirmeye devam ediyor. Almanya’nın iş gücüne ihtiyacı vardı. Ancak dış politika açısından da önemli faktörler vardı. Türkiye ile Almanya arasındaki ticari ilişkiler o zamanlar zaten canlıydı ve Türkiye, Kuzey Atlantik İttifakı’nda Almanya için önemli bir stratejik ortaktı. Ludwig Erhard bir vizyonerdi, para reformunu ve 1948’de Alman Markı’nın piyasaya sürülmesini neredeyse tek başına yönetmiş bir ekonomi profesörüydü, ekonomik mucizenin babasıydı.
BİR TÜR HALK FİLOZOFUYDU
Ludwig Erhard, tipik bir politikacı değil, daha ziyade konuşmalarında ve eylemlerinde gerçekçi olan, Alman halkının güvendiği, ‘herkes için refah’ ilkesini düstur edinmiş, ancak bu refahın ahlaki temellerini de asla gözden kaçırmayan bir tür halk filozofuydu. Kaybedilen savaşın izleri Almanya’nın her yerinde hâlâ görülebiliyordu ve bu izler Nasyonel Sosyalist büyüklük sanrısının sessiz tanıklarıydı. Molozlar temizlenmiş, yıkılan şehirlerin yeniden inşasına başlanmıştı ama yine de yıkıntılar her yerde görülebiliyordu. Almanya, özellikle Ruhr ve Saar bölgelerinde büyük ölçüde sanayileşmişti ve enerji arzını madencilik ve çelik fabrikalarının tüten bacaları domine etmişti.
‘UMARIM EVLERİNDE HİSSETTİRİRİZ’
Misafir işçi olarak gelen Türkler, bu yolu Almanlarla birlikte kat etmiş ve bugün hâlâ ülkenin işletmelerinde, şirketlerinde, resmi kurumlarında ve mağazalarında şekillendirici bir rol oynayarak Almanya’daki şehirlerin ve toplulukların ayrılmaz bir parçası olmuş; kültürel ve gastronomik katkılarıyla güvenilir ve vazgeçilmez yurttaşlar haline gelmişlerdir. Ludwig Erhard’ın Temmuz 1965’te İtalyan Cumhurbaşkanı’nın 300 bin İtalyan misafir işçi onuruna yaptığı ziyaret vesilesiyle Schaumburg Sarayı’ndaki akşam yemeğinde yaptığı konuşma, tereddütsüz o dönem Almanya’da çalışan Türkler için de geçerlidir: “Umarım onlara kendi aralarında ve Almanlarla birlikte evlerinde hissetmeleri için ihtiyaç duydukları barınma, kültür, topluluk ve ilişkileri sağlama konusunda hızlı bir ilerleme kaydedebiliriz.” Bunun beraberinde bazı sorunlar getireceğini ve özen gösterilmesi gerektiğini biliyordu. 1965’te dile getirdikleri, o zamandan bu yana geçen 60 yılda gerçekleştirilenleri öngörüyordu: “Onlar olmadan bu tabloyu hayal etmek mümkün değil.”