Güncelleme Tarihi:
Nihat Zeybekçi Türkiye'nin Berlin Büyükelçiliğinde Türk işadamlarıyla bir araya geldi.
Zeybekçi, Irak'ta yaşanan Suriye'de yaşanan problemlerden dolayı kimsenin Türkiye'yi suçlayamayacağını belirterek, “Niye Kobani'ye girmiyoruz? Kobani'de şöyle olursa böyle olur. Kobani'de bir tek sivil kalmadı, hepsi Türkiye'de. Sadece Kobani'den 200 bin kişi Türkiye'ye geldi. Çarpışmalarda IŞİD örgütü ve diğer taraflarda çarpışanlar var. 2 milyon kişi var bölgeden Türkiye'ye gelen. Türkiye bu insanlar için 4,5 milyar dolar harcama yapmış. Biraz önce görüştüğüm Başbakan Yardımcısı Gabriel Türkiye'deki mülteci kamplarının dünyada gördüğü en güzeli olduğunu söyledi. Bunları sağlıyoruz biz. Bu rakamı söylerken ordan gelen Kürtler, Araplar, Türkmenler bizim akrabamız. Yezidiler aynı coğrafyayı paylaştığımız insanlar bunlar. Sevdiğimize verdiğimizi söylemeyiz ayıp olur” diye konuştu.
Ekonomi Bakanı Zeybekçi, BM'de Somali ile ilgili bir toplantıya katıldığını ve orada İngiltere Başbakanı'nın Somali'ye 3 milyon paundluk yardımı 5 milyona çıkardıklarını dile getirdiğine dikkati çekerek, “Bana sıra geldiğinde Somali'ye vatandaşlarımızdan topladığımız para 400 milyon dolar. Hastane yaptırmışız Somali'ye, dünyaya fark ettirmişiz. Türkiye bu anlamda son derece güçlüdür” ifadelerini kullandı.
Nihat Zeybekçi, Danimarka Başbakanı'nın Kobani ile ilgili olarak “Biz giremeyiz" dediğini, bunu Almanya'nın da başka ülkelerin de söylediğini belirterek, Türkiye'ye “Girin Kobani'ye" dediklerine atıfta bulunarak şunları anlattı:
“Neden siz girmiyorsunuz? diyorlar. Onlar vatandaşını kaybettiğinde bunu anlatamayacaklarını söylüyorlar, peki benim vatandaşım daha mı ucuz? Oraya giden tek evladımı hayatını kaybetmesi halinde anasına ne diyeceğim. Hadi girelim, hadi girelim Kobani'ye... Peki sonra bana ikinci adımı söyleyin. Projeniz ne onu söyleyin. Girelim evet tehlikeye girelim, savaşalım. Böyle bir şey olursa da Allah vermesin ama sonrasını söyleyin bana.
Türkiye sonrası söylenmeyen açıkça telafuz edilmeyen projelerde yani senaryosunda olmadığı oyunlarda Türkiye'nin olmasını kimse beklemesin. Nasıl Almanya için vatandaşının hayatı son derece kıymetlidir bizim için Türkiye içinde vatandaşının hayatı kıymetlidir. Türkiye duruşunu böyle devam ettirecek. Algı operasyonunu da farklı şekillerde buralarda devam ettiğini biliyoruz. Birlerin ne yapmak istediğini biz biliyoruz.”
Zeybekçi, Türkiye'nin IKBY'ye silah yardımı yapıp yapmadığının konusuyla ilgili olarak ta en son süreçte IŞİD'e karşı kullanılmak üzere Türkiye'nin bir desteğinin ya da yardımının değil ancak ihtiyaçları olduğu için bazı ihtiyaçlarının giderilmiş olabileceğini söyledi.
"Politikalarımızı sakın sorgulamayın"
Zeybekçi, Irak ve Suriye'de Türkiye'de yaşayan birçok insanın akrabaları olduğunu ve Türkiye'nin politikasının sorgulanmaması gerektiğini vurgulayarak, “Şundan emin olun: Kuzey Irak'ta Türkmen kardeşlerimizle ilgili politikalarımızı sakın sorgulamayın sakın. Orada fedakarlıklarımızı yaptığımız ekonomik, insani, siyasi katkıları diğer taraftan kendi savunma haklarıyla ilgili yaptıklarımızı sizler çok iyi biliyorsunuz. Orada sakın ola ki Türkiye'yi öyle bir noktaya getirmeyin, zaten bunu yeterince yapanlar var, o tuzağa girmeyin” dedi.
Türkiye'nin IKBY ile yardımlaşma anlamında çok ilişkisi olduğuna işaret eden Zeybekçi, “Ekonomik anlamda çok ilişkisi vardır çünkü tek çıkış kapısı Türkiye olan coğrafya. Zorda kaldıklarında defalarca yardım etmiştir ama bu en son süreçte IŞİD'e karşı kullanılmak üzere Türkiye'nin bir desteği, yardımı değil ama ihtiyaçları olduğu için bazı ihtiyaçlarını gidermiş olabilir Türkiye. Orada Kerkük, Musul'un terörize edilmesini Erbil ve Süleymaniye'nin tehdit altında olmasını asla istemeyiz ve gereğini de yaparız. 'Akrabalarımız' diyoruz, bizim oradaki Türkmenler kardeşlerimiz, Kürtler akrabalarımız. Türkiye yaklaşık 8-10 milyon Kürt'ün yaşadığı bir ülke. Akrabalık bağlarımız var. Urfa'da Hatay'da, Kilis'te o bölgede Arap kardeşlerimiz var içerde akrabaları var. Akrabalarımıza nasıl davranmamız gerekiyorsa öyle davranıyoruz. Herhalde yeterince anlaşılmıştır” ifadelerini kullandı.
"Hükümetin hiçbir dahili yok"
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun (DEİK) Ekonomi Bakanlığına bağlanması iddialarına da değinen Zeybekçi DEİK'in hükümete bağlandığı yönündeki sözlerin, yanlış olduğunu bildirdi.
Zeybekçi DEİK'in önceden 25 yönetim kurulu üyesine sahip olduğunu ve bunların 13'ünü TOBB'un doğrudan atadığını ve temsilde bir daralma olduğunu savunarak, şunları söyledi:
“Ülkenin dış ekonomik politikalarıyla bir kopma yaşanıyordu. Bir koordinasyonsuzluk vardı. Şimdi ne oluyor. Genelkurul 220 kişiden oluşuyor. Tüm ülke iş konseyleri 115 iş konseyi, kurucular kurulu gibi 220 kişi, 35 kişilik yönetim kurulunu kendi seçiyor. Hükümetin hiçbir dahli yok. Hükümetin şurada dahli var, o da 35 kişi içerisinden sadece başkanı seçiyor. Onu da istişare ile yapıyor. 15 kişilik icra kurulunu da 35 kişilik yönetim kurulu kendi içinden seçiyor. Hükümetin hiçbir yerde dahli yok. DEİK artık doğrudan büyükelçiliklerin, ticaret ataşeliklerinin ve hükümetin tüm imkanlarını kullanabilecek. DEİK formal ve güçlü hale geldi.
Hedefimiz tüm dünyadaki ülkelerdir. Tüm dünyayı elek elek santim santim karış karış taramak istiyoruz. Bir örnek vereyim Afrikaya o kadar çok büyükelçilik açıyoruz ya. Bir elin rakamlarından 38 büyükelçiliğe geldik. 42 ülkeye doğrudan uçuluyor. Bir ülke var biliyorum ben Büyükelçilik açıldıktan ve THY uçmaya başladıktan sonra 20 milyon olan ticaret hacmi bir yılda 300 milyon dolara çıktı. Ulaşmadığın gitmediğin yer senin değildir anlayışımız var."
"Türkiye'nin kazanımları oldu"
Nihat Zeybekçi, bugün Almanya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi, Enerji Bakanı Sigmar Gabriel ile görüştüğünü de anlatarak, “Ziyaretimizin asıl sebebi Gümrük Birliği'nden kaynaklanan, ABD ile AB arasında süren Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması (TTİP) görüşmeleri, bunun sonuçlarının Türkiye'yi ilgilendiren kısımlarıyla ilgili endişelerimizi, görüşmelerin içinde yer almak istediğimizi konuştuk. AB ile uzun süredir görüşüyoruz. Son bir yıldan beri tempo artırdık. AB ile Gümrük Birliği anlaşması noktasında vardığımız mutabakat evet Gümrük Birliği'nin yenilenmesi, güncellenmesi gerekir. 'Asimetrik yapı' dediğimiz Türkiye'nin karar mekanizmasına hiç katılmadığı AB'nin üçüncü ülkelerle imzalamış oldukları serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye'nin edilgen bir şekilde taraf olurken o ülkelerle doğrudan serbest ticaret anlaşması imzalayamamasını kabul edilebilir görmüyoruz. Tüm bunları Gümrük Birliği çerçevesinde yerine getirdik. Türkiye'nin bu şekilde kazanımları oldu" diye konuştu.
Gelinen noktanın son derce farklı olduğunu belirten Zeybekçi, şunları kaydetti:
"AB ile ABD'nin TTİP görüşmeleriyle artık tam anlamıyla ticari ve ekonomik entegrasyona geçiyor olmaları bu anlaşma bittiğinde Gümrük Birliği anlaşmamız sebebiyle AB ile ABD arasındaki anlaşmanın Türkiye tarafından ekonomik kapıların otomatik olarak açması şeklinde sonlanmasının kabul edilemez olduğunun altını çiziyoruz. GB ile şu anda içinde olduğumuz anlaşmanın sürdürelebilir hale gelebileceğini, böyle tehlikenin ortaya çıkabileceğini paylaşıyoruz. Son derece haklı bir tespit olarak görülüyor.
Gabriel ile vardığımız mutabakat Almanya'nın Türkiye'nin bu talebini desteklediğini Gümrük Birliği'nin yenilenmesiyle ilgili Türkiye'nin talebinin olumlu olduğunu ve desteklediği şeklinde. Aynı zamanda TTİP görüşmelerinde Türkiye'nin otomatik olarak bu sürecin tarafı olması en sonda Gümrük Birliği'nden mağdur olan değil bu işin içinde olan bir ülke olması için gayret edeceklerini otomatik olarak Türkiye'yi devamlı bilgilendirecekleri yönünde. Aramızda bir mekanizma kurma kararı aldık. Almanyanın teknik heyeti bize gelecek, arkasında bizden gelen olacak. 2015 Nisan'da Gabriel Türkiye'ye ziyarette bulunacak."