Güncelleme Tarihi:
2014 yılında yaşamının da, yaşam biçiminin de birden değişiverdiğini söylüyor Ava Çelik.
“Aniden gücümü kaybettim. Neredeyse hareket edemez duruma geldim. Çölyak hastası olduğumu öğrendim. Böyle bir hastalık olduğunu hiç duymamıştım. Buğday, arpa, yulaf ve çavdar gibi tahıllarda bulunan gluten adlı proteine karşı ince bağırsağın ömür boyu süren alerjisi ve hassasiyetiymiş çölyak hastalığı. Gluten de hamurun elastik ve piştiğinde ekmeğin kabarık olmasını sağlayan yapışkan özelliği olan protein. Makarna ve bisküvi gibi ürünlerde de gluten var. Bunları duyunca dünyam yıkıldı adeta” diyor Ava Çelik.
Çölyak hastası olduğunu öğrenince alışkanlıklarını tamamen değiştirmek zorunda kalmış.
“Türk olarak biz genelde ekmekle büyüyoruz. Makarnalı şeylerle de. Ama artık buğday, yulaf, arpa, çavdar gibi tahıllardan yapılan ekmek yeme dönemi bitmişti” diyor Ava Çelik.
“Biz her öğün ekmek yemeye alışmışız. Ekmek olmayınca bir şey eksik oluyor. Eskiden film sektöründe çalışıyordum. Her hafta farklı yerlerdeydim. Genelde de dışarıda yiyip içiyorduk. Artık farklı bir yaşam sürdürmem gerektiğini öğrenince, glutensiz ekmek yapmayı kafaya koydum. Farklı şeyler denedim glutensiz ekmek yapmak için. Bu bana iyi geldi, kendimi iyi hissettim. Ama istediğim ekmeği yapabilmem tam 2 yıl sürdü. Zaten glutensiz ekmek yapmaya karar verince oyunculuğu bıraktım. Hayatta başka şeylerin de olduğunu fark ettim. İki yıl boyunca yaptığım farklı denemelerden sonra aradığım ekmeği buldum. Bunu internette de paylaştım” diyor Ava Çelik.
*
Çölyak hastalığı ve glutensiz ekmek yapmakla ilgili ne bulduysa okumuş. Birçok fırıncıyla konuşmuş, ama çoğunun bu alanda doğru dürüst bilgisi olmadığını görmüş.
Laboratuvarlarda olduğu gibi bıkıp usanmadan iki yılı aşkın süre denemeler yapmış.
Kahverengi darı, mısır, acı bakla, kara buğday ve teff bitkisi unundan ekşi mayalı hamurdan glutensiz ekmekler yapmış.
Ve uzun süren uğraş sonucu aradığı ekmeği yapmayı başarmış.
“Evet, işte bu aradığım ekmek” dediği zaman sevinçten ağladığını söylüyor Ava Çelik.
Glutensiz ekmek yapıp satmak ve aynı hastalığı olan başkalarına da yardım etmek için fırın açmak isteyince ‘ustalık belgesi’ istemiş Sanatkarlar Odası ile Fırıncılar Odası.
Her iki kurumun da bazı durumlarda ‘istisnalar’ yapılabileceğinden haberleri bile yokmuş.
Bu sefer de detaylı bir doktor raporu istemişler.
Ev doktoruna gidip rapor almış.
“Rapor 4 sayfa değil” diye zorluk çıkarmışlar.
Başka bir doktora gidip 4 sayfalık rapor almış ve bu engeli de aşmış Ava Çelik.
Yazılı sınava girip kazanmış.
Artık tüm engeller ortadan kalkınca, ‘Bürgschaftsbank’a gidip kredi başvurusunda bulunmuş.
“Bana çok yakınlık ve kolaylık gösterdiler. Yaratıcı gençlere kapılarının sonuna kadar açık olduğunu söylediler. Kredi de verdiler” diyor Ava Çelik.
Ve kafasına koyduğu şekilde, Berlin’in ünlü Ku’Damm Caddesiyle kesişen Fasanenstrasse üzerinde ‘Aera Bread’ isimli ‘cafe-fırını’ açmış.
Ailesi hep yanında olmuş, tam destek vermiş.
“Biz şimdi burada farklı iki ekmek yapıyoruz. Glutensiz kekler de yapıyoruz. Çölyak hastaları ve yakınları gelip buradan ekmek alıyorlar. Başkaları da” diyor.
İnternet üzerinden sipariş aldıklarını ve siparişleri paket servisiyle gönderip ertesi gün teslim ettiklerini de söylüyor.
“Herkes benden cesaret aldığını söylüyor. Fikir soranlar da var” diyor.
“İnternet üzerinden sattığım için bu bölgede başka bir yer açmayı düşünmüyorum” diyor.
Ama başka bir ülke veya başka bir kıtaya açılabileceğini de dile getiriyor.
*
Evet, ‘etin Nusret’i’ İstanbul’da, ‘ekmeğin Nusret’i Ava’ ise Berlin’de.
Ava, glutensiz ekmekle hem kendisine hem de başkalarına yaşam şevki veriyor.
Not: Tüm okuyucularımızın Ramazan Bayramı’nı kutlar, sağlık, mutluluk, sevgi ve barış dolu nice bayramlar dilerim.