Eğitime adanan iki hayat

Güncelleme Tarihi:

Eğitime adanan iki hayat
Oluşturulma Tarihi: Haziran 30, 2012 00:00

Aydın ailesinin yedi çocuğunun mezun olduğu liseden (Gymnasium) sekizinci çocuğunun da diploma töreni olduğunu öğrenince, ailenin sevincini paylaşmak istedim.

Haberin Devamı

Sağ olsunlar; kabul ettiler ve Aydın ailesinin en mutlu gününün heyecanını birlikte yaşadım. Almanya’da sekiz kardeşin aynı liseden mezun olduğuna ilişkin başka bir örnek var mıdır? Sanmıyorum... Fakat Aydın ailesinin Dormagen’de Bettina von Arnim Gymnasium’u bitiren çocuklarının hepsini artık tanıyorum: Ahmet, Ayşe, Birnur, Alkan, Birgül, Rabiye, Osman ve Ali Osman... İşte bu olağanüstü ailenin, hayatlarını çocuklarının eğitimlerine adayan iki abide şahsiyeti, paylaşacağım başarı hikayesinin asıl kahramanları: Trabzon/Köprübaşı’ndan baba Ali Aydın ve anne Nazmiye Aydın...

* * *

Ali Aydın, Almanya’ya 1961 yılında gelir, fakat 1968 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yapar. 1971 yılında ikinci kez Almanya’nın yolunu tuttuğunda, elbette bugün yaşadıklarını tasavvur bile etmez. 1976 yılında eşi Nazmiye hanımı ve Türkiye’de doğan üç çocuğunu da Almanya’ya getirmeye karar verir. Türkiye’de sadece bir yıl okula giden ilk çocuğunun ilkokula kaydını yaptırır. O yıllarda okullardaki Türk çocuklarının sayısı çok azdır.

* * *

Ali Aydın, Almanya’da ilk çocuğunu ilkokula götürdüğü ilk günü şu cümlelerle özetliyor: “Çocuğu okula götürdüğüm ilk gün adeta aklım başımdan gitti. Ne dil biliyoruz, ne de yol yordam...” Ali Aydın, “asıl sıkıntılar, çocuklar ilkokulu bitirince başlıyor” diyor ve yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Eğitim sistemini bilmiyordum. O zaman çocuğun ilkokuldan sonra hangi okula gideceğine öğretmen karar veriyordu. Öğretmenleri, ilkokuldan sonra iki çocuğumu Hauptschule’ye gönderdiler. Bir gün sınıf öğretmeni beni çağırdı ve ‘bu çocukları buradan al ve liseye götür, bu çocuklar buraya ait değil’ dedi. Liseye gittim ve durumu sordum. ‘Okula alırız; fakat bir yıl kaybederler’ dediler. Bunun üzerine durumu Hauptschule öğretmenine anlattım. Öğretmen, ‘hiç önemli değil, isterse iki yıl kaybetsinler, yine de al liseye kaydettir’ deyince, çocukları liseye kaydettirdim.

* * *

Çocukların okulda başarılı olabilmeleri için neler yapabileceğimi araştırdım. İlk iki çocuğumun ev ödevlerine yardımcı olmaları için öğretmen aradım. Okulda sadece birkaç Türk çocuğu vardı. Bir öğretmen bana çok yardımcı oldu. Öğretmenlerle tanışmamı ve haftada bir gün çocukların ders durumlarını sormamı tavsiye etti. Ben de öyle yaptım; her okula gittiğimde çocukların derslerini ve ev ödevlerini yapıp yapmadıklarını sorardım. Üç büyük çocuğum mezun olduktan sonra işimiz kolaylaştı; onlar diğer kardeşlerine yardımcı oldular.”

* * *

Aradan yıllar geçer, öyle bir dönem gelir ki; üç çocuk ilkokulda, dört çocuk lisede eğitim görmektedir. Her birinin ayrı ayrı sorunları vardır. Ve baba Ali, bütün bu sorunların üstesinden gelmek zorunda olduğunun farkındadır. Çocuklarının eğitimi için yeniden Türkiye’ye kesin dönmeyi bile düşünür. Aydın ailesinin 1981 yılında ilk çocuğunun eğitime başladığı Bettina von Arnim Gymnasium ile ilişkisi 2012 yılına kadar tam 31 yıl devam eder.

* * *

Okulda tanımadığı öğretmen yok. 30 yılı aşkın süredir okulda görev yapan öğretmenler de Aydın ailesini tebrik ediyor ve okul tarihinde benzer bir başarı hikayesinin olmadığını söylüyorlar. Aydın ailesinin başarısı Bettina von Arnim Gymnasium için bir ilk olduğundan tarihi bir önem taşıyor ve belki de bu başarıyı gelecekte de hiçbir aile gösteremeyecek. Bettina von Arnim Gymnasium’da, 31 yıl içinde neler yaşadı Ali Aydın? Hangi anısını unutamıyor? Cevaplarken o günleri adeta yeniden yaşıyor baba Aydın: “Elbette; okulda herkesin yaşadığı sıkıntıların bir kısmını ben de yaşadım. Bir çocuğum için düzenlenen disiplin kurulu toplantısını ve müdürün çocuğuma nasıl sahip çıktığını hiç unutamıyorum.”

* * *

Başarı hikayesini dinlerken aklıma hemen bir soru geliyor? Acaba 1976’dan 2012’ye kadar tam 36 yıl çocuklarının eğitimi ile uğraşan Ali babaya ve Nazmiye anneye göre çocukların eğitimdeki başarılarının sırları neler? İşte, baba Ali’den altın öğütler: “1976 yılında eşimi ve üç çocuğumu Almanya’ya getirdikten sonra para biriktirmedim; kazandığım paraları çocuklarımın eğitimine yatırdım. Yatırımı önce çocuklarımızın eğitimine yapmalıyız. Her veli, çocuğunun eğitimiyle çok yakından ilgilenmeli; mümkünse haftada bir okula gitmeli ve çocuğunun okuldaki durumu hakkında bilgi almalı: Çocuk sınıfta nasıl davranıyor? Başkalarını rahatsız ediyor mu? Başkaları onu rahatsız ediyor mu? Dersleri takip ediyor mu? Ev ödevlerini yapıyor mu? Ve her Veli, okulda sadece kendi çocuğunun değil, başkalarının çocuklarının da olduğunu unutmamalı! Anne ve baba, çocuğuna güven vermeli ve güvenmeli; fakat çocuğunu ve okuldaki durumunu çok yakından takip etmeli! Çocuklar da anne ve babalarının hep arkalarında olduklarına inanmalılar!” Tam bir Anadolu kadını Nazmiye anne, eğitimdeki başarının sırları hakkında şunları söylüyor: “Sadece ev işleriyle uğraştım. Zaten başka işlerde çalışmam mümkün değildi. Başka işlerle uğraşacak vaktim de olmadı. Çocuklarda evin anahtarı bile yoktu; ben hep evdeydim. Komşuları ziyarete gitmeye dahi pek vakit bulamıyordum. Anne, her sabah çocuğunu okula uğurlamalı ve eve geldiğinde karşılamalı. Çocukların uyku saatlerine çok dikkat etmeli!”

* * *

Ali Osman’ın diploma töreninde, Aydın ailesinin mutluluğu yüzlerinden okunuyordu. Dile kolay; tam 36 yıllık bir emeğin sonunda ulaşıldı bu mutluluk tablosuna... Hayat devam ediyor: Çocukların eğitim sıkıntıları bitti, şimdi sıra torunların eğitimine geldi. Aydın ailesi, her türlü irili ufaklı sorunların Almanya’nın gündemini gereğinden fazla işgal ettiği bir dönemde, Gymnasium diploması almış ve hayatın farklı alanlarında kariyer yapmaya devam eden sekiz çocuğun da bir araya toplandığı bu muhteşem günü kendi arasında sessiz sedasız geçirdi. Ancak, bu başarı öyküsü model örnek olarak toplumun gündemine getirilmeli. Hatta böyle başarı hikayeleri, ödüllendirilmeli. Aydın ailesi örneğinden başlayarak, ömrünü eğitime adayan ailelere “Başarılı Veliler Ödülü” verilmesi, hem emeğin takdir edilmesi hem de ortak geleceğimizin inşası açısından çok anlamlı olacaktır. 2012 yılı için Aydın Ailesi’ni öneriyorum. Aydın Ailesi’ni gönülden kutluyor, sağlıklı ve huzurlu uzun ömürler diliyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!