Eğitim ve kimlik inşası

Güncelleme Tarihi:

Eğitim ve kimlik inşası
Oluşturulma Tarihi: Ekim 29, 2012 00:00

Köln Üniversitesi Kültürlerarası Araştırma Birimi (FIST) ile Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD öncülüğünde düzenlenen „Eğitim Eşitsizliği ve Avrupalı Türk Gençlerinin Kimlik İnşaları” (Bildungsungleichheit und Identitäts-Konstruktionen europäisch-türkischer Jugendlicher) konulu sempozyumda konuşan uzmanlar, sorunlar ve çözüm önerileri hakkında görüşlerini bildirdiler.

Haberin Devamı

Prof. Dr. W. D. Bukow, Anastasia Petra ve Dr. Yılmaz Bulut‘un katkılarıyla gerçekleştirilen sempozyuma, konuşmacı olarak sekiz bilim insanı katıldı:

Prof. Dr. Havva Engin, Prof. Dr. Ursula Boos-Nünning, Eğitim Bilimci (Dipl.-Päd.) Marion Aicher-Jakob, Prof. Dr. Wassilis Kassis, Prof. Dr. Argyro Panagiotopoulou, Prof. Dr. em. Wolf-Dietrich Bukow, Eğitim Bilimci Christoph Gantefort ve Jun.-Prof. Dr. Lisa Rosen...

Eğitim(sizlik) ve kimlik(sizlik): Özellikle yeni yetişen kuşaklarımızı hayati derecede ilgilendiren iki ana konu. Bu açıdan eğitim ve kimlik eksenli konuşmaların bir kısmını özet halinde aktararak soruna ışık tutmak istiyorum. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Bukow, 1960’lı yılların başından bu yana tartıştığımız eğitim sistemi reformunun artık günlük hayatımızın ihtiyaçlarını karşılayacak hale getirilmesi gerektiğini belirtti.

„Almanya’daki Türk azınlığı için fırsat eşitliği eğitim politikası yolundaki engeller“ konulu bir sunum yapan Prof. Dr. Havva Engin (Heidelberg Eğitim Bilimleri Yüksekokulu), Türk gençlerinin eğitimde başarısızlığının daha çok Alman eğitim sisteminden kaynaklandığını vurguladı.

Almanya’da liseye (Gymnasium) giden Türk gençlerinin oranının yüzde 12,7 olduğuna dikkat çeken Prof. Engin, diğer Avrupa ülkelerinde bu oranın çok daha yüksek olduğunu ifade etti. (Örneğin Hollanda: %25,6; Fransa: %53; İsveç: %56,2). Prof. Engin’e göre Alman eğitim sisteminde fırsat eşitliğinin önündeki engeller şunlar:

- Eğitim başarısı, ailelerin sosyo-ekonomik statüsüne odaklı,
- Aileler, çocuklarını, eğitim kurumlarının kendilerinden beklediği şekilde eğitime hazırlayamıyorlar,
- Türk ailelerin bir çoğunda, okul eğitim düzeyi düşük olduğu için, ebeveynler çocuklarını yeterli derecede destekleyemiyorlar,
- Alman eğitim sisteminde göçmen öğrencilere yönelik bir çok engel mevcut ve işletiliyor. Bu engeller özellikle bir eğitim kurumundan diğerine geçerken kendini gösteriyor,
- Göçmen gençlerin meslek eğitim sisteminde çıraklık yeri bulamamalarında, okul notlarının yanı sıra, kültürel ve inançsal aidiyetleri de büyük rol oynuyor,
- Çözümlerden birisi, eğitim sisteminde var olan engelleri kaldırabilmenin yanında, Türk derneklerinin eğitim konularına daha yoğun bir şekilde el atmalarında yatıyor. Eğitim Bilimci Marion Aicher-Jakob (Ludwigsburg Eğitim Bilimleri Yüksekokulu), „Türk-Alman Gençlerinin Kimlik İnşası“ konulu sunumunda, uzun süre dağınıklık, oryantasyonsuzluk ve köklerinden kopma eğilimi ile itham edilen gençlerdeki algı değişikliğinin hayrete düşürdüğünü ve kötü durumun nedenlerinin genellikle bu grupta arandığına işaret etti. „Türk Gençlerinin Kimlik İnşaları
– İki Kültürlü veya İki Kültür Arasında Bir Hayat“ (Identitätskonstruktionen türkischer Jugendlicher. Ein Leben mit oder zwischen zwei Kulturen) hakkında yaptığı araştırmasını kitaplaştıran Aicher-Jakob’a göre, birlikte yaşamı zorlaştıran şartlar ayrıntılı incelenmeli ve uyum işbirliğindeki her iki taraf da bir toplumun nasıl oluşabileceği sorusunu aydınlığa kavuşturmalıdır.

Anket yaptığı gençlerin, kültürel performanslarında sınırlamalarla karşılaşmadıkları için kendilerini burada evlerinde hissettiklerini, iki kültürle de yaşabildikleri için kabul gördüklerine inandıklarını belirten Aicher-Jakob, başarılı uyum için şunları söyledi: "Uyumun başarılı olması isteniyorsa, tarafları topluma dahil eden ve toplumsal hayata bağlayan bir birleş(tir)me sürecinin gerçekleşmesi gerekiyor.

Toplumun görevi, bütün bireylerin cinsiyeti, ten rengi, kültürü, bedeni ve ruhi durumuna bakılmaksızın eşit düzeyde topluma katkı sağlayabilecekleri yapılar oluşturmaktır. Burada şimdiye kadar bu görevi başaramayan eğitim kurumlarına önemli rol düşmektedir. Zira gençler kendilerini mağdur hissetmesler de gerçekte eğitime uyumda mağdur durumdadırlar.

Göçmen kökenli gençler, liselerde çok az temsil edilirken temel ilkokullarda (Hauptschule) ve destekleyici okullarda (Förderschule) açık farkla daha fazla temsil edilmektedirler. Ancak, bu gençlere toplumda uygun bir yer edinme imkanı sunabilmek için, daha iyi eğitim şartlarının nasıl hazırlanabileceği sorusu cevaplandırılmak zorundadır."

Kısaca; her iki sunumdan da ortaya çıkan acı gerçek: Türk kökenli gençler, özellikle Alman eğitim sisteminden kaynaklanan sorunlardan dolayı haksızlığa uğruyorlar. Fırsat buldukça „eğitim ve kimlik inşası“ konusunu değerlendirmeye devam edeceğim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!