Güncelleme Tarihi:
Alman birinci televizyonu ARD'de yayınlanan 'hartaberfair' (acı ama doğru) adlı tartışma programında 'Okullar uyum yükü altında eziliyorlar mı?' konusu ele alındı. Frank Plaster'in sunduğu programa Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, Bavyera Eyaleti eski Eğitim Bakanı Monika Hohlmeier (CSU), Kabare oyuncusu Fatih Çevikkollu, Aşağı Saksonya Kriminoloji Araştırma Enstitüsü Başkanı Christian Pfeiffer ve Berlin Neukölln İlkokul öğretmeni Heidrun Quandt katıldı.
Türklerin okullardaki uyum sorunu ve Almanca eğitiminin yetersiz kaldığı yönünde gelişen tartışmada Cem Özdemir ile Fatih Çevikkollu Türklerin genelinin bir potaya konulduğunu öne sürerek, eğitimli Türklerin göz ardı edilmemesini istediler. Özdemir, akademisyen eksikliğinden yakınan Almanya'da, yeni işyerleri için buluşlar yapacak beyin takımının zaman zaman nasıl yok edildiğinin altını çizdi. Programın sonunda Fatih Çevikkollu'nun Alman anayasanın birinci maddesinin içeriği nedir? sorusunu ilkokul öğretmeni Quandt hiç yanıt veremezken, Adalet bakanlığı yapmış olan Pfeiffer de zorlandı. Bunun üzerine sunucu Plaster Alman Anayasası'nın birinci maddesini şöyle açıkladı: "İnsanın haysiyetinin dokunulmazlığı anayasanın birinci maddesinde belirlenmiştir. Bu hakkı korumak ve savunmak tüm devlet organlarının görevidir."
GÖÇMENLER YETERİNCE TEŞVİK EDİLMİYOR
Türkçe konuşulan bir ortamda büyüdüğünü, ilkokuldaki iyi Almanca konuşmasına rağmen iyi yazamadığı için Almanca dersinin zayıf olduğunu belirten Özdemir, tüm eleştirilere rağmen sonuçta iyi bir kariyere sahip olduğunu söyledi. Özdemir, Almanya'da göçmen kökenli gençlere gereken önemin verilmediğini ve ihtiyaç duyulmasına rağmen yeterince teşvik edilmediklerini vurguladı. Bir işçi ailesinin çocuğu olarak ilk kez 1994 yılında meclise girmeyi başardığını belirten Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, hala bu konumda olduğunun bazıları tarafından normal görülmediğini de sözlerine ekledi. Bu toplumda yaşayan herkesin Almanca'yı öğrenmeye mecbur olduğunu da dile getiren Özdemir, "Yapılan araştırmalar Alman çocuklarının da Almanca problemi olduğunu ortaya koydu. Sadece Berlin'de değil, Hessen'de yaşayan Alman çocukları da aynı sorunu yaşıyorlar. Bu sosyal bir problem. Bunun için işçi kesimi olan orta sınıfın okuryazarlık problemi üzerinde durmak gerekir" dedi.
"UYUMUN ALINMASI GEREKİR"
Ünlü politikacı Franz-Josef Strauss'un kızı Monika Hohlmeier ise, Almanya'da başarıya ulaşmak için Almanca dilinin iyi bilinmesi gerektiğini söyledi. Bir soru üzerine kızının istemesi halinde Türkçe'yi ikinci dil dersi olarak alabileceğini de belirten CSU'lu politikacı, Almanca dil kurslarının 4-5 yaşından itibaren verilmesi gerektiğine, daha sonra ise geç kalındığına dikkat çekti. Bazı Türk babaların eş ve çocuklarına yasak ve kısıtlamalar getirdiğini belirten Hohlmeier, "Uyum için Cem Özdemir gibi pozitif örnek kişilikler önemli. Ekonomide, politika, kültürde ve sosyal konularda öne çıkan isimler göçmen gençlere örnek teşkil eder. Ayrıca uyum sadece verilmeyle değil, kişinin de almaya hazır olmasıyla gerçekleşir" diye konuştu.
TÜRKLERE 2. SINIF MUAMELESİ YAPILIYOR
Almanya'da Türklerin hala 2. sınıf insan muamelesi gördüklerine değinen Stand-Up sanatçısı Fatih Çevikkollu da şunları söyledi: "Ben küçükken evde devamlı Türkçe konuşuluyordu. Ama evde televizyonu Almanca izlerdik. Elbette ki Almanca öğrenmek ve konuşmak önemli. Ancak bu ülkede yaşayan yabancıya kendi konuştuğu dilin de çok önemli olduğu hissini vermek gerekiyor. Bu maalesef verilmediği gibi yabancılara ikinci sınıf muamelesi yapılıyor. Bu şekilde dışlanan bir kimse de bu yüzden başarıya ulaşmak için mücadele etmiyor."
OKUL SİSTEMİ SKANDALDIR
Türk ve Almanların küçük yaştan itibaren birlikte yaşamayı öğrenmeleri halinde uyumun kendiliğinden oluşacağına inandığını belirten Aşağı Saksonya Adalet eski Bakanı Christian Pfeiffer ise, Almanya'daki okul sistemini eleştirdi. Yabancıların çoğunluğunun da yer aldığı 'orta direk' ailelerin çocuklarının, okul sonrası öğle vakitlerinde televizyon karşısında vakit öldürürken, üst düzey ailelerin çocuklarının tenis ve kültürlerini geliştirmek için dersler aldıklarına dikkat çeken Pfeiffer, "Avrupa'nın başka bir ülkesinde böyle bir durum yoktur, Bu bizim okul sistemimiz için büyük bir skandaldır. Tam gün okullar konularak orta kesim ile üst tabaka ailelerin çocukları arasındaki sosyal farkın ortadan kaldırılmasını sağlamalıyız" diye konuştu. Pfeifer göçmen kökenli gençlerin yüzde 21'i ellerinde bir diploma almadan eğitimlerini yarıda kestiklerine de vurguladı.
YABANCI DEÐİL TÜRK PROBLEMİMİZ VAR
İlkokul öğretmeni Heidrun Quandt da "Yabancı problemimiz yok, Türk problemimiz var" diyerek başladığı konuşmasına şöyle devam etti: "Diğer Asya ve Doğu Avrupa ülkelerinden gelen çocuklar başarı sağlarken, Türk çocukları başarısız kalıyor. Türk çocukları kendi dillerini iyi bilmiyorlar. Türk ve Arap ülkelerinden gelenlerde kadınların, kızların söz hakkı olmadığına zaman zaman tanık oluyorum. Türk babalarla çocuklarının sorunu konuşmak için çağırdığım zaman onlar, 'Siz zaten yabancı düşmanısınız' diyerek savunmaya geçiyorlar."
KEUP CADDESİ GÖSTERİLDİ
Programda Köln'ün Mülheim semtinde Türk restoran ve işyerlerinin yer aldığı Keup caddesinden görüntüler sergilenerek Türkler'in görüşlerine yer verildi. Röportaj yapılan Türkler Almanca'nın mutlaka öğrenilmesi gerektiğini söylediler.