Güncelleme Tarihi:
Eğitim ataşelikleri, anadili dersleri ve islam din dersleri konularıyla oldukça yoğun olan toplantıda, öğretmen Celal Aydemir’in yönetiminde Essen başkonslosluğundan muavin konsolos Sezai Ekiz, FÖTEV başkanı Kadir Dağlar ve FÖTED’i temsilen Dr. Ali Sak konular hakkında görüşlerini belirttikten sonra, katılımcıların görüş ve önerileri dile getirilmiştir.
İlk gündem maddesi olarak eğitim ataşeliklerinin son durumu ele alındı.
Almanya’da bulunan, Berlin dahil 13 konsoloslukta eğitim ataşelikleri ve büyükelçilikteki eğitim müşavirliği kadroları boş olduğu tespit edilmiştir. Bu boşluğun giderilmesini beklerken Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim bakanlığının Almanya’daki 13 eğitim ataşeliklerden üçünü tamamen kapatma isteği, bunların ikisinin de Türklerin en kalabalık olduğu KRV eyaletinde olması, Almanya Türk Toplumu açısından oldukça düşündürücü ve üzücü bir karardır. Yukarıda adı geçen dernekler olarak alınan bu kararın ilgili kurumlar tarafından tekrar gözden geçirilmesini ivedilikle talep ediyoruz. Yaklaşık 500 bin Türk öğrencinin bulunduğu bir ülkede yıllardır eğitim ataşelerinin çoğunun boş bulundurulması ve 2012 itibariyle Almanya genelinde tüm ataşeliklerin boş kalması ve üstelik bunların üçünün tamamen kaldırılacak olması Türkiye Cumhuriyeti adına oldukça düşündürücü ve üzücü bir durumdur.
Özellikle de Almanya’nın tek Türkçe öğretmeni yetiştiren üniversite şehri Essen’de bulunan eğitim ataşeliğinin kaldırılacak olması son derece talihsiz bir gelişmedir. Bu durumda Almanya’daki Türk Veli Dernekleri temsilcileri Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin buradaki insanlarımızın sorunlarına sahip çıkma noktasında verilen sözlerin sadece sözden ibaret olduğunun kanısına varacaklardır. Almanya’ya gelen Türkiye Cumhuriyeti temsilcileri eğitimin önemini her firsatta vurgularken, eğitim sorunlarıyla ilgilenebilecek tek kurum olan eğitim ataşeliklerinin yıllarca boş bırakılması ve netice itibariyla kismen de olsa tamamen kaldırılacak olmasının anlaşılır ve kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nin dine göstermiş olduğu hassasiyet ve bu bağlamda her camiiye bir, zaman zaman iki imam tayin etmesi elbette bizleri sevindirmektedir. Fakat ne gariptir ki eğitim konusunda aynı hassasiyet maalesef gösterilmemektedir.
Eğitim ateşeliklerinin önemi ve bu bağlamda bizlerin beklentilerine gelince:
Eğitim ataşelikleri tarafından, bulundukları devletin temsilcileriyle eğitim konusunda yapılan temaslarda ulusal çıkarların savunulması, korunması, koordine edilmesi aynı ülkedeki diğer ataşelikler ile eşgüdümlü bir çalışma yapılması gerekmektedir. Bu bağlamda Türk dili ve kültürünün yabancı ülkelerde korunması ve yayılması için gerekli faaliyetlerde bulunulması, ilgili ülke ve kuruluşlarla kültür ve eğitim ilişkilerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Yurtdışındaki Türk insanına verilecek olan „manevi destek“ sinyaliyle güven unsurunun güçlendirilmesi açısından özellikle Türk insanının çalıştığı ülkelerde eğitim ataşeliklerinin varlığı ve bu ataşeliklerin kalite ve insan kaynakları açısından güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda eğitim müşaviri başta olmak üzere tüm konsolos bölgelerinde boş olan eğitim ataşeliği kadrolarının en kısa zamanda çağdaş değerlere sahip ve ilgili ülkenin diline hakim eğitim uzmanlarının istihdam edilmesi gerekmektedir. Bu nedenlerden dolayıdır ki, kısıtlamaya gidilinmesi düşünülen eğitim ataşeliklerinin kapatma işlemlerinin derhal durdurulması elzemdir.
İkinci gündem maddesi olarak KRV eyaletindeki anadili derslerinin durumu ele alındı.
Son yıllarda eğitimde „kişisel destek“ kavramı sıkça kullanılmakta ve bu bağlamda çocukların kişisel kabiliyetlerine göre desteklenmeleri özellikle vurgulanmakta. Kişisel destek demek çocukları, getirmiş oldukları değerlerle birlikte, bulundukları seviyeden alarak desteklemektir. Göçmenlerin yakın çevresinde konuşulan ve kaçınılmaz olarak sosyalleşmesine hakim olan dil anadili, yani Türkçe dir. Bilimsel veriler kesin olarak anadilin ikinci ve üçüncü dillerin öğrenilmesindeki olumlu katkısını göstermektedir. Çocukların anadillerini desteklememek genel olarak dilsel gelişimi köreltmekte ve dolayısıyla ciddi sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu durumda, zihinsel ve dil gelişiminin birbirine bağlı olmaları sebebiyle, her ikisi de olumsuz etkilenmektedir. Bu nedenle çocukların dil gelişim sürecine denk gelen 0-12 yaş arasında ilgili ülke diliyle birlikte anadili kesin olarak desteklenmelidir.
Bu bağlamda veli derneklerinin ve öğretmen derneklerinin öncülüğünde ve diğer derneklerin de desteğiyle geçmiş dönemde KRV bazında yürütülen geniş kapsamlı kampanya ve özverili çalışmalar neticesinde eyalet eğitim bakanlığı nezdinde az da olsa olumlu sonuçlar alınmıştır. Bunlardan bir kaçını sayacak olursak:
1) Anadili dersleri ilkokullarda artık zamanla tamamen kaldırılmaktan kurtulmuş, velilerin isteğine bağlı olarak haftada beş saate kadar verilebilmektedir.
2) Anadili dersi açılabilmesi için ilkokullarda en az 15, ilkokuldan sonraki süreçte 18 öğrenci yeterli görülmektedir.
3) Türkçe dersi orta okullarda veya liselerde velilerin isteği ve öğrencilerin seçimine bağlı olarak ikinci veya üçüncü seçmeli yabancı dil dersleri arasında yer alabilmekte ve lise bitirme dersi olarak seçilebilmekte.
4) Anadili dersleri Türk hükümetinin değil, KRV eyalet eğitim bakanlığının yetki ve sorumluluk alanı içinde ve maliyeti de bu bakanlık tarafından karşılanmakta.
5) Türkçe öğretmeni ihtiyacı, Duisburg-Essen Üniversitesi Türkçe bölümü mezunları tarafından karşılanması öngörülmüştür. Ancak burada yetişen öğretmenlerin ihtiyaca cevap vermemesi halinde, Almanca bilmeleri koşuluyla Türkiye’de eğitim görmüş Türkçe öğretmenleri ve duruma göre diğer öğretmenler de istihdam edilebilmekte.
6) Essen Üniversitesi Türkçe bölümü eski başkanı Prof. Dr. Emel Huber’in özel çabalarıyla bakanlıktan ilk kez ilkokullar için Türkçe öğretmeni yetiştirebilme yetkisini 2009/10 öğretim yılı itibarıyla almıştı. Maalesef bakanlık ve üniversite arasında çıkan bir anlaşmazlık nedeniyle bu yetki şu an itibariyle dondurulmuştur. Ayrıca emekli olan Prof. Emel Huber’in yerine asıl atama da şu ana kadar yapılmamıştır. Bu durumda Türkçe bölümünün geleceği konusunda ciddi endişelerimiz vardır.
Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da Türkçe’nin yaşatılmasında bilhassa velilerin desteğine ihtiyaç duyulmaktadır; hatta eskisinden daha yoğun, belirgin, baskın ve bilinçli bir şekilde. Bu nedenle çocuklarımızı mutlaka Türkçe derslerine kayıt yaptıralım. Okulumuzda Türkçe dersi yoksa veliler birleşerek (en az 15 veli) okul idaresinden Türkçe dersi talep edelim. Bu taleplerimizi yazılı bir şekilde okul idaresine, bir nüshasını da ilgili şehrin eğitim müdürlüğüne (Schulamt) ve bir nüshasını da eyalet eğitim bakanlığına yollayalım (Ministerium für Schule und Weiterbildung NRW). Ayrıca bu başvuru dilekçelerinin bir örneğini de veli dernekleri fedarasyonuna (FÖTED veya FÖTEV) iletilmesi faydalıdır. Talep olması halinde öğretmen açıklığı nedeniyle Türkçe derslerinin verilmediği okulları bizlere de bildirebilirsiniz.
Üçüncü gündem maddesi olarak İslam din dersleri ele alındı.
Konuyla ilgili din dersi öğretmenleri Mustafa Tütüneken, Ali Topçuk ve DİTİB Essen eyalet birliği koordinatör görevlisi Mehmet Soygun bilgi verdiler. Verilen biligilere göre KRV eyalet hükümeti almış olduğu örnek bir kararla 2012/2013 eğitim yılından itibaren okullarda sınıf geçmeye etkili din dersi uygulamasına geçmiştir. Şu an itibariyle KRV eyaletinde yaklaşık 140 okulda 80 öğretmen tarafından din dersi veriliyor. Fakat bunlar genel olarak din bilgisi dersi olarak veriliyordu. KRV de bulunan 320 bin müslüman öğrenciden yola çıkacak olursak ileriki yıllarda eyalet bazında yaklaşık 1200 İslam din dersi öğretmenine ihtiyaç olacağı vurgulanmıştır. Öğretmenler Münster, Osnabrück, Tübingen ve Frankfurt üniversiteleri tarafından yetiştirilecekler. Eyalet hükümetinin din dersi konusunda tek muhatabı yeni oluşturulan ve dini cemaat işlevini gören “Danışma Kurulu” dur. Danışma Kurulu üyelerinin dördü Müslümanlar Koordinasyon Grubundan, dördü de örgütlenmemiş müslümanlardan oluşmaktadır. Bu bağlamda din dersi müfredatının değişmesi gerektiği ve ayrıca halen görevde olan ve bundan sonra görev alacak İslam din dersi öğretmenlerinin bu kurumdan icazet almaları gerektiği söylendi.
Bu konuda vurgulanması gereken ve bizim açımızdan hayati olan bir tehlikeyi de bu bağlamda dile getirmemiz gerekmektedir. Gerek federal gerekse eyalet bazında çalışan veli derneklerinin endişesi, ileriki yıllarda Türkçe anadili dersleriyle İslam din derslerinin “rekabet” içinde olma ihtimalidir. Bu durumda, halen katılımın yüzde 40’larda olan anadili dersleri İslam din dersinin yaygınlaştırılması neticesinde daha da gerileyecektir. Sebebine gelince; anadili dersleri zorunlu değil ve sınıf geçmeye bir etkisi yok. Şu an genelde hristiyan din dersine paralel verilen anadili dersleri bir çok okulda muhtemelen öğlen sonuna kaydırılacaktır. Geçmiş yıllarda anadili dersleri konusunda Türk velilerin tercihini göz önünde bulundurursak, velilerin ve çocukların bu şartlarda sunulan anadili dersine katılma hevesleri kırılacaktır. Bu gelişmeler eyalet hükümeti tarafından bilinçi bir şekilde geliştiriliyor da olabilir. Tehlikenin farkına varmamız gerek ve tıpkı din dersinde olduğu gibi anadili derslerinin de zorunlu olması, ders saatleri içinde verilmesi ve sınıf geçme etkisi olması için mücadelemizi sürdürmeliyiz.