Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin Almanya Büyükelçisi Ahmet Acet, başarının yolunun iyi bir eğitimden geçtiğini belirtirken, Türk çocuk ve gençlerin Almanya'daki eğitim kurumlarındaki başarılarını artırmak için başlattıkları eğitim seferberliğine Alman tarafın tam destek verdiğini söyledi.
Büyükelçi Acet, Hürriyet'e verdiği demecinde, “Hemen hemen Almanya'nın bütün eyaletlerini dolaştım. Eyalet Başbakanları, Eğitim Bakanları, İçişleri Bakanları ile görüştüm. Türklerin burada daha etkin bir toplum haline gelmesi konusunda yaptığım önerilerine hepsi de tam destek verdi.
Eğitim alanında işbirliği yapılmasına açık Alman tarafı. Biz burada aileye odaklı bir kampanya, yani eğitim seferberliği kampanyası yapmaya çalışıyoruz. Türk ailelerin çocuklarını küçük yaştan itibaren yuvaya göndermelerini istiyoruz. Anne-babaların çocuklarının okulda ve okul dışında ne yaptıklarını yakından takip etmelerini istiyoruz.
İşte bu konudaki tutumumuz da yaptıklarımız da ve yapmak istediklerimiz de Alman tarafıyla tam örtüşüyor. Benim yaptığım görüşmelerden sonra ilgili makamlar bölgelerindeki başkonsolosluklarımızla irtibata geçiyorlar. Şüphesiz çok şeyler yapılıyor. Ama verilen desteği sembolize edecek bazı şeyler de yapılmalı. Bizlerin devreye girip kutlama yapmamız, başarılı öğrencileri ödüllendirmemiz bu yönde atılan adımlardır. Bunları çoğaltmalıyız” dedi.
İşbirliği yapmalıyız
Büyükelçi Acet, Göç Yasası'ndan doğan bazı sıkıntılar olduğunu da söyledi. Acet, “Örneğin aile birleşimin konusunda bazı sıkıntılar yaşanıyor. Diğeri de burada görev yapan öğretmenlerin izinleriyle ilgili ortaya çıkan ve aksayan mesele. Tabii eyaletleri de aşıyor bu durum. Birinci konuda onların (eyaletlerin)da yapacağı çok şey yok. Almanlardan bizim beklentimiz, bizim onlara yardım edebileceğimiz konularda bizden yardım istemeleridir. Ama onlar da bizim beklentilerimize kulak vermeliler. Ancak birbirimize yardım yoluyla var olan sorunları aşabiliriz, sorunları daha kolay çözebiliriz. Veya güçlerimizi birleştirerek aynı konuya odaklanmak yoluyla daha iyi şeyler yapabiliriz” diye konuştu.
Kültür ve sanat
Büyükeçli Acet, “Almanya'ya gelirken kafanızdaki Türk toplumu ile görev süreniz boyunca edindiğiniz tecrübeler ışığındaki Türk toplumu arasında bir paralellik veya farklılık saptadınız mı?” sorusuna da şu yanıtı verdi: Ben buraya gelirken de Türk toplumunun fotoğrafını zaten görmüştüm. Çünkü ben aynı zamanda Almanya masasından da sorumlu bir insandım. Türk toplumunun karşı karşıya kaldığı sorunları da çok iyi bilen bir insanım. Bu sorunlar benim Bonn'da yaptığım görevden bu yana değişik şekillerde hep vardı. Aradaki tek fark Türk toplumundan ziyade, Alman yönetiminin yaklaşımındaki değişiklik.
Almanların entegrasyon diye adlandırdıkları, göçmenlerin uyumu için kurumsallaşmış olmaları bana daha ilginç geldi. Buraya gelirken Almanlarla ne kadar işbirliği yapabileceğimiz konusunda çok fazla bir fikrim yoktu. Ancak oturup konuştuktan sonra ortak düşündüğümüz noktalar olduğunu gördüm. Ama ben Almanlardan ziyade bizim yapabileceğimiz şeyler olduğunu da gördüm. Bunların çoğu bilinen şeyler: Örneğin eğitim alanında olsun, Türklerin özgüvenlerini artıracak alanda olsun birşeyler yapma ihtiyacı var.
Örneğin burada, yanı Berlin'de en son bir sergi açıldı. Türkler bu sergiyi ziyaret ediyor mu bilmiyorum. Ama buradaki vatandaşlarımız o sergiye baktıklarında, Türkiye'nin Almanya'dan sanat alanında, fikir alanında, uçukluklarda, modern sanat uçukluk da gerektirir, ne kadar farklı olduğumuzu görecekler. Sanat ve kültür alanında bir şeyler yapmak ihtiyacı hissediyoruz. Türkiye'yi daha fazla ve dahi iyi sunup daha iyi tanıtmalıyız. Bu eksikliği daha iyi görüyorum şimdi. Alman tarafı kültürel tanıtım konusunda her zaman destek vermeye hazır. Kültür ve sanatların önemli bir gücü var. İşte biz bu gücümüzü göstermeliyiz.
İhanet değil
Büyükelçi Acet, Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarının Alman vatandaşlığına geçmelerini Türk hükümetinin desteklediğini de yineledi. Acet bu konuyla ilgili olarak şunları söyledi: Bizim burada yaşayan vatandaşlarımızın Alman vatandaşlığına geçmeleri yönündeki desteğimiz her zaman devam etmekte. Bu ülkede kalmayı, bu ülkedeki tüm gelişmeleri başarılarıyla, başarısızlıklarıya mutlulularıyla mutsuzluklarıyla paylaşmak isteyen insanlarımızın buranın vatandaşları olması yazım. Biz çifte vatandaşlığı savunuyoruz. Bunu istiyoruz ve destekliyoruz.
Alman tarafına biz 'bunu zorlaştırmayın, kolaylaştırın' diyoruz yaptığımız ikili görüşmelerde hep. Çünkü sizin de burada kalıcı bir nüfusa ihtiyacınız var, bu insanlar ihtiyacınız var' diyoruz. Vatandaşlığa geçen insanın sadakati daha fazla artar. Bizim vatandaşlarımıza da şunu söylemek istiyorum: Alman vatandaşlığına geçmek Türkiye'ye, Türk vatandaşlığına ihanet değildir. Burada Alman vatandaşlığına geçmek Türk kimliğini kaybetmek anlamına gelmez. Tam tersi bu bir zenginliktir. Vatandaşlarımız Almanya'da yaşadıkları sürece zaten çifte kimlikle yaşamaktalar. Çifte kimlik kalıcı kimliktir.