Güncelleme Tarihi:
HÜRRİYET, Uluslararası Engelliler Günü nedeniyle engelli insanlarımızın sorunlarını masaya yatırdı.
Hamburg'da faaliyet gösteren El Ele derneği ve Avrupa Türk Engelliler Derneği yöneticileri ve üyeleri Avrupa Hürriyet Genel Yayın Koordinatörü Halit Çelikbudak ile biraraya gelerek, engellilerin yaşadıklarını sorunları ve bunlara çözüm yollarını konuştular.
İki derneğin üyeleri ve yöneticileri Türk toplumunda yanlış düşüncelerle ailelerin engelli fertlerini toplum içine çıkarmaya çekindiklerini, sosyal, kültürel etkinliklere katılmadıkları ifade edildi. Ancak izolasyonun bir önemli nedeninin de toplumun engellilere karşı duyarsız kalmasının olduğu ifade eden konuşmacılar, “Gözlerini üzerlerimizden ayırmıyorlar. Acıyarak bakıyorlar. Bizleri en çok rahatsız eden olay zaten bu acıma duygusuyla bize bakılması. Bizler normal bir yaklaşık ve davranış bekliyoruz” dediler.
BAKIM EVLERİ GEREKLİ
Engellilerin ve ailelerinin dile getirdiği bir başka sorun ise Türklere uygun engelli bakım evi ve yurt bulunmaması. Bu nedenle bir çok aile engelli ferdini bakım evine göndermiyor ve bununla bağlı tüm sıkıntılara katlanarak kendi imkanlarıyla aile ferdine evde bakmayı yeğliyor. Dini ve kültürel özelliklerimizin dikkate alındığı, Türkçe elemanların bulunduğu interkültürel bakım evlerinin olması kurulmasının engelli ferdi olan Türk ailelerini büyük ölçüde rahatlatacağına dikkat çekildi.
TOPLUM EĞİTİLMELİ
Toplumda engellilere karşı önyargıların kalkması için sadece yılda bir gün değil, devamlı engellilerin sorunları ve yaşamlarını uygun ortamlarda gündeme getirilmesi gerektiği vurgulandı. İnsanları engellilerin sorunlarına duyarlı kılmak için eğitimin şart olduğu, hatta okul ders programlarına bile alınması gerektiği vurgulandı. Almanya'da günlük yaşamdaki sorunların yanı sıra engelli yurttaşlarımızın Türkiye'ye izine gitmelerinin de çok kez sorun yarattığı kaydedildi. Almanya'da bakıma muhtaç engellilere verilen bakıcıların trenden uçağa kadar kitle ulaşım araçlarını, engelli ile seyahat etme halinde ücretsiz kullanabildiklerine dikkat çekildi.
3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü
Dünya kamuoyunun dikkatini engellilerin sorunlarına çekmek için Birleşmiş Milletler ilk 1981 yılını Dünya Engelliler yılı ilan etti. 1992'de ise BM Genel Kurulu 3 Aralık tarihini Uluslararası Engelliler Günü ilan etti. Almanya'da resmi rakamlara göre çeşitli nedenlerden dolayı engelli olan insan sayısı 6,9 milyon. Türk kökenli engellilerin sayısının tam bilinmemekle beraber 50-60 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.
TOPLANTIYA KATILANLARIN GÖRÜŞLERİ
Diyap Gökduman (El Ele Derneği Başkanı): “Geçirdiğim bir kaza nedeniyle engelliyim. 1984 yılında tedavi amaçlı geldiğim Almanya'da kaldım. Burada okula giderek belediyede sosyal danışman oldum. Engellilerin en büyük sorunu toplum dışı kalma, izolasyona uğramaktır. Ne yazık ki toplum tarafından dışlanmanın yanı sıra, özellikle Türk ailelerle engelli aile ferdini gizleme, saklama, gereksiz bir utanç duygusu yaşama engellinin yaşamını daha da zehir ediyor. Engelli olmak ayıp değildir, günah değildir. Bu anlayış sona ermeli. Hamburg'da takriben 5 bin civarında engelli vatandaşımız var. Ama ortaya çıkmıyor, etkinliklere katılmıyor veya katılamıyorlar. Daha çok engelliye ulaşmak istiyoruz. Kimse kabuğuna çekilmesin. Hayatın kime neler getireceği bilinmez. Ani bir kaza, hastalık bugün sağlıklı olan insanı yarın engelli, yardıma muhtaç duruma düşürebilir. Engelleri aşamayanlar, onları aşılmaz görenlerdir. Yüreğimizde insan sevgisin yardımlaşmayı ve dayanışmayı sürekli sıcak tutmalıyız. İnsanın yapabildiği ölçüde insanlara güzellik sunmamız gerek”
İsmail Bıçkıcı (ressam): “Otomobil kazası sonrası, boynumdan altı felç oldu. Sadece başımı hareket ettirebiliyorum. Buna rağmen hiç pes etmedim. Herşeyi yeniden öğrendim. Ağzıma fırça alarak resim yapıyorum. Çenem ile kullandığım özel kumanda ile internete de giriyorum, satrançta oynuyorum. Benden daha kötü durumda olanlara yardımcı olabilmek için çeşitli derneklerin kurulmasında aktif görev aldım. İlk planda Türkiye'de yardıma muhtaç engelliler için kampanyalar yapıyorum.
Aziz Korkmaz Kurt (sosyal pedagog ve işletmeci): “48 yaşındayım. 1979 yılından beri Almanya'da yaşıyorum. Almanya'da geçirdiğimi bir kaza sonunda felç oldum. Sosyal alanda yapılan kısıtlamalar engellilerin yaşam şartlarını ağırlaştırdı. Danışma merkezleri sayısı azaldı. Engellilerin nereden ne gibi destek alabilecekleri yönünde bilgi akışı iyi değil. Bilgi akışını sağlamak bazı sorunları çözümünde önemli rol oynar”
Balkız Kandemir (Bremen): “Urfalıyım, 2 yaşındayken gördüğüm yanlış iğne sonucu felç geçirdim. 20 yıldır Almanya'da yaşıyorum. Engellilerin yaşam kalitesinin artması, engellilere uygun iş alanlarının açılmasına bağlı. Bir çoğumuzun ortak sorunu iş bulamamamız. Kendimizi geçindirecek duruma gelmemiz için iş alanları şart. Kendini geçindiren her insan gibi bizde bu imkana kavuştuğumuzda moral çöküntüsünden çıkıp, bambaşka bir yaşam gücü kazanırız. Özellikle Türk işverenlerinin bu konuda çok duyarsız olmasını kınıyorum. Alman işverenler gibi Türk işverenlerde engelliler için kontenjan ayırmalı. Ayrı bir sorun ise engellilerin Türkiye'ye izine gittiklerinde karşılaştıkları. Türkiye'de bariyersiz bir yer yok. Kaldırımların yüksekliği neredeyse yarım metre. Engellilerin kalacağı tesis yok”
Hatice Toktaş (34 yaşındaki ağır engelli kızına bakıyor): “Engelli ferdi olan aile olarak ciddi bir destek görmüyoruz. En önemlisi bizim örf ve adetlerimize uygun bir bakım evi, yurt yok Almanya'da. En büyük eksiklik bu. Kızım bir dönem yurtta kaldı. Orada daha kötü oldu. Ağlıyordu, gitmek istemiyordu. El ele vererek bizim kültür, örf ve adetlerimize uygun bakım evleri kurmamız lazım. Sabrımız kalmadı. Ben bugün 64 yaşındayım. Artık eski gücüm yok. Bu tip bakım evleri kurulmazsa, engelli yavrularımızın hali ne olacak?”
Nilüfer Akdeniz (Engelli kardeşleri Günay (45) ve Garip'e (29) bakıyor): “İki kardeşimde doğuştan down sendromlu. Birinin durumu çok ağır, hiç konuşamıyor, ne istediğini ifade edemiyor. Diğeri nispeten daha iyi durumda. Diğer arkadaşlarında söylediği gibi engelli aile fertlerimizi güvenle teslim edebileceğimiz bakım yerleri yok. Yurtlara güvenemiyoruz. Çünkü orada kimse bizim ilgilendiğimiz kadar, ilgilenmiyor. İnsanlar çok duyarsız ve anlayışsız. Kardeşlerimle bir yere gittiğimde insanların soruları ve tuhaf bakışları rahatsız edici”
Özer Meral (El Ele Derneği üyesi): “Ulaşamadığımız engelli sayısı çok fazla. Bu konu bizim toplumda halen tabu bir konu. Önce bu tabu yıkılmalı ki, toplum dayanışması artsın. Aileler engelli fertlerini saklamak, gizlemek yerine topluma çıkmalılar. Yaşadıklarını dramları, sorunları dile getirmeliler ki, çözüm yolları bulunsun”
Saniye Doğan (Bakım servisi sahibi): “30 yıldır bakım branşının içindeyim. Engellilerin toplum ve kendi aileleri tarafından izole edilmeleri, engellilerin sorunlarını, bunalımlarını artıran çok ciddi bir sorun. Engellilerin hakları, onlara yardımcı kuruluşlar hakkında çok fazla bilgi eksikliği var. Kendi dilimizde broşürler, danışma imkanları yok denecek kadar az. Aileler bu nedenle çok kez sunulan imkanlardan faydalanamıyor. Engelli aile ferdiyle uğratıkları yetmezmiş gibi birde bürokrasiyle boğuşmak zorunda kalıyorlar”
Ali Akdemir (El Ele Derneği Yönetim Kurulu üyesi): “Kendim engelli değilim, ama 20 yılı aşkın süredir engelliler için çalışmalar yapıyorum. Her insan bir engelli adayıdır. Bu düşünceyle engellilere yaklaşmamız lazım”
Cemil Çelik (Avrupa Türk Engelliler Derneği Başkanı): “Kendim görme engelli çocuk babasıyım. Türkiye'de 20 yıldan fazla çeşitli dernek ve kurumlarda engelliler konusunda toplum duyarlılığını artırmak için çalıştım. Aynı çalışmayı Almanya'da da sürdürüyorum. Engelli olmak yaşamdan kopmak değildir. Oğlum görme engelli olmasına rağmen üniversiteye gidiyor ve yakında mezun olacak. Bizlerin ve toplumun görevi engelliye balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek, yani mümkün olduğu ölçüde kendi ayaklarının üzerinde durmasına destek sağlamak olmalı. Bu nedenle biz buradan Türkiye'ye tekerlekli sandalye gibi şeylerin gönderilmesinden ziyade, gerçekten yardım edilmek isteniyorsa Türkiye'de engellilere istihdam yaracak yardımların yapılmasını daha mantıklı görüyoruz. Ayrıca Almanya'daki dini, kültürü gözönünde bulunduran Türk engellilere hitap eden bakım imkanlarının çok kısıtlı olması büyük bir sorun. Mutlaka bu tip kurumlar oluşmalı. Engellilerin durumuna dikkat çekmek için iş dünyasından sivil toplum kuruluşlarına kadar toplumsal bir kaynaşma sürece başlatılmalı. Toplum bu konuda eğitilerek bilinçlendirilmeli”
Hafize Şahin (İş kadını, görme engelli, AVTED Başkan Yardımcısı): “Hatalı bir ameliyat yüzünden görme yeteneğimi neredeyse tümüyle kaybettim. Sadece yüzde 1'lik bir görme yeteneğim kaldı. 16 yıldır hakkımı aramak için hukuk mücadelesi içindeyim. Buna rağmen özel alet ve cihazlar kullanarak pazarlama alanında kendi şirketimi yönetiyorum. Engellilerin karşılaştığı sorunların başında bürokrasi geliyor. Yasalar çoğu çok kez bilinmiyor. Bu nedenle olan haklar dahi kullanılamıyor. Engellilerin veya aile fertlerinin başvurabileceği merkezi bir danışmanlık veya kuruma ihtiyaç var”
Stockholm Türk Engelliler İl Örgütü
Başkan: Hüseyin Uygur
Tel: 070 4381614
Email: Uygur_6@hotmail.com
HAYALLER ENGEL TANIMAZ
(Abdulgazi Karaman. Almanya Milli Engelliler Takımı eski basketbolcusu)
BUGÜN Dünya Engelliler Günü. Ben geçirdiğim çocuk felci nedeniyle bir buçuk yaşında yürüyemez hale geldim. Yedi yaşıma kadar tekerlekli sandalyem olmadı. Ancak engelimin beni ve hayallerimi engellemesine hiçbir zaman izin vermedim. Yedi yaşıma geldiğimde hareket kabiliyetimi sağlayan tekerlekli sandalyeye kavuştuğumda, adeta BMX bisikletine kavuşmuş bir çocuk gibi sevindim. Spor merakım nedeniyle 14 yaşında spor kulüplerine yazıldım. Basketbol ile tanıştığımda ilk aklımdan geçen, 'Profesyonel' basketçi olmaktı. Yine 14 yaşında ilk staj yaptığım yer olan bankaya adım attığımda, bankacı olmayı hedefledim. Hayal kurdum, hayalimi hedefe çevirdim. Hedefim için gerektiği gibi çalıştım. Koyduğum bütün hedeflerime ulaştım. Alman Engelliler Basket takımına giren ilk sporculardanım. Milli takım için 250 oyunda yer aldım. Almanya dışında İtalya'da profesyonel basketçi olarak ilk imzayı atan Alman engelli basketçi oldum. Başarım tutkumdan, sevgimden ve hayata bağlılığımla birlikte çalışmamla birlikte geldi. Kader süpriz hazırlamış olabilir. Ancak insan isterse herzaman çıkış yolları bulabilir. Ne olduğu o kadar önemli değil, insanın olandan sonra ne yaptığı önemli. Önemli olan var olan şansları görebilmekte ve onları değerlendirebilmekte.
ENGELLERİ AŞALIM
(Avni KERTMEN Badminton Avrupa ve Dünya Şampiyonu)
Dünya nüfusunda 500 milyon engelli yaşıyor. 1992 yılında Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla, 3 Aralık gününü “Uluslararası Engelliler Günü ” olarak ilan etti. Amaç engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanmasıdır. Türkiye'de nüfusunun yüzde 12,29'u yani 8,5 milyon kisi engelli. Erkeklerde bu oran yüzde 11,10, kadınlarda yüzde 13,45. Engellilerin herkes gibi 365 günü yaşadığı gerçeğinin görmezden gelinerek, sadece 1 gün için gazete, televizyon ve kamuoyunda gündeme getirilmemeli.
Peki, siz hiç tekerlekli sandalyede oturup koşmayı denediniz mi, yada kollarınızı bağlayıp birinin size yemek yedirmesini, su içermesini beklediniz mi? Siz hiç gözlerinizi bağlayıp annenizi görmeyi denediniz mi?
Siz hiç engelli bir yakınınıza, arkadaşınıza bakıp onunla ilgilendiniz mi? Yardımcı oldunuz mu?
Her sağlam insan bir engelli adayıdır. Bende sizler gibi sağlam bir insandım. Engellilerin çoğu anadan engelli doğmuyor. Bu nedenle engelli insanlara daha duyarlı olalım. Onlarla daha çok zaman geçirelim. Engelli vatandaşlarımız hayata küsmesin. Aksine daha hırslı olsun. Ben engelli olduktan sonra hırslandım ve badminton da üç kez dünya şampiyonu oldum. Ben bunu başardıysam herkes başarır. Tüm vatandaşlarımızdan ricam engelliler için çalışan dernekleri sahipsiz bırakmayalım. El ele dernekleriyle el ele verelim.