Güncelleme Tarihi:
GEÇEN Pazar günkü yazımda, bir Alman parlamenterin Türkiye’nin AB üyeliğine sıcak bakan bir kadın parlamenter için “Türklerin Gabisi” sözünü kullandığını ve buna karşı Türk sivil toplum örgütlerinin tepkisiz kaldığını eleştiren bir yazı yazdım. Eğer “Türklerin Gabisi” yerine “Yahudiler’in Gabisi” denseydi, mutlaka yer yer yerinden oynardı yorumunu yaptım. Nitekim bu kıyas aynı gün gerçekleşti. Sadece bir farkla. Olay yeri Almanya değil, Avusturya. Türkiye aleyhtarı seçim kampanyalarıyla tanınan Avusturya Özgürlükler Partisi (FPÖ) başkanı Heinz Christian Strache, bu tuzağa düştü.
***
Strache, 7 Haziran’da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri için “Türkiye’nin AB üyeliğini durdur, Avrupa’yı kurtar” gibi sloganlarla tam bir Türkiye karşıtı kampanya yürütüyordu. Hatta Strache, Viyana’da minareli cami yapımını protesto etmek için elinde haçla gösteri bile yaptı ve bununla “İslam’ı tek önleyecek benim” mesajı yanında kendisini de Hıristiyanlığın lideri gibi lanse etti. Tüm bunlara Avusturya seyirci kaldı. Ancak ne olduysa Pazar günü oldu ve bu sessizlik, birileri düğmeye basmış gibi bir anda bozuldu. Yıllardır Türklerin sırtından yürüttüğü kampanyalarla iyi yol alan, bu sayede Avusturya’da üçüncü siyasi güç konumuna yükselen Strache, burdan aldığı cesaretle işi bir adım daha ileri götürmek istedi ve Türklerin yanına Yahudileri de ekledi. Pazar günü iki Avusturya gazetesinde FPÖ’nün “Türkiye ve İsrail’in AB üyeliğini veto edeceğiz” ilanları yayınlandı.
***
Avusturya’da bir anda büyük gürültü koptu. Cumhurbaşkanından Başbakana, Katolik kilisesinden Protestan kilisesine kadar herkes ayağa kalktı. Ancak önce şunu söyleyim, Strache’nin İsrail karşıtı kampanyasına ilk ve en hızlı tepki Avusturya Yahudi Kültür Cemaati’nden geldi. Yahudi Kültür Cemaati Başkanı Ariel Muzicant, “Strache başkanlığındaki FPÖ aşırı sağın güçlenmesine sistematik ve bilinçli olarak zemin hazırlamaktadır” dedi. Bunu Cumhurbaşkanı, Başbakan ve kiliseler izledi. Kiliseler “Strache sınırı aştı” açıklaması yaparken, Başbakan Faymann da Strache’yi “kin vaazcısı” olarak niteledi. Kiliseler Strache’nin daha önce elinde haçla gösteri yaptığını da yeni keşfetti ve “Haçı başka dinlere karşı mücadele sembolü olarak kullanamazsın” dedi.
***
Tüm bu tartışmalara rağmen halen Türk sivil toplum örgütlerinden bir tepki gelmedi. Hatta bırakalım tepkiyi, daha Avrupa’daki Türk sivil toplum örgütlerinin 4 ile 7 Haziran tarihleri arasında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde nasıl bir tavır takınacaklarına dair bir açıklaması bile yok. Türk dışişlerinin bir tepkisi olup olmadığını sormak için Viyana Büyükelçisi Selim Yenel’i aradım. Büyükelçi Yenel’in cevabı şöyle: “Burda tepki gösterme sorumluluğu Türk sivil toplum örgütlerine düşüyor. Bunu da sandık başına giderek en iyi şekilde gösterebilirler.” Doğru söze yorum ne gerek. Sadece bir hatırlatma. Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz.