Güncelleme Tarihi:
ALMANYA Türk Vatandaşları Konseyi (RTS) Başkanı Yaşar Bilgin başkanlığındaki heyet, Almanya’da son günlerin tartışma konularından neonazi Terör çetesi Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) ile ilgili sürdürülen soruşturma, sünnet ve Federal İçişleri Bakanlığı’nın başlatacağı ‘Aranıyor’ kampanyası ile ilgili kaygılarını Federal Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger’e aktardı.
Dr. Bilgin başkanlığındaki heyette yer alan Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) Genel Başkanı İhsan Öner, MÜSİAD Almanya Başkanı Ali Uzun ve İslam Kültür Merkezi Berlin Bölge Başkanı Nazım Adanur Bakan Leutheusser- Schnarrenberger ile makamında görüştü.
Bir saati aşkın süren görüşmenin ardından açıklama yapan Dr. Bilgin, “Bakanla samimi ortamda konuştuk. Gündemimiz NSU ve Sünnet olacaktı. Fakat son günlerde çok tartışılan ‘Kayıp aranıyor’ afişi de gündeme geldi. Afiş Müslümanlara karşı ön yargıları körüklüyor. Bu konudaki sıkıntıları aktardık bakana. Bakan da bize hazırlanan afişi daha görmediğini söylerken ‘İslami dernekler de bu kampanyayı destekliyordu. Onların afişin hazırlanmasında bilgileri vardı’ cevabını verdi” dedi.
Cemaat patronları
Bilgin, Bakan Leutheusser-Schnarrenberger ile yaptığı görüşmeyi şöyle değerlendirdi:
“Bu görüşmede edindiğimiz bilgi, bazı dernekler bizim ile ilgili Alman makamlarına yanlış bilgi veriyor. Onları yanlış yönlendiriyor. Bakanlığın ve makamların yanlış yapmalarını konusunda onları cesaretlendiriyor. Bu durumda hem Alman devleti ve toplumu hem de bizler zarar görüyoruz. Kimi Türkiye’den gelen dernek başkanları bu toplumu tanımıyor kimi burada yaşayan cemaat başkanları da toplumun değerlerini ve hassasiyetine uygun davranmıyor. Bizler burada yaşayan Türkler olarak cemaat patronlarının yanlışları yüzünden acı çekiyoruz. Tüm toplumu ilgilendiren konularda uzlaşma sağlanmalı. Aksi taktirde birkaç cemaat patronunun bilgisi yüzünden gereksiz kamplaşmalar oluşuyor.”
ATİB Genel Başkanı Öner de afişten duyulan rahatsızlığı bakana aktardıklarını söyledi.
DİYANET İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), İslam Kültür Merkezi (VIKZ), Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) ve Almanya’daki Boşnak İslam Birliği (IGBD) ‘kayıp aranıyor’ kampanyasına karşı ortak basın açıklaması yaptı.
Federal İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenecek kampanyanın, Müslümanları potansiyel suçlu gibi göstereceği ve zan altında bırakacağı belirtilen açıklamada özetle şöyle denildi:
“Afiş eyleminin asıl hedefinden olabildiğince uzaklaşacağı ve yeni çatışma alanları yaratacağından endişe etmekteyiz. Bu durum, farklı medya ortamlarında geri bildirimler, yorumlar ve tartışmalarla güçlenmektedir. Bu his, sadece ‘aranan zanlı’ olarak ilan edilen ve böylece suçlu hale getirilen görünürdeki hedef kitlesine mahsus değildir. Daha ziyade toplumsal birlikteliği uzun vadede zedelemeye ve toplumun derinlerine güvensizlik aşılamaya müsait, toplumsal bir paranoyaya sebep olunmaktadır. Bu hususta söz konusu afiş eylemi, Aşağı Saksonya Eyaleti’nin tartışmalı ‘aşırılar kontrol listesi’ne tüy dikmiştir. Sürekli tek yanlı olarak sürdürülen şiddeti, varsayıma dayalı şiddet yanlılığını, güvenlik politikalarını ve İslam’ı anlatmaya yönelik çabalar, maalesef sadece toplumda yanlış algıların yerleşmesine sebep olmaktadır. Bu kampanyanın toplumsal zararı, varsayılan faydasından daha fazladır. Bu toplumun sorumluluk sahibi, dindar ve sosyal aktörleri olarak, Federal İçişleri Bakanlığı’nı söz konusu ‘zanlı arama eylemi’ni durdurmaya çağırıyoruz.”
“Müslümanların ihtiyaç ve zorunlulukları bakanlık düzeyinde dikkate alınmadığı, verimli katkı, teklif ve eleştirilerine yer verilmediği sürece, bu işbirliği bu şartlarda kabul edilemez. Bağlayıcı, kesinleşmiş, oylama, onaylama ve işbirliği, süreçleri tespit edilmediği sürece, Güvenlik İşbirliği İnisiyatifi’nin saygınlığı, gelişigüzel tavırlar nedeniyle zedelenmektedir. Bu durum devam ettiği sürece imzası bulunan çatı örgütleri olarak ‘işbirliğimizi’ donduracağımızı bildiririz.”
Sosyal hayata zehir etkisi
AVRUPA Türk İslam Birliği (ATİB) Başkanı İhsan Öner, İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich’in imzasını taşıyan Güvenlik İşbirliği İnisiyatifi adlı girişimi ‘ikiyüzlü’ bulduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Almanya’daki Müslümanlara karşı olan ve ön yargıları pekiştiren bu kampanyanın durdurulmasının talep ediyoruz. Almanya’da yarım asırdır yaşayan insanlar ile bunların çocukları ve torunları muhtemel radikaller olarak görülüyor. Bizim de ödediğimiz vergiler ile finansmanları sağlanan bu kampanyalar ile Müslümanlara karşı tepkilerin arttırılması da neden oluyor. Maalesef İslam ve Müslüman düşmanlığı güdenlerin de işine yarıyor. Güncel hayatta Müslümanlar ve çocukları okullarda, anaokullarında ve spor kulüplerinde güvenlik sorunları ve tehditler ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu aşağılayıcı ithamların genç yaşta yaşanması acı bir durum. Bu kampanya ile oluşan ortam, Almanya’daki toplumsal hayata zehir etkisi yapıyor. Buna hepimiz birlikte karşı koymalıyız.”