Güncelleme Tarihi:
PAZAR akşamı saat 18.00’de sandıklar kapanır kapanmaz ilk tahmini sonuçlar yayınlanınca, CDU ile Yeşiller’in hem Düsseldorf’taki eyalet teşkilatı da hem de Berlin’deki genel merkezlerinde tam bir coşku yaşandı.
SPD ve FDP’de ise suratlar asıldı.
Çok geçmeden SPD Eş Başkanı Lars Klingbeil, “Siyah-sarı (CDU-FDP) koalisyon çöktü” diye bir tweet paylaştı.
Bu doğruydu...
Ama kendi partisi, hezimete uğrayıp tarihinde KRV’de görülmemiş bir yenilgi almıştı.
Kısa bir süre sonra CDU’lu KRV Eyalet Başbakanı Hendrik Wüst, kameraların karşısına geçip, partisinin seçimleri kazandığını ve hükümet kurma görevini seçmenlerin kendisine ve CDU’ya verdiğini söyledi. “Zaman kaybetmeden tüm demokratik partilerle görüşüp, KRV’yi daha ileriye taşıtacak yeni bir hükümet kuracağız” dedi.
Aynı dakikalarda kameraların karşısına geçen Klingbeil, SPD’nin federal düzeyde olduğu gibi KRV’de de Yeşiller ve FDP’yle ‘Trafik Lambası Koalisyonu’ oluşturabileceği sinyali verdi.
SPD Genel Sekreteri Kevin Kühnert de öyle.
KENDİMİ GENEL SEÇİM AKŞAMINDA BULDUM
SPD’nin KRV seçimlerindeki başbakan adayı Thomas Kutschaty de “CDU’nun zaferi ve Yeşiller’in aldığı güçlü sonuç, ikisinin otomatik olarak bir hükümet kuracağı anlamına gelmez. Başka opsiyonlar da var. Ben hükümet kurmaya hazırım” dedi.
Tabii ilk itiraz CDU Genel Sekreteri Mario Czaja’dan geldi.
“Seçimlerden tarihi bir yenilgiyle çıkan biri nasıl olur da hükümet kurmaya talip olur?” diyerek tepki gösterdi.
İşte bu söylemleri duyunca kendimi birden 26 Eylül 2021 tarihinde yapılan genel seçim akşamında buluverdim.
O akşam da benzer yaklaşımlar sergilenmişti.
Seçimlerde SPD yüzde 25.7, CDU/CSU yüzde 24.1, Yeşiller yüzde 14.8, FDP yüzde 11.5, AfD yüzde 10.3 oy almıştı.
Sol Parti yüzde 4.9’da kalıp yüzde 5 barajına takıldığı halde direkt adaylarından 3’ü en fazla oy aldığı için Federal Meclis’e girmişti.
Seçim akşamı Alman Devlet Televizyonları ARD ve ZDF’te ortaklaşa yayınlanan ve lider adayların katıldığı ‘Filler Buluşması’ adlı açık oturuma katılan SPD’nin başbakan adayı Olaf Scholz, haklı olarak seçimleri partisinin kazandığını ve zaman kaybetmeden yeni hükümeti kurmak için görüşmelere başlayacağını ilan etti.
Muhafazakâr kanat tarihi bir yenilgiye uğradığı halde, CDU/CSU’nun başbakan adayı Armin Laschet, “Birlik Partileri’ne çok açık bir biçimde hükümet kurma görevi verilmiştir” diyerek FDP ve Yeşiller’le ‘Jamaika Koalisyonu’ (siyah-sarı-yeşil koalisyon) oluşturmak istediğini söyledi.
‘KARDEŞ PARTİ’DEN TAM DESTEK
CDU’nun o dönemdeki Genel Sekreteri Paul Ziemiak, Laschet’e tam destek verdi.
‘Kardeş parti’ CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder de.
Ama ilk itiraz “Hükümeti kurma hakkı tarihi bir yenilgiye uğrayanın değil, seçimden zaferle çıkan Olaf Scholz’undur” diyen SPD’nin o dönemde Genel Sekreteri olan Lars Klingbeil’dan geldi.
Nitekim öyle de oldu ve SPD’li Olaf Scholz, FDP ve Yeşiller’le koalisyon hükümetini kurdu.
İşte o gün hezimete uğrayan Laschet’in hükümet kurmasına karşı çıkan aynı Klingbeil, bugün tarihi yenilgi alan ‘kendi adamları’ Kutschaty’nin KRV’de hükümeti kurmasını istiyor.
İşte o gün tarihi bir yenilgiye uğrayan Laschet’in hükümet kurmasına tam destek veren CDU ve CSU’lular, bugün partisine aynı hezimeti yaşatan SPD’li Kutschaty’nin hükümet kurmak istemesine ateş püskürüyorlar.
Yani “Dün öyle, bugün böyle” dedirten bir tutum sergiliyorlar hepsi de.
Alman politikacıların bu yaklaşımları da bana, Türkiye’nin eski Başbakanı ve Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel’in zihinlere kazınan “Dün dündür, bugün bugündür” söylemini hatırlatıyor.