Dr. Bilgin'e Liyakat Nişanı verildi

Güncelleme Tarihi:

Dr. Bilgine Liyakat Nişanı verildi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2010 09:47

Türk-Alman Sağlık Vakfı ve Almanya Türk Vatandaşları Konseyi gibi kuruluşların başkanlığını yürüten Dr. Yaşar Bilgin yaptığı çalışmalardan dolayı Hessen Eyaleti Liyakat Nişanı ile ödüllendirildi.

Haberin Devamı

ALMANYA'da uzun yıllardır Türk-Alman Sağlık Vakfı ve Almanya Türk Vatandaşları Konseyi gibi kuruluşların başkanlığını yürüten Dr. Yaşar Bilgin'e Hessen Eyaleti Liyakat Nişanı verildi. Wiesbaden'de yapılan ödül töreninde Dr. Yaşar Bilgin, Eyalet Başbakanı Volker Bouffier'in elinden liyakat nişanını alırken duygulu anlar yaşandı. Seçkin konukların davetli olduğu başbakanlık binasında gerçekleşen ödül töreninde konuşan Başbakan Bouffier, Dr. Yaşar Bilgin'e yönelik yaptığı konuşmada, “Gönüllü olarak verdiğiniz hizmetlerden dolayı sizi onurlandırmanın mutluluğunu yaşıyorum. Hizmetlerinizle eyaletimizde yaşayan insanlara hizmetler verdiniz. Birlikte daha iyi kaynaşmaya destek sağladınız. Sizin gibi, yapmaları gerekenden fazlasını yapan insanlara ihtiyacımız var. Gönüllülük prensibi yapılması gerekenin daha fazlasının yapılmasıdır. Siz buna örnek oldunuz. İki şey çok önemli. Örnek olmak ve güvenilir olmak. Bu iki unsuru taşıdığınız için bu ödülü hak ettiniz” dedi.

SİZİN GİBİ İNSANLARA İHTİYAÇ VAR
Başbakan Bouffier, Dr. Yaşar Bilgin'in Sağlık Vakfı ile birlikte yıllardır uyum çalışmalarına himet verdiğini, özellikle sağlık ve sağlık konusunda göçmen kökenlileri aydınlatan, bilgilendiren çalışmalarda bulunduğuna dikkat çekti. Başbakan Bouffier, Türk Alman Sağlık Vakfı'nın 1988 yılında kurulduğunu, Bilgin'in kurucu üye olduğunu hatırlatarak, “Sadece sağlık alanında değil, kültürel alanda yaptığınız çalışmalarla kaynaşmaya katkı sağladınız. Frühstart projesi ile çocukların ve ailelerinin kreşlerde uyum çalışmalarını desteklediniz. Uzun yıllar sonra politikada da gönüllü olarak çalışmalarda bulunuyorsunuz. Sizin hizmetleriniz bizler tarafından çok iyi biliniyor. Siz insanlar ve toplumlar arasında köprü kurdunuz. Sizin gibilerine çok ihtiyacımız var” diye konuştu.

TEŞEKKÜR ETTİ
Dr. Yaşar Bilgin törene eşi Çiğdem ve kızı Hatice Nazlı ile birlikte geldi. Dr. Bilgin ödül töreninde yaptığı konuşmada, kendisine verilen ödül için herkese teşekkür ederken şöyle dedi: "Benim hem Almanya'da hem de Türkiye'de evim var. Her iki ülkede de kendimi evimde hissediyorum. Bana Hessen'de değer veren tüm dostlarıma teşekkür ediyorum. Uuya yönelik çalışmalarına gelecekte de devam edeceğim."

Dr. Yaşar Bilgin dışında ayrıca Dr. Lutz Reattig, Prof. Dr. Wolfgang Reitzle, Prof. Nikolaus Schweickart ve Prof. Dr. Wolfram Wrabetz da Hessen Eyaleti Üstün Hizmet Madalyası ile ödüllendirdi. Ödül törenine Hessen Eyaleti eski başbakanı Roland Koch ve Frankfurt Başkonsolos'u İlhan Saygılı, Hessen Eyaleti Milletvekili İsmil Tipi da hazır bulundu.

Dr. Yaşar Bilgin kimdir:
1950 Mersin doğumlu olan Dr. Yaşar Bilgin, Giessen Justus Liebig Üniversitesi Tıp Fakültesi'inden 1979'da mezun oldu. 1991'de doçent olan Bilgin, 1994'ten beri Giessen Üniversite Hastanesi'nde kısım şefliğini yürütüyor ve 2000 yılında Üniversite Yönetimi'nin hizmete soktuğu Göçmen Hastalar Bölümü'nün başında bulunuyor. 1988'de kurulan Türk Alman Saglık Vakfı'nın (TASV) ilk kurucu üyesi olan Bilgin, halen vakıf başkanlığını yürütüyor. 11 kitap yazan Bilgin, çok sayıda ödül sahibi.

YAŞAR BİLGİN'İN KONUŞMASINUN TAM METNİ

Haberin Devamı

Saygıdeğer başbakan Bouffıer,
bayanlar baylar ve arkadaşlar,
bugün böylesine önemli bir ödülü almaktan duyduğum mutluluğu ifade etmek isterim. Bu yüksek
liyakat ödülünü yıllardır tanıdığım ve takdir ettiğim Sayın Başbakan Bouffier'in ellerinden almak da beni ayrıca mutlu etmiştir. Ayrıca Hessen Liyakat Nişanı ile onurlandırılma kararı için geçmiş
Başbakan Roland Koch'a da özel teşekkürlerimi iletmek isterim.
Bu ödüllendirme bana memmnuniyetle kabul ettiğim bir sorumluluk da yüklemiş bulunmaktadır.
Bundan 40 yıl önce lise diplomamı aldıktan sonra Almanya'ya kendi isteğimle geldim. Almanya yaşadığım ve çocuklarımın doğduğu vatanım olmuştur. Türkiye ise ailemin yaşadığı ve doğduğum yer Mersin'in bulunduğu diğer vatanımdır.
İnsanın iki vatanının olması bir ayrıcalık mıdır?
Benim için, evet!
Benim için ayrıcalık çünkü kendimi iki ülkede de vatanımda hissettim. Burada beni destekleyen, bana bu duyguyu veren ve burada da Türkiye'de olduğu gibi beni kabul eden birçok arkadaşım oldu.
Bugün buradalar ve kendilerine bunun için teşekkürlerimi sunuyorum. Aileme ve özellikleeşime de gösterdikleri sabır ve anlayış için ayrıca teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Politika kulvarında beni destekleyen buradaki dostlarıma da teşekkür ederım. Söz konusu insan olduğundan, uyum süreci fazlasıyla çaba gerektirmektedir: insanlara sadece rasyonel değil duygusal anlamda da yaklaşmayı gerektirir. Farklı kültürlerden ve farklı dinlerden insanları dün de bugün de birbirlerinden bağımsız olarak birlikte yaşamlarını birleştiren bir kural vardır:
Sana nasıl davranılmasını istiyorsan, başkalarına öyle davran. Bu düşünce Alman Anayasası'nın birinci maddesinde mükemmel bir şekilde formüle edilmiştir. İnsan onuru( haysiyeti) dokunulmazdır.
Bu ilkeyı uzun vadede benimsemeliyiz, ama bunu bir emir olarak değil, isteyerek yapmalıyız. Birlikte çalıştığımız tüm konseptlerı de bu ilkenin üzerine inşa edebiliriz. İki vatana sahip olmak (aslında Almanca'da vatan kelimesinin çoğulu yok) hem birey hem de bireyin içinde yaşadığı toplum için ağır bir yük olabilir. Çünkü farklı kültürler, değerler ve farklı tarihler birbirleriyle rekabet içerisindedirler.
Bu nedenle gerek çocuklarımızın gerekse gelecekteki toplumun bu yükün altında ezilmemesi için gereken zemini yaratmak zorundayız. Bu noktada Uyum önemlı bir role sahiptir. Bizim anladığımız manasıyla uyum, insanda var olan bir yetenek, beceri ve güçtür.Bu yetenekler sayesinde tarihte gurur duyduğumuz birçok başarı yaşanmıştır.
Elbette birlikte yaşamanın çerçevesini belirleyecek bir ana konsept oluşturulması gerekmektedir.
Ortak bir dile sahip olmak ve ortak temel değerlerde anlaşmak bu çerçevenin olui ması için gereklidir. Bu çerçevenin oluşturulması Hessen Hükümet Programı'nın temel taşlarındandır.
Almanya bu vizyonu gerçekleştirebilecek beceri ,potansiyel ve şansa sahiptir. Gelecek için temennım bunun gerçekleştirilmesidir.
Sizlere tekrar bana takdim edilen Hessen Eyaleti Liyakat Nişan'ı için teşekkür ederim.

METNİN ALMANCASI


TÜRKISCH-DEUTSCHE GESUNDHEITSSTIFTUNG e.V.


TÜRK-ALMAN SAGLIK VAKFI



Sehr geehrter Herr Ministerpräsident Bouffier,


sehr geehrte Damen und Herren,


liebe Freunde,

Haberin Devamı

zuerst möchte ich meine Freude darüber zum Ausdruck bringen, dass ich heute eine so hohe Auszeichnung verliehen bekommen habe.


Dass ich diesen Orden aus den Händen von Herrn Ministerpräsident Bouffier erhalte, den ich schon sehr lange kenne und schätze, freut mich umso mehr. Mein Dank geht insbesondere an den ehemaligen Ministerpräsident Roland Koch für seine Entscheidung, mich mit dem Hessischen Verdienstorden zu ehren.


Mit dieser Auszeichnung ist eine Verpflichtung verbunden, die ich gerne annehme.


Vor fast 40 Jahren bin ich nach dem Abitur nach Deutschland zugewandert, freiwillig. Deutschland ist meine Heimat geworden, wo ich lebe und wo meine Kinder geboren sind. Die Türkei ist weiterhin meine Heimat, wo meine Eltern lebten und wo ich in Mersin geboren bin.


Ist es ein Privileg, dass man zwei Heimatsländer hat?

Was mich betrifft, ja!

Haberin Devamı

Privileg deshalb, weil ich mich immer in beiden zu Hause gefühlt habe. Das konnte ich, weil


ich viele Freunde hatte und habe, die mich unterstützen und mir das Gefühl gegeben haben, hier


wilkommen zu sein.


Sie sind heute hier und ich danke ihnen dafür. Selbstverständlich danke ich auch meiner Familie, besonders meiner Frau für ihre Geduld und ihr Verständnis.


Auch auf meiner politischen Laufbahn habe ich stets viel Unterstützung erfahren, wofür ich


den Anwesenden ebenfalls danken möchte.


Da es aber um den Umgang mit Menschen geht, verlangt Integration noch etwas mehr: Sie darf die Menschen nicht nur auf rationale Ebene ansprechen, sie muss sie auch emotional erreichen. Die Menschen in verschiedenen Kulturen und Religionen haben sich in Vergangenheit und Gegenwart unabhängig voneinander hinsichtlich des Zusammenlebens auf einen Imperativ geeignet:

Behandele den anderen so, wie du selbst behandelt werden möchtest.

Dieser Gedanke ist im ersten Satz der deutschen Verfassung wunderschön formuliert:



Die Würde eines Menschens ist unantastbar.

Diese Maxime müssen wir uns langfristig zu eigen machen, aber nicht per Verorderung, sondern

Haberin Devamı

freiwillig. Darauf könnten wir dann auch alle Konzepte aufbauen, die wir gemeinsam erarbeiten.


Zwei "Heimaten " zu haben (eigentlich gibt es im Deutschen keinen Plural) kann auch eine starke


Belastung sein - für die jeweilige Person ebenso wie für die Gesellschaft, in der sie lebt. Und


zwar deswegen, weil verschiedene Kulturen, verschiedene Werte und eine unterschiedliche


Geschichte miteinander in Konkurrenz treten.


Es muss uns daher gelingen, dass weder unsere Kinder, noch die zukünftige Gesellschaft mit dieser


Belastung leben müssen. Dabei spielt die Integration eine wichtige Rolle.


Integration, so wie wir sie verstehen, ist eine menschliche Fähigkeit, eine Begabung und eine

Haberin Devamı

Stärke. Durch sie haben wir in der Historie viel geleistet. Daruf sind wir stolz.


Selbstverständlich ist es dafür notwendig, ein Leitkonzept zu haben, das die Rahmenbedingungen


für das Zusammenleben schafft. Dazu gehört, die gemeinsame Grundwerte zu einigen. Das ist


Bestandteil des Regierungsprogramms in Hessen.


Deutschland hat die Fahigkeit, das Potential und die Chance, diese Vision Wirklichkeit werden zu


lassen. Für die Zukunft wünsche ich mir, dass dies gelingt!


Ich danke Ihnen nochmals für die Verleihung des Hessischen Verdienstordens.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!