Güncelleme Tarihi:
1980’li yıllardan beri Giessen Üniversite Hastanesi (UKGM) bünyesinde dahiliye, kalp ve damar hastalıkları uzmanı olarak görev yapan Dr. hekim olarak amaçlarının ‘entegrasyon’ değil, kendilerine gelen insanlara ‘sağlık hizmeti’ni en iyi şekilde vermek olduğunu vurguluyor. Dr. Bilgin, Almanya’daki göçmenlerin özgün sağlık sorunlarına dikkat çeken, ‘göç tıbbı’ kavramının kabul görmesini sağlayan ilk hekimlerden.
TEŞHİS VE TEDAVİDE ZAMAN KAYBI OLMUYOR
Sağlık hizmetlerinin iki aşamasını oluşturan, ev doktoru ve uzman doktor muayenehanelerindeki hekimlerin çoğunun Alman olduğuna işaret eden Bilgin, ”Örneğin Hessen bölgesinde Türk kökenli çocuk doktoru, kadın hastalıklar uzmanı çok az. Bu merkezin amacı bu konuda bir damla da olsa yardımcı olabilmek. Buraya gelen hasta göçmenler, rahatsızlıklarını kendi dilleriyle anlatabiliyor. Böylece varsa hastalığın teşhisi, gerektiğinde tedavisi ya da ilgili uzman servislerine sevk edilmesi fazla zaman kaybedilmeden gerçekleşebiliyor” dedi.
HAK ETTİKLERİ HİZMETİ ALMALILAR
Sadece hastalara değil, yakınlarına da destek olabildiklerini, gerektiğinde hastanenin diğer bölümlerine bu konuda bilgi ve danışmanlık hizmeti verdiklerini belirten Dr. Bilgin, ‘göç tıbbı’nın önemini şöyle dile getirdi: “Bana göre mühim olan Almanya’da sigortalı olsun ya da olmasın göçmen kökenli insanların hak ettiği sağlık hizmetini alabilmesi. Bu bir insanlık, vatandaşlık hakkı. Almanya gibi sağlık sisteminin çok iyi olduğu bir ülkede göçmenlerin de bu durumdan çok iyi faydalanması gerekiyor. Burada problemler var. Alman sağlık sistemi bunları gereken ciddiyetle ele almalı. Bir doktorun görevi kendisine gelen hastayı tedavi etmek. Bunun için de doktorla hasta arasında iyi bir ilişki kurulması gerekiyor. Burada bir anlaşmazlık olursa, bu hem doktora, hem de hastaya zarar verecektir. Anlaşmak sadece bir dili anlamak manasına gelmez. Kişi Almanca’yı bilebilir, ancak yine de doktoruna gerekli bilgileri aktaramayabilir.”
‘BURADA EMPATİ VAR’
Örneğin Türklerin rahatsızlıklarını aktarırken ‘anam ağladı’, ‘kanım dondu’ gibi deyimlere başvurabildiklerini, bazı organlar için kullanılan kavramların Almanca’ya bire bir çevrilmesi halinde, kültürel altyapıyı bilmeyen hekimlerin durumu tam olarak anlamayabileceğine işaret eden Bilgin, bazen Almanya’da doğmuş, burada büyümüş kişilerin bile, Kültürlerarası Merkez’e gelip, muayene olduğunu belirtti. "Çünkü burada empati var. Her insan hasta olduğunda zorlanabilir. Hastalık, ölüm korkusu nedeniyle endişelenebiliyorlar. Burada kendi ana dilini konuşan, aynı kültürden doktorlarla karşılaşacaklarını biliyorlar. Bu hoşlarına gidiyor."
ÖLÜM DURUMLARINDA DA BAŞVURUYORLAR
“Burası hastayla sağlık sistemi arasında köprüler kuruluyor” diyen Bilgin, sadece Giessen ve çevresinden değil, Almanya’nın diğer kentlerinden ve hatta diğer Avrupa ülkeleriyle, Türkiye’den de hastalar geldiğine işaret etti. Dr. Bilgin, ölüm gibi durumlarla kendilerine ihtiyaç duyulduğunu, geceleri, hafta sonları yaşamını yitiren hastanın yakınlarına destek vermek üzere hastaneden çağrıldıklarını sözlerine ekledi.
UKGM bünyesinde bir ‘model proje’ olarak 2015 yılında kurulan Dr. Bilgin’in yönetimindeki ‘Kültürlerarası Sağlık Merkezi’nde 2’si stajyer olmak üzere 5 hekim görev yapıyor. Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden mezun hekim Tuba Tayhan Küçük 3 yıldır burada çalışıyor. Stajyer hekimlerden Erol Gümüştaş, Türkiye‘de başladığı tıp eğitimini Sofya Üniversitesi’nde, Burundi’li Herve Arthur Nyeninganji de Samsun 19 Mayıs Üniversite’nde tamamlamış. Onların katılımıyla merkez, Türkçe, Almanca, Arapça ve İngilizce’nin yanı sıra Kürtçe, Zazaca, Bulgarca ve Kirundice hizmet veren bir kliniğe dönüşmüş. Tabii gelen hastalarla iletişim için bu dillerin yeterli olmadığında da kısa sürede tercüman desteği alınıyor. Kuruluşundan beri yüzde 70’i Türkiye kökenli göçmenler olmak üzere yaklaşık 4 bin kişinin tedavi gördüğü merkez, aynı zamanda sığınmacı göçmenler için de giderek önemli hale geldi. Çünkü Giessen, Almanya‘ya 2015 yılından sonra yönelen kitlesel sığınmacı göçüyle önemli bir ‘göç merkezi’ oldu. Ülkeye sığınan çoğu Müslüman ülkelerden gelen binlerce göçmen Giessen’deki ‘İlk Toplanma Merkezi’ne yerleştirilmişti. Merkez aradan geçen sürede onlara da hizmet veren bir kurum haline dönüştü.
Tıp ve uzmanlık eğitimlerini Türkiye, Almanya ve ABD’de tamamlayan Dr. Yaşar Bilgin, 1989 yılından beri iç hastalıklar, kalp ve damar hastalıkları uzmanı ve baştabiP olarak UKGM’da hizmet veriyor. İlk araştırmalarında Almanya’daki göçmen Türklerin başta kalp rahatsızlıkları olmak üzere bazı hastalıklara daha çok yakalandıklarını ortaya koyan Dr. Bilgin, bu konudaki hizmet vermeyi hedefleyen Türk Alman Sağlık Vakfı’nın (TASK) kurucu başkanı oldu. Çeşitli üniversitelerden çok sayıda fahri doktora ve profesörlük aldı. Almanya’nın federal liyakat nişanı gibi saygın ödüllere layık görüldü. 80’lerden bu yana kamuoyunu ‘göç tıbbı’yla ilgili olarak bilgindirmeye çalıştı, bu konunun sağlık sistemine entegre edilebilmesi için öneriler geliştirdi. Kültürlerarası Sağlık Merkezi, onun geliştirdiği önerilerden. Almanya’daki tıp fakültelerinde ‘göç tıbbı’ konusunun da ders olarak ele alınması, bunun için bir kürsünün kurulması önerisi halen gündemde. Bu alanda sağlık elemanı eğitimi önerisinde ise ilerleme var. Dr. Bilgin, bu konuyu şöyle anlatıyor: “Yarısı Türkiye’de, yarısı burada olmak üzere dört yıllık bir sağlık elemanı eğitimi söz konusu. Proje, Almanya’nın Türkiye Büyükelçiliği‘nin desteğini aldı. Almanya’dan Fulda, Augsburg ve Heildelberg, Türkiye’den de Malatya İnönü, Florence Nightingale ve Medipol üniversiteleri işbirliği yapacak. Müşterek bir eğitim verilecek. İkisi Türkiye’de, ikisi Almanya’da dört sene eğitim verilecek. Alacakları diploma hem burada, hem Türkiye’de geçerli olacak, isterse orada, isterse burada çalışabilecekler. Almanya’da iş bulmaları garanti. Burada büyük ihtiyaç var.”