Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’nın Köln şehrinde yaşayan yazar Erol Göksu, ‘Dönüş Sancısı’ adını verdiği üçlemesinin ikinci bölümü ‘Değişim’ adlı romanında, aşk ve felsefik konuları eksen alarak Avrupalı Türklerin yaşantısından anlatıyor. Konuları içinde genellikle gözlemlerini anlatan Göksu’nun kitapları, dünyanın birçok üniversitesinin kitaplıklarında da bulunuyor.
İKİ MESLEĞİ VAR
Karaman doğumlu Abdullah Erol Göksu iki bilimsel mesleğe sahip: Kimya ve bilişim. Dünyaca ünlü bir ilaç firmasının (Bayer / Lanxess) organik kimya laboratuvarında uzun yıllar kimyasal deneylerle araştırmacı olarak çalıştı. Daha sonra bilişime geçti. Bu alanda da bankacılık bilişim işlerinde finans informatiker ve bir Alman televizyonun (ARD / WDR) medya bölümünde administratör olarak çalıştı.
17 YAŞINDA İLK ROMANINI YAZDI
Edebiyata karşı çocukluğundan beri tutkulu olan Göksu, gençlik yıllarından beri yazı ve sanatın içinde. İlk romanı ‘Kahır’ı 17-19 yaşları arasında yazdı. 20 yaşlarındayken Almanya’nın Bonn kentinde çıkarılan Anadolu gazetesinde sürekli hikâyeler yazdı, gazetenin bulmacasını hazırladı ve senaryosunu yazıp yönetmenliğini üstlendiği ve başrolünü oynadığı bir fotoroman yaptı. Bu arada şiirler, şarkı sözleri, hikâyeler, senaryolar, romanlar yazıyor ve biyografi araştırmaları yapıyordu. İlk profesyonel çalışmaları olarak Yüksel Özkasap’ın seslendirdiği ‘Yıllarım Boşuna Geçti’, Türkiye gazetesinde tefrika edilen ‘Şöhretin Bedeli’ ve ‘Sahipsizler’ adlı romanlarıyla Timaş yayınlarında yayınlanan ‘Hasret’ adlı romanından telif ücretleri aldı ve daha sonraki çalışmalarından telif ücretleri alarak profesyonel sanat çalışmalarını sürdürmeye başladı.
‘BİR YÜREK YARASI’
Kültür Bakanlığı Telif Hakları Müdürlüğü’nde ve MESAM’da (Türkiye Müzik Eseri Sahipleri Meslek Birliği) kayıtlı şarkı sözleri ve besteleri bulunan Göksu’nun yüzlerce şarkısı ve onlarca kitabı mevcuttur. Daha önce yayınlanan ve okuyucular tarafından gelmiş geçmiş yazılan en duygusal aşk romanlarından biri olarak değerlendirilen ‘Bir Yürek Yarası’ adlı romanının ileri baskıları için bir yayıneviyle görüşmelerinin sürdüğünü belirten Göksu, sanat yolundaki karşılaştıklarını anlatan otobiyografik çalışmalarının da yolda olduğunu belirtiyor. Kendi çalışmalarının yanı sıra, hakkında da bazı ansiklopedi ve kitaplarda kendisine yer veriliyor ve sanatsal çalışmalarıyla edebiyat yüksek lisans tez konusu oldu.
‘DÖNÜŞ SANCISI’NIN SERÜVENİ
Çocukluğundan beri Almanya’da yaşayan; gurbetçiliği ve gurbete göçü iyi bilen yazar Abdullah Erol Göksu, bu üç bölümlük genel adıyla ‘Dönüş Sancısı’ olan romanının serüvenini şöyle anlatıyor: “Dönüş Sancısı’ adlı romanımın ‘Hasret’ adlı ilk bölüm kitabında gurbete, dolayısıyla Almanya’ya çalışmaya giden bir Türk ailesinin yaşantısını anlattım. İlk gurbetçilerin bir tek amacı vardı, o da çalışıp para kazanmak, birikim yapmak ve tekrar ana vatanına geri dönmekti. Gurbetçilerin birçoğunun sadece iki yıllığına gelişleri bir türlü geri dönüş için gerçekleşmedi ve yaşayan gurbetçiler için bu süre 50, hatta 60 yılı buldu. Artık gurbette bir ikinci ve üçüncü kuşak oluşmaya başladı. İşte bu süre içinde birtakım sorunlar da ortaya çıktı. Avrupa’ya alışan birçok Türk genci iki kültür arasında ya bocalama ya da ülke ve vatandaşlık için bir tarafı seçme yoluna gitmeye başladı. İşte ilk bölüm romanda Almanya’daki çalışma hayatından anlatılan gurbetçi Türk ailesinin genç kızıyla bir Alman gencinin arasında başlayan aşk konu edilirken, özellikle ilk kuşak gurbetçilerin kültürler tedirginliği ön plana çıktı ve bu tedirginlik beklenmedik bir olayla sonuçlandı, dolayısıyla bir ‘sancı’ olarak romanın genel adına yansıdı.
‘ALMAN GAZETESİ KÖPRÜ VAZİFEMİ MANŞET YAPTI’
Bundan yirmi yıl kadar önce hakkımda haber yapan bir Alman gazetesi (Köln-Extra 2001), yazı çalışmalarımla Almanya ve Türkiye arasında bir köprü vazifesi üstlenmiş olduğumu manşet yaptı. Gerçekten de konularım içinde insanları birleştiren, dostluğa adım atılmasının önemine vurgu yapmaya özen gösteririm.
Şu anda 3 baskı yapmış olan ‘Hasret’in son baskısından bir yıl sonra yayınlanan ‘Dönüş Sancısı’ romanımın ikinci bölümü olan ‘Değişim’ adlı romanımda da birinci bölümde başlayan tutku bir eksen çiziyor. Felsefe okuyan ve bu dalda doktorasını yapan Alman gencinin hayata felsefik bakışı ve Müslüman oluşunun yanı sıra yabancı düşmanlığı önyargıları romanın kurgusu içinde yer alıyor. Yani Batı genel olarak Müslümanları âdeta terörist olarak damgalayıp bu gözle bakarken, bu bakışa rağmen ve bakış açılarının gündemde olduğu bir zaman içinde bir Batılının Müslümanlığa geçişinin nedenliği ve Müslümanların terörist olmadığı anlatılmaya çalışılıyor. İşte değişim o kişinin düşüncesinde ve kişiliğinde ortaya çıkıyor. Özlem dolu bir tutku yürekte hassas duyguları okşarken, yabancı düşmanlığı önyargılı bir polisiye olay, okuyucuyu heyecana sürüklüyor.
BİTİŞ’LE NOKTALANIYOR
Bu romanda amacım bir gurbetçi ailesinin onar yıllık üç periyot halinde toplamda otuz yıllık hayatını anlatırken, insanlar arası dostluğun önemine ve önyargıların hep doğru olmadığına vurgu yapmaya çalışmaktı. Bu romanın 3. bölümü olan ‘Bitiş’te, ilk iki romanda yarım kalmış gibi görünen kısımları toparlanıyor ve günümüz dünya olayları içinde geçmişteki günlere dönüş kurguları içinde aynı duygusallıkla noktalanıyor.” Yazar A. Erol Göksu, romanlarının dizisinin çekilerek ekranlardan yansıtılmasının da bir hayali olduğunu belirtiyor.