Güncelleme Tarihi:
ÇİVİLİ BOMBA SALDIRISI
Evet...
Köln’ün Mülheim kesiminde bundan tam 20 yıl önce, 9 Haziran 2004 tarihinde ‘Türk mahallesi’ ve ‘Küçük Türkiye’ olarak bilinen Keupstrasse’de (Keup Caddesi) şiddetli bir patlama meydana geldi.
Türklere ait bir berber dükkânın önüne park edilmiş ve üzerinde çivili bomba bulunan bisiklet havaya uçurulurken, etrafa saçılan yüzlerce çivi 6’sı ağır olmak üzere 22 kişinin yaralanmasına yol açtı.
Daha olayın ne olduğu araştırılmadan, daha elde hiçbir somut bilgi ve bulgu yokken, o dönemdeki Federal İçişleri Bakanı Otto Schily (SPD), “Güvenlik birimlerimizin edindikleri bilgilere göre bu bir terör eylemi değil, kriminal çevrelerin işidir” açıklamasında bulundu.
Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet İçişleri Bakanı Fritz Behrens (SPD) de saldırının ırkçı motifli olmadığını savundu.
Ve emniyet birimleri araştırmalarını, soruşturmalarını ‘uyuşturucu ticareti’, ‘mafya sürtüşmesi’, ‘aile içi kavgalara’ yönlendirdi.
Yıllar sonra Bakan Behrens’in bilerek ilgili birimleri yanlış yönlendirdiği de ortaya çıktı.
Ama bu Almanya’da bir ilk değildi.
Enver Şimşek, Nürnberg’de çiçek sattığı otomobilinde 11 Eylül 2000’de silahlı saldırıya uğradı ve iki gün sonra da yaşamını yitirdi.
Hemen eşi ve çocuklarına ‘zanlı’ gözüyle bakıldı.
Hata bir emniyet yetkilisi, eşini kaybetmenin derin acısını yaşayan eşine bir kadın fotoğrafı gösterip, “Eşinizin bir sevgilisi olduğunu biliyor muydunuz?” diye sorduğu, masanın üzerinden bir başka fotoğraf alıp “İşte bunlar da eşiniz ve dostunun ortak çocukları” dediği bile ortaya çıktı.
Tabii sevgili ve ortak çocuk ‘masalının’ tamamen uydurma olduğu da.
FAİLLER YILLARCA BULUNAMADI
Enver Şimşek’ten sonra yine Nürnberg’de 13 Haziran 2001’de Abdurrahim Özüdoğru öldürüldü.
27 Haziran 2001’de Hamburg’da Süleyman Taşköprü, 29 Ağustos 2001’de Rostock’ta Habil Kılıç, 25 Şubat 2004’te Rostock’ta Mehmet Turgut, 9 Haziran 2005’te Nürnberg’de İsmail Yaşar, 15 Haziran 2005’te Münih’te Theodoros Boulgarides (Yunanistan vatandaşı), 4 Nisan 2006’da Dortmund’da Mehmet Kubaşık, 6 Nisan 2006’da Kassel’de Halit Yozgat katledildi.
Bu cinayetler Alman medyasında ‘Döner cinayetleri’ olarak yer aldı.
Emniyet birimleri de Almanya’da politik sorumluluk taşıyanlar da bu cinayetlerin arkasında ‘ırkçı motifler’ aramak yerine, ‘uyuşturucu kaçakçılığı’ ve ‘mafya kavgası’, ‘aile içi, aileler arası sürtüşmeler’ iddialarını ön plana çıkarmayı yeğledi.
‘Döner cinayetleri’, ‘mafya işi’ diyerek geçiştirdiler.
25 Nisan 2007 tarihinde de Helbornn’da Michele Kiesewetter isimli bir kadın polis öldürüldü.
Almanya gibi, istendiğinde polisin kimselere göz açtırmadığı bir ‘polis devletinde’ bu cinayetlerin failleri nedense yıllarca bir türlü bulunamadı.
4 Kasım 2011 tarihinde bir banka soygunundan sonra Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos isimli iki soyguncunun intiharının ardından, bu cinayetlerin ‘döner cinayetleri’ değil, ‘terör cinayetleri’ olduğu ortaya çıktı.
Ve bu cinayetlerin Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü teröristleri tarafından işlendiği belirlendi.
Alman emniyet birimlerinin ve sorumluluk taşıyan politikacıların “Irkçı motifli değil” söylemlerinin tamamen ‘uydurma’ ve tamamen ‘saçma’ olduğu da.
MERKEL SÖZ VERMİŞTİ
Evet...
Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel, kendisiyle yaptığım bir söyleşide, “Aşırı sağcılar tarafından Almanya’da işlenen bu seri cinayetler hepimizi çok derinden etkiledi. Ben bunun bizim ülkemizin bir ayıbı olduğunu hissediyorum” demişti.
“Sizi temin ederim ki, Alman hukuk devleti bu cinayetlerin tüm yönüyle aydınlatılması ve suçluların hak ettikleri cezaya çarptırılmaları için gereken her şeyi yapacaktır” sözü vermişti.
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde 6 Mayıs 2013’te başlayan duruşmalar, 11 Temmuz 2018’de sona erdi ve 375’inci duruşmada karar ilan edildi.
Ralf Wohlleben, Carsten Schultze, Holger Gerlach ve Andre Eminger 2.5 ila 10 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldı.
Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos’un ‘suç ortağı’ olduğu saptanan Beate Zschaepe de ömür boyu hapis cezasına.
Ama bu cinayetlerin arkasında kim veya kimlerin olduğu, ‘derin devletin’ de parmağının olup olmadığı ise hâlâ ortaya çıkmadı.
Tabii yaşanan acılar dinmedi...
Hiçbir zaman dinmeyecek de...