Güncelleme Tarihi:
KUZEY Ren Vestfalya eyaletine bağlı Velbert kentinde yaşayan Tolga Behit, annesi Yeter Behit (71) ile babası Mustafa Behit’in (74) mayıs ayının başında koronavirüse nasıl yakalandıklarını ve tedavi sürecini şöyle anlattı: “Annem, daha önce korona testi pozitif çıkan teyzemden virüs kaptı, babam Mustafa Behit de annemden kaptı. İkisi de, tedavi edilmek üzere hastaneye götürüldü. Annem, Velbert hastanesinde kısa süreli tedavi olup, eve çıktı. Babamın tedavisi uzayınca hastane yetkilileri, daha donanımlı olduğunu söyledikleri Mettmann hastanesine nakledildi. Babam, götürüldüğü hastane yoğun bakım ünitesinde makineye bağlı oksijen destekli tedavi edilmeye başladı.
‘BABAMLA CAMDAN KONUŞUYORDUK’
Hastanede ne olur ne olmaz diye babasının vekaletini aldığını söyleyen Tolga Behit: “Hastaneye her gittiğimde babamın yattığı odanın camından konuşuyorduk ve kendisi sürekli cep telefonundan yazıp, görüntüler gönderiyordu bana. Bilinci açık, gayet normal şekilde kitap okuyordu. Ama bir yandan da babam, oğlum hastane yönetimiyle konuş, sorunsuz şekilde beni buradan çıkar, olursa bugün çıkmak istiyorum diyordu.”
‘EŞİNİZLE GELİN VEDALAŞIN’
Tolga Behit, babasının acı sona giden hastane sürecini şöyle anlattı: “On gününün sonunda işte olduğum bir gün teyzem aradı, ‘hastaneden anneni aradılar ve annen bayıldı’ dedi. Hastaneden anneme, ‘eşinizle gelin vedalaşın’, her an her şey olabilir demişler. Bunu öğrendiğimde, şok oldum. Durumu öğrenmek için hemen hastaneye gittim. Her zamanki gibi, yine camdan babamla konuştum. ‘Baba nasılsın’ diye sordum, babam da ‘iyiyim oğlum’ dedi. Sonra babam için neden böyle bir şey söylediklerini anlamak için neden beni aramadıklarını sordum hastane çalışanlarına. Hastane çalışanları ile tartıştık, babamın doktoruyla konuşmak istediğimi söyledim. Doktor kendisi gelmeyip konuşmak için yardımcı doktorunu gönderdi. Gelen doktor babamın durumunun iyi olmadığını ve bunun için aradıklarını söyledi. Ben de, kendisine babamla biraz önce konuştuğumu, bilinci açık, normal şekilde konuştuk diye anlattım. Doktor, ‘babanızdaki oksijen eksiliği olduğu için, durumunu tam olarak anlayamıyor, bundan öyle davranıyor dedi.
‘İYİ GİDEN GELİŞME YOK’
‘Babam, son beş on dakikada üç mesaj yazdı. Sizin dediğiniz gibi oksijeni azalan bir hasta, cep telefonundan nasıl mesaj yazabiliyor’ diye sordum. Başından beri babama bakan doktorla konuşmak istediğimi söyleyerek, hastaneden ayrıldım. Ertesi gün tekrar gittiğimde, esas doktordan babamın durumunu konuşmaya başladık. Doktor, ‘babanızın durumunda iyi giden gelişme olmadı, ikinci aşama olan entübeye geçmek durumundayız. Bu da kendisi için ağır ve zor bir süreç, yüzde 99 babanız başaramayacak’ dedi. Madem durum bu, kesinlikle entübe yapılmasını istemiyorum. Babamın vekaleti ben de, bunu isteyebilirim dedim doktora. Hiçbir şey yapmasak da, babanızın yine yaşaması zor’ dedi.
‘ENTÜBE ETTİK ÖLDÜ’
Olmasa avukatım aracıyla babamı, başka bir hastaneye gönderilmesini istedim, kabul etmediler. Sonra hastaneden ayrıldık. Pazartesi günü tekrar gittiğimde, camdan baktım doktorlar babamın odasında, babam yatağında. Hemen içeri girdim, durumu sordum. Doktor, ‘babanı entübe ettik ve baban öldü’ dedi. Ya nasıl olur? dedim. Babam da kalp rahatsızlığı da vardı, verdikleri ağır narkozla babamı bitkisel hale getirdiler. Doktor öldü diyor, bir yardımcısı işaretle henüz değil diyor. İnanılır gibi değil. Hemen polisi aradım, hastaneye gelmelerini istedim. Gelen polisler, babası öldü mü ölmedi mi? diye doktora soruyor, doktor polislerin önünde cevap veremiyor, lafı dolaştırıyor.
‘VÜCUDU BUZ KESMİŞTİ’
Polis, sonunda ‘ya durumu söyleyin, adam öldü mü ölmedi mi’ diyor. Neden cevap vermiyorsunuz? Doktor bu sefer ‘hayır, ölmedi, makineye bağlı’ diye cevap veriyor. Polisler, ‘bakın babanız ölmedi, doktorlar gerekeni yapacak’ diye bizi telkin etmeye çalıştı. Bizim, hastaneden gitmemizi istedi. Doktorlarla konuştuk, babamın yanına girdik. Babamın elini tuttum, vücudu buz kesilmiş durumdaydı. İki gün önce konuştuğum babam ile artık konuşamıyorduk. Makine bağlı olarak, ama artık bilincini kaybetmiş şekilde kaldı. Ertesi gün yani 26 Mayıs 2021 tarihinde babamın kalbinin durduğunu, vefat ettiğini bildirdiler.
‘AVUKATIMA BAŞVURDUM’
Babasının hastane sürecinde iki defa korona testi yapıldığını ve iki kez de sonucun negatif çıktığını söyleyen Tolga Behit, “Cenazeyi almak için cenaze fonu görevlilerin hastane gittiklerinde, kendilerine babamın terslerinin pozitif olduğunu söylemişler. Bunda da hastane görevlileri, doğruyu söylememiş. Babamın tedavisi devam ederken yapılan iki testi de negatifti. Bunların belgesine avukatımla ulaştım. Ama daha fazla bilgi ve dosyaya ulaşamadık. Babamın ölümünden doktorunun sorumlu olduğu düşünüyorum. Sürekli konuştuğum, entübeye kadar bana mesaj yazan babamın nasıl böyle bir sonla karşılaştığına inanamıyorum. Avukatımla bu işin peşini bırakmayacağım. Doktorun ihmali ve yanlış tedavisiyle babamın hayatını kaybettiğini düşünüyorum. Bunu ispatlamak için hukuki mücadelemi bırakmayacağım” diye konuştu. Oğlunun iddiasıyla şüpheli şekilde 74 yaşında hayatını kaybeden Mustafa Behit’in naaşı, uzun uğraşların ardından memleketi Aydın Söke’de toprağa verildi.