Güncelleme Tarihi:
Aslında KRV’de 2012 yılında 33 okulda 1800 öğrenciye 42 öğretmenle İslam din dersi verilmeye başlandı.
2020/2021 eğitim ve öğrenim yılında KRV’de 260 okulda 22 bin öğrenciye 300’ün üzerinde öğretmen İslam din dersi vermektedir.
İslam din dersinin içeriğinin yeniden oluşturulması amacıyla Okul ve Eğitim Bakanı Yvonne Gebauer, uzun süren görüşmelerden sonra KRV İslam Din Topluluğu (IRG), Fas Cemaati Birliği (BMG), Almanya Boşnaklar İslam Toplumu (IGBD), Almanya İslam-Arnavut Merkezleri Birliği (UIAZD), İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) ile Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) bu komisyonda görev almasına karar verdi.
LASCHET’İ TOPA TUTTULAR
Hür Demokrat Partili (FDP) Bakan Gebauer, bu kararı vermezden önce, hiç şüphesiz Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’li (CDU) Eyalet Başbakanı Armin Laschet’in de onayını aldı.
İşte bu komisyonda DİTİB’in de yer alacağı açıklanır açıklanmaz, farklı çevrelerden eleştiriler ve tepkiler yağdı.
Armin Laschet’i ‘topa tutanlar’ oldu.
SPD’li, Yeşiller’li, Sol Parti’li, AfD’li, hatta CDU’lu bazı politikacılar da vardı aralarında.
26 Eylül’de yapılacak genel seçimlere muhafazakâr kanadın başbakan adayı olarak katılacak olan Laschet’i, Almanya’da yaşayan Müslümanların, özellikle de Türkiye kökenli seçmenlerin oyunu almak için DİTİB’e komisyona girme yolunu açmakla suçlayanlar bile vardı.
DİTİB, Alman Dernekler Yasası’na göre 5 Temmuz 1984 tarihinde 135 derneğin katılımıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur (STK).
Şu andaki üye dernek sayısı 960’ın üzerindedir.
DİTİB’in kuruluş amacı ‘dini, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri gerçekleştirmek ve Almanya genelindeki kendisine bağlı derneklerin bu tür faaliyetlerini koordine etmektir”.
İlk tüzüğünde amacın “Köln’de yaşayan Türk topluluğuyla İslam dini ile ilgili her meselede ilgilenmek, onları aydınlatmak ve dini eğitim vermek.T.C. Millî Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı iş birliğinde Köln okullarında İslam din dersi programı hazırlamak olduğu” belirtilmektedir.
ÇATI ÖRGÜTLERİN EN BÜYÜĞÜ
DİTİB yıllarca bu alanda başarılı çalışmalar yapmıştır.
DİTİB, yıllardır Almanya’da faaliyetlerde bulunmaktadır.
DİTİB, resmi verilere Almanya’da yaşayan 4.5 milyon Müslümanı temsil eden çatı örgütlerinin en büyüğüdür.
DİTİB, Almanya’da 2006 yılından beri her yıl düzenlenen Alman İslam Konferansı’nın (DIK) katılımcısıdır.
DİTİB, 30 yıl boyunca Alman devleti tarafından ‘iş birliğine layık’ bir çatı örgütü olarak görüldü.
DİTİB, Hamburg, Bremen, Hessen gibi bazı eyaletlerle ‘devlet sözleşmeleri’ imzaladı.
DİTİB’in Alman Anayası ile uyumlu bir İslam’ı temsil ettiği yazılıp çizildi, söylendi yıllarca.
Yüksek düzeyde sorumluluk taşıyan birçok Alman politikacı, DİTİB ile diyaloğun geliştirilerek sürdürülmesini savunagelmiştir yıllarca.
Türkiye’de 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra Almanya’da DİTİB’e bağlı camilerde görev yapan bazı imamlar FETÖ’cüleri ‘gammazlamakla’ suçlanınca, neredeyse tüm çatı örgütüne ‘öcü’ gözüyle bakılmaya başlandı.
DİTİB ‘casusluk yapmakla’ suçlandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘uzanan kolu’ olmakla suçlandı.
‘Türk devletinin uydusu’ olmakla suçlandı.
ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL
Oysa ki DİTİB’in Diyanet İşleri Başkanlığı ile resmi hiçbir bağlantısı yoktur.
Sadece Türkiye’den gönderilen din adamlarının aylıklarını Türkiye ödemektedir.
Hiç şüphesiz birçok yerde, birçok kurumda ve kuruluşta olduğu gibi DİTİB bünyesindeki imamlar arasında da hata yapan birkaç kişi olmuştur.
Ancak bu ülkede görev yapan tüm imamları suçlamak ve DİTİB’i ‘öcüymüş’ gibi göstermek tam bir insafsızlıktır.
Kaldı ki, Alman polis teşkilatında aşırı milliyetçi, ırkçı, terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) yandaşları olduğu ortaya çıkmıştır.
Alman ordusunda görev yapan bazı askerlerin de.
Hatta Federal Meclis’te ve bazı eyalet parlamentolarında ‘aşırı sağcı’ milletvekilleri bile vardır.
İşte bunları görmezden gelen, adeta suspus olan Alman politikacıların DİTİB’e ve CDU Genel Başkanı Armin Laschet’e ateş püskürmelerini anlamak mümkün değildir.