Güncelleme Tarihi:
DİYANET İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) Köln’de yaptırdığı Merkez Camii’nde ünlü mimar Paul Böhm ve DİTİB yönetimi arasında yaşanan sıkıntılar son üç haftada belirgin olarak gün yüzüne çıksa da tartışmaların başlangıcı daha eskilere dayanıyor. Cami inşaatını tehlikeye sokan gelişmeler DİTİB ile Mimar Paul Böhm’ün “İnşaattaki değişiklikler” nedeniyle yaşadıkları anlaşmazlıklardan kaynaklanıyordu. Mimar Böhm, “DİTİB yönetimi sürekli yeni taleplerle hem süreyi uzatıyor hem de maliyeti artırıyor” derken, mimarın işine son veren DİTİB yönetimi, “İnşaatta büyük hatalar var. Ama mimar bu hataları düzeltmeye yanaşmıyor. Maliyeti çok yükseltiyor” diye iddialarını sıralıyor.
Geleceğe bakıyorlar
DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Orhan Bilen, sürece zarar vermemek için Böhm ile basın aracılığıyla tartışmayacaklarına dair anlaşmaya vardıklarını belirterek, kendisine geçmişe yönelik soru sormamızı istiyor. Bilen, DİTİB’in geleceğe yönelik tutumu ile ilgili sorularımıza ise yanıt verdi.
Tartışmaların kaynağı ne?
Tartışmaların DİTİB cephesine göre alevlenme nedenine bakmak istendiğinde Orhan Bilen’in daha önce yaptığı açıklamalarını incelemek gerekiyor. Orhan Bilen daha önce konu ile ilgili gazetelere verdiği demeçlerinde ve düzenledikleri basın toplantılarında en büyük sıkıntının binanın renginden dolayı çıktığını vurguluyor. Bilen’e göre DİTİB yönetimini en başta inşaattaki renk tutarsızlığı rahatsız etti. Buna göre inşaat harcının rengi bazı yerlerde beton rengi bazı yerlerde, gri bazı yerlerde de koyu gri olarak gözlemlendi. Bilen ve DİTİB yönetiminin iddialarına göre özellikle minarenin alt kısımları ile üst kısmı arasında renk farklılığı bariz olarak görülüyordu. Bilen DİTİB’in kendi bünyesindeki mimar ve mühendisleri tarafından tespit edilen noksanlıkları mimar Böhm ile paylaştıklarını, ancak Böhm’ün kendilerini ciddiye almadığını söylüyor.
Kubbe 10 yıl sonra yıkılır mı?
En büyük sıkıntının kubbede yaşandığını ifade eden Orhan Bilen, kubbe betonunun demir aksamlarıyla ilgili tespit edilen sorunun ilerleyen yıllarda büyüyeceğini ve tamiri güç bir hale dönüşeceğini belirtiyor. Tüm bu hataları mimara bildirdiklerini, verdikleri sürede mimarın hataları tamir etmediğini kaydeden Bilen, maliyetin planlanandan yaklaşık 2,5 milyon Euro fazla çıkması üzerine duruma müdahale etmek zorunda kaldıklarını belirtiyor. Bilen inşaat için 15 milyon Euro hesaplandığını, ancak bu şekilde devam edilmesi halinde masrafların 30 milyon Euro’ya tırmanmasının işten bile olmadığını düşünüyor.
Maliyet neden arttı?
Bilen’e göre DİTİB’in en baştaki şikayeti beton renginin birbirini tutması oldu. Özellikle minaredeki renk farklılığı ve kubbedeki sorunun giderilmesinde ısrar edildi. Orhan Bilen bariz hataların düzeltilmesinin dışında inşaatta yaptırdıkları değişikliklerin maliyeti artırmadığını, tam tersine düşürdüğünü ifade ediyor. Yaşanan bu gelişmeler üzerine Mimar Böhm’e olan güvenlerinin sarsıldığını söyleyen Bilen, bu nedenle bilirkişi tutarak camideki eksiklikleri tespit ettirme yoluna gittiklerini belirtiyor. Bilirkişi raporunda 2 bin 300 hatanın tespit edilmesi üzerine büyük şaşkınlık yaşadıklarını da vurgulayan Bilen bu hataların derhal düzeltilmesi için harekete geçtiklerini, ancak Böhm’ün kendilerini oyalamaya çalıştığını ileri sürüyor. Cami inşaatını gönüllü olarak, karşılıksız çalışmalarıyla yönettiklerini belirten Orhan Bilen, masrafların artması, camide çok sayıda hatanın yapılmasına daha fazla tahammül edemedikleri için mimarla yollarını ayırmak zorunda kaldıklarını her fırsatta dile getiriyor.
İletişim sorunu olmadı
Cami danışma kurulunu yeterince bilgilendirmediklerini kabul eden ve bunun için üzgün olduklarını da dile getiren Orhan Bilen mimarla iletişimde sorun yaşandığı iddialarını ise kesin dille reddediyor. Orhan bilen mimar Böhm ile sık sık bir araya geldiklerini söylüyor. Orhan Bilen, mimar Paul Böhm ile bundan böyle çalışmalarının zor olduğunu dile getirse de kendisine duyduğu saygıyı sürekli vurguluyor. Bir konunun daha üzerini çizen Bilen, DİTİB’in Böhm’e tek kuruş borcu olmadığını vurguluyor.
Yönetim neden değişti?
DİTİB yönetimi en çok yönetim kadrosunun tümüyle değiştirilmesinden dolayı eleştiri alıyor. Alman basını da, Böhm de yönetim değişikliği nedeniyle iletişimde sorunlar yaşandığını belirtip, yeni yönetimin eskiden belirlenen kriterleri dikkate almak istemediğini ileri sürüyor. Bu iddialar karşısında Orhan Bilen ise DİTİB yönetiminin kendisi ve genel başkan Prof. Ali Dere dışında eskiden beri teşkilat bünyesindeki kişilerden oluştuğunu söylüyor. Bilen, Prof. Ali Dere’nin Almanya’yı iyi bildiğini, kendisinin de 31 yıldır Almanya’da yaşadığını, yönetim kurulunda da Almanya’da yetişmiş akademisyenlerin bulunduğunu hatırlatarak, mevcut DİTİB yönetiminin yeni olmadığını, ancak Almanya’yı iyi bilen uzmanlardan oluştuğuna dikkati çekiyor. İletişim sorunu ise Bilen’e göre hiç olmadı.
Bundan sonra ne olacak?
DİTİB Genel Başkan Başkan Yardımcısı Orhan Bilen, DİTİB’in gelecekte izleyeceği yolla ilgili sorularımıza ise şu yanıtları verdi:
Cami inşaatının durdurulma tehlikesi var mı?
Cami inşaatının durması için iki sebep olabilir. Statik problemi varsa inşaat durdurulur. Zaten sorun varsa belediye buna izin vermez. İkinci olarak mimarın telif hakkının zedelenmesi halinde inşaat durur. O zaman mimarın inşaatı durdurma hakkı olur. Yani mimarın çizdiği projeden farklı bir inşaat yapılırsa inşaat durabilir. Kullanım amacı, dış görüntüsü değiştirilirse telif hakkı ihlal edilmiş olur. Şu anda statik hata yok. Binanın görüntüsünü değiştirmek gibi bir niyetimiz ise hiç yok. Dolayısıyla inşaatın durdurulması için bir neden yok. Cemaatimizin endişe etmesini istemeyiz. İnşaatın durdurulması kimseye yarar sağlamaz. Amacımız bir an önce tamamlamak.
Çıkan tartışmalar DİTİB’in ve yapılacak caminin imajına zarar verdi mi?
Üç haftadır Alman gazetelerinde çıkan haberler bize sıkıntı verdi. Konuyu ideolojik yönde değerlendirmek istediler. İnşaattaki sıkıntıların politikayla, ideolojiyle hiç bir ilgisi olmadığını inşaatı gören herkes anlar. Ben, “beton 10 sene sonra pas kusacak” dediğimde, bunun ideolojiyle ne ilgisi olabilir? İnşaatta renk bütünlüğünün olmadığını söyledik. Basın tarafından ciddi bir şekilde suçlandık. Hakarete varan ithamlarda bulunuldu. Bizim resimlerimizi bile koyu, karanlık bastılar. Anlata anlata dilimizde tüy bitti. Ama ciddi bir aydınlatma kampanyası yaptık. Artık bir çok kişi meselenin özünü biliyor ve bize hak veriyor.
Arabulucu Schramma
Eski belediye başkanı Schramma’nın arabulucu rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Schramma, başkanlık döneminden beri büyük destek verdi. Desteğini halen sürdürüyor. Gerçekleri görüp, olayları doğru kavrayabiliyor. Böhm’ü de, bizi de iyi tanıyor. Schramma’ya çok güveniyoruz. Son iki haftadır sürekli bilgi alış verişi yapıyoruz, irtibat halindeyiz. Sanırım Böhm’le de irtibatı sürüyor. Onunla daha sağlıklı bir sonuca ulaşabileceğimize inanıyorum.
Size göre nasıl bir uzlaşı sağlanır?
Mimar Böhm bu camiyi çizdi. Artık tarihe geçmiş bir kişidir. Bu caminin mimarıdır. Bunu kendisine de söyledim. Bu nedenle uzun yıllar birbirimizin yüzüne bakacağız. Ama yeniden şantiye şefliğini kendisine vermemiz mümkün değil. Çünkü bu bir süreç gerektirir. Bizim ise inşaatı sekteye uğratacak lüksümüz yok. Bir gün kaybına bile tahammülümüz yok. Normlara uygun, kaliteli bir binayı tamamlamak istiyoruz. İnşaatı Böhm’le nasıl birlikte yürütürüz, hangi ortamda, birlikte neler yaparız, bunları zaman gösterecek. Şu anda biz yolumuza devam ediyoruz. Hedefimiz camiyi gelecek yıl haziranda ibadete açmak.
YARIN: MİMAR PAUL BÖHM NE DÜŞÜNÜYOR?