Güncelleme Tarihi:
2009 yılında kafayı işsizlere ve Hartz IV alanlara taktı.
“Birincisi Hartz IV'le geçinenler zamanlarının büyük bir bölümünü evde geçiriyor. İkincisi, sıcağı seviyorlar. Üçüncüsü, ısıyı pencereyi açıp kapatarak düzenliyorlar” diyerek sosyal konumları zayıf olan insanları açık bir biçimde aşağıladı.
Ancak 2002-2009 yılları arasında Berlin Maliye Senatörlüğü yapan Sarrazin bununla da yetinmedi.
“Lettre International” isimli dergiyle yaptığı bir söyleşide daha da ileri giderek Türkleri, Arapları ve Müslümanları hedef aldı.
Türklerin ve Arapların yüzde 40'ından fazlasının “devletin sırtından geçindiğini” ileri sürdü.
“Kosovalılar nasıl çok çocuk yaparak Kosova'yı fethetmişse, Türkler de yüksek doğum oranıyla Almanya'yı fethedecek” gibi saçma sapan ve gerçek dışı bir karalamada bulundu.
Türklerin ve Arapların uyum sağlama niyetinde olmadığını iddia ederek, “Hiçbir iş yapmayan birini kabullenmek zorunda değilim. Devletin sırtından geçinen, ancak bu devleti reddeden, çocuklarının eğitimiyle doğru dürüst ilgilenmeyen ve sürekli olarak başörtülü kız çocukları üreten birini kabullenmek zorunda değilim. Bu Türklerin yüzde 70'i, Arapların da yüzde 90'ı için geçerlidir” şeklinde ırkçı bir yaklaşım sergiledi.
“Sosyal Darvinist” bir tutum sergileyen “gen uzmanı” Thilo Sarrazin zeka ile gen arasında bir bağlantı olduğunu ileri sürerek Türklerin, Afrikalıların “Almanya'yı aptallaştırdığını” bile ileri sürecek kadar ileri gitti.
Sarrazin'in bu yöndeki yaklaşımları üyesi olduğu Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) yöneticilerini küplere bindirdi.
SPD yönetimi, o dönemde Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi olan Sarrazin'in bu tutumunun sosyal demokratların temel ilkeleriyle bağdaşmadığı görüşünde birleşerek partiden ihraç edilmesini istedi.
SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel, Sarrazin'in söylemlerini “aptalca” bulduğunu söyleyip, “Sarrazin kendisine yeni bir politik vatan arasın” diyerek arslanlar gibi kükredi.
SPD Genel Sekreteri Andrea Nahles, Sarrazin'i partinin adını istismar etmekle suçladı ve istifa edip gitmesini istedi.
Ama nedense zamanla bu söylemler unutuluverdi...
SPD adına geçen hafta “uzlaşma komisyonu” toplantısına katılıp Sarrazin'i dinleyen Andrea Nahles, tıpkı hiçbir şey olmamış gibi, Thilo Sarrazin'in partiden ihraç edilmesine ilişkin başvuruyu geri çekiverdi.
SPD'nin “dişi kaplanı” olarak bilinen Andrea Nahles, partinin sağ kanadının tepkisinden korkmuş olacak ki, bir anda adeta “Pamuk Prenses” oluverdi...
Ya Sigmar Gabriel?
Almanya'nın güneyinde “Bodensee”de (Yer Gölü) Paskalya Tatili'ni geçiren SPD lideri Gabriel'den hiç ses çıkmadı.
Adeta yer yarıldı da Sigmar Gabriel 'Yer Gölü'nün altında kaldı.
Daha birkaç gün öncesine kadar arslanlar gibi kükreyen Gabriel, ortalıkta görülmediği gibi, sessizliğe gömülmeyi yeğledi.
Evet, SPD'nin aslanları dişlerini bile göstermedi.
Çünkü onlar artık “dişsiz aslanlar”dı....
Yani “Zahnlose Löwen”...