Güncelleme Tarihi:
ALMANYA'NIN son 40 yıldaki dışpolitikasına Hür Demokrat Parti'nin (FDP) damgasını vurmuştur.
Willy Brandt başbakanlığında Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile FDP'nin 1969 yılında oluşturduğu koalisyon hükümetinde, Walter Scheel Federal Dışişleri Bakanlığını üstlendi.
FDP'li Walter Scheel, 1974 yılında Almanya'nın Cumhurbaşkanı olunca, yerine aynı partiden Hans-Dietrich Genscher göreve getirildi.
SPD-FDP koalisyonun kopması üzerine 1982 yılında Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile FDP'nin Helmut Kohl başbakanlığında oluşturduğu yeni koalisyon hükümetinde de Genscher koltuğunu korudu.
Hans-Dietrich Genscher, 1974-1992 yılları arasında -dönemin Başbakanı Helmut Schmidt, FDP'nin koalisyonu terk etmesi üzerine geçici olarak 17 Eylül 1982-1 Ekim 1982 tarihleri arasında Federal Dışişleri Bakanlığı görevini de üstlendi- Almanya'nın dış politikasına yön verdi.
Yaklaşık 23 yıl bu görevi sürdüren Genscher, “Almanya'nın en kıdemli Dışişleri Bakanı” sıfatını da kazandı.
Eski Doğu Almanya olarak bilinen Demokratik Almanya Cumhuriyeti sınırları içindeki Halle kentinde doğan ve 1952 yılında kaçıp Almanya Federal Cumhuriyeti'ne yerleşen Genscher, iki Almanya'nın birleşmesinde etkin rol oynadı.
Genscher, hem Brandt hem de Kohl döneminde Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin gelişmesi için de ayrı bir özen gösterdi.
Süreklilik ve inandırıcılığın dışpolitikanın temel taşı olduğunu savundu hep bu liberal politikacı.
Genscher'den sonra Federal Dışişleri Bakanlığı görevini FDP'li Klaus Kinkel üstlendi.
Kinkel, 1992-1998 yılları arasında SPD ile Yeşiller iktidarı devralıncaya kadar görevde kaldı.
Klaus Kinkel de Genscher gibi Türkiye'nin AB'de yerini almasını savundu hep.
Ancak Almanların “kara dev” olarak niteledikleri Helmut Kohl'ün
farklı yaklaşımı yüzünden görevi döneminde Türkiye'ye adaylık statüsü verilmesinin engellenmesini engelleyemedi.
Nitekim görevi bıraktıktan sonra yaptığımız bir görüşmede, Türkiye'ye Helsinki'de adaylık statüsü verilmesinde etkin rol oynayan Almanya'nın SPD'li Başbakanı Gerhard Schröder ile Yeşiller Partili Federal Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in dışpolitikada önemli bir başarı elde ettiklerini söylerken, “Keşke bunu biz başarabilseydik” diye hayıflanmıştı.
İşte CDU/CSU ile FDP'nin oluşturacağı yeni koalisyon hükümetinde Almanya'nın yeni Dışişleri Bakanı olarak görev almasına kesin gözüyle bakılan Guido Westerwelle de “Genscher ve Kinkel çizgisini” savunan bir politikacıdır.
2001 yılından beri FDP Genel Başkanlığı yapan Guido Westerwelle, ülkeler arası ilişkilerde “Pacta sunt servanda” (ahde vefa) ilkesinin geçerli olduğunun altını çizerken, Türkiye ile yapılan sözleşmelere sadık kalınmasını savunmaktadır.
Nitekim Westerwelle'nin bu kararlı tutumu sayesinde CDU/CSU ve FDP arasında yapılan koalisyon görüşmelerinde, tıpkı CDU/CSU ve SPD arasında 1995 yılında imzalanan Koalisyon Sözleşmesi'nde olduğu gibi Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin “ucu açık” sürdürülmesinde uzlaşmaya varılmıştır.
FDP lideri Westerwelle'nin bu yöndeki kararlı tutumunu sürdüreceğinden kesinlikle şüphe duyulmamalıdır.