Güncelleme Tarihi:
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, 16. Dünya Verimlilik Kongresi ve 2010 Avrupa Verimlilik Konferansı'nda konuştu. Sakıp Sabancı'nın 'verimlilik, verimlilik, verimlilik” sözlerini hatırlatarak konuşmasına başlayan Sabancı, “Sakıp Bey, verimliliğin, dünyamızın ekonomik sorunlarını çözümleyecek anahtar kavramlardan biri olduğuna inanırdı” ifadelerini kullandı.
Sürekli daha iyiyi arama, iyileştirme, geliştirme, operasyonel mükemmellik yolunda ilerlemenin Sabancı Holding'in çalışma kültürünün bir parçası olduğunu söyleyen Güler Sabancı, Sabancı'da verimliliğin, başarının tarifi olduğunu ifade ederek, “Biz bunu bir kültür olarak benimsedik” diye konuştu.
SABANCI HOLDİNG'İN FELSEFESİ
1980'li yıllara kadar üretilen ürün ve hizmetlerin kalitesine odaklı geleneksel kalite kontrol anlayışının, pazara egemen olduğunu belirten Sabancı, toplam kalite felsefesini, kalıcı rekabet avantajı sağlayacak bir yönetim felsefesi olarak benimsediklerini vurguladı.
İki hafta önce, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile EnerjiSA şirketinin Bandırma Doğal Gaz Kombine Çevrim Santralini açtıklarını hatırlatan Sabancı, “Bandırma Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali, yüzde 60 verimi ile Türkiye'nin en verimli doğalgaz santrali oldu. Daha az doğal gazla daha çok elektrik üretecek. Bandırma Santrali'nın bu yüksek verimlilik oranı, yılda 50 bin ton daha az karbon salımına yol açarak küresel ısınma tehdidini azaltmaya katkıda bulunacak. Yüzde 60 verimlilikle, aşağı yukarı rakiplerimizle aramızda yüzde 10'a varan bir maliyet avantajı da yaratmış olduk. Yani sürdürülebilir verimlilik felsefesini içselleştirerek, tüm paydaşlarımıza kazanç sağladık” diye konuştu.
Verimliliğin özünde, daha az kaynakla daha fazla ve etkin değer yaratmak olduğunu belirten Sabancı, “Dolayısıyla sürdürebilirlilikle iç içe, iki kavramdan bahsediyoruz. Bir ülkenin, bir şirketin rekabetçiliği, onun verimliliği ile ölçülür” dedi.
“BİLİMSEL GELİŞMEYE AYAK UYDURURSAK VERİMLİLİKTE ARTIŞ SAĞLANIR”
Sabancı, ülkelerin verimliliğinin artması ile iyi yönetişim, iyi işleyen hukuk düzeni, ekonomik hayatı sadece düzenleyen ve denetleyen bir devlet rolü, piyasayı oluşturmasına imkan veren ve yatırımlara açık anlayış, şeffaf ve ölçülebilir ekonomik verilerin, ekonomide verimliliği ve dolayısıyla da refahı artırdığını vurguladı.
Franz Kafka'nın “verimlilik, daha önce hiç yapamadığınız şeyleri gerçekleştirme kabiliyetidir” sözlerini hatırlatan Güler Sabancı, “Üretim sürecinde ve üretim tekniklerindeki yenilikler de, verimliliği doğrudan etkileyen faktörlerdir. Bilimsel ve teknolojik gelişmelere ayak uydurabildiğimiz sürece, verimlilikte artış sağlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
Kapasitenin uzun süre önemli ölçüde düşük kullanıldığı bir ortamda yüksek verimlilikten söz edilemeyeceğine işaret eden Sabancı, şunları söyledi:
“Üretim sürecinin her aşamasında kullanılan girdilerin kalitesi önemlidir. Kaliteli girdi, yüksek verimlilik ve kaliteli nihai ürün için vazgeçilmezdir. Aynı şekilde, üretimde kullanılan girdilerin en önemlisi olan insan gücünün kalitesi de verimliliği doğrudan etkileyen bir faktördür. İyi eğitilmiş, yeterli beslenen, iş kazalarından ve hastalıklarından korunan işgücü, yüksek verimliliğin en şaşmaz güvencesidir. Bu alanlarda, devlet ve toplumun bütün kesimlerinde yapılabilecek her türlü geliştirici katkı, ülke ekonomisinin verimliliğini artıracaktır.”
ALMANYA ÖRNEĞİ
Global krizin, verimlilik ile ilişkisini de değerlendiren Sabancı, şöyle devam etti:
“Bu krize, verimlilik artışına dayanmayan gevşek para politikaları ve para bolluğu sonucu aşırı borçlanmalar sebep oldu. Para bolluğu, serbest sermaye hareketi ortamında aşırı talebe dönüştü. Aktif fiyatlarını, borsaları, konut fiyatlarını, emtia fiyatlarını şişirdi. Aktif balonları kredi balonu yarattı. Risk olgusu neredeyse unutuldu. Verimlilik artışı, üretim artışı bunu yakalayamadı. Reel sektörün gerçekleri ve verimlilik ile bağı kopmuş bir ortam doğdu ve sürdürülebilir olmadığı anlaşıldı. Fiyatların ve faizlerin yükselmeye geçmesiyle sistem çöktü. Talep hızla daraldı. Alınan aşırı riskler (toksik asetler) nedeniyle finans sistemi çökme eşiğine geldi. Verimlilik artışına dayanmayan para ve bütçe gevşetilerek, şişirilen talebin sürdürülebilir olmadığı görüldü. Şimdi, tüm dünyanın bundan ders alması gerekiyor.”
ABD ve Avrupa gibi gelişmiş piyasaların krizden daha yavaş çıktıklarını belirten Sabancı, “ABD'deki bir çok şirket, devletten bolca para almasına rağmen, henüz bu parayı stratejik bir verimlilik politikasıyla harmanlayamadığı için zorlanıyorlar, istedikleri gibi büyüyemiyorlar” dedi.
Yunanistan'a bakınca, verimlilik sağlayamayan, şeffaf olmayan bir ekonominin sonuçlarının ne kadar kötü olabileceğinin görüldüğünü söyleyen Sabancı, şu bilgileri verdi:
“Fakat Almanya'ya bakarsak, durum farklı. Almanya'da, kriz başladığında, hükümet, sanayi, işveren, sendika, yani tüm ülke, birlikte krizden çıkma planları yaptı. Karşılıklı mutabık kaldılar, uyumlu çalıştılar. Verimliliği esas alan tedbirleri birlikte uyguladılar. Ve şimdi Almanya'daki işsizlik, kriz öncesinden daha aşağı seviyelere düştü - hatta ülkedeki işsizlik oranı son 20 yılın en düşük seviyesinde- Almanların yüksek teknoloji üreten 1300 şirketi bulunuyor. Başka ülkelerin üretemediği yüksek teknolojiyi üreten, inovasyona ve verimliliğe büyük önem veren Almanya, yeniden Avrupa'nın en verimli ülkesi haline geldi.”
Türkiye'nin krizi iyi atlatan ülkelerin başında yer aldığını da vurgulayan Güler Sabancı, “Türkiye'nin sağlam bankacılık altyapısı, toksik aktif sorunu olmaması ve akılcı uygulanan mali politikası, bizi krizin en kötü etkilerinden korudu” diye konuştu.
“TÜRKİYE'NİN EKONOMİK İKLİMİ DÜZELDİ”
Türkiye'nin ekonomik ikliminin düzeldiğini ifade eden Sabancı, şunları kaydetti:
“Sağlam, özelleştirmeler hızla devam ediyor. Devlet, denetim mekanizmasına yönelik regülasyonları hayata geçiriyor. Bu rekabetçi ortam, verimliliği de zorunlu hale getiriyor. Büyüme rakamlarımız sadece G-20 değil, tüm dünya ülkelerine örnek seviyelerde. Enflasyon kontrol altında devam ediyor; dolayısıyla da düşük faiz ve uzun vadeli kredi imkanları artıyor. Bu vesileyle de ilk defa yatırım yapma ratingine yükseleceğimizin işaretlerini almaya başladık. Bir senede dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında, on yediden on altıya çıktık.”
SÜRDÜRÜLEBİLİR VERİMLİLİK
Bütün bunlara rağmen sürdürülebilir verimliliği yakalamak için çok daha fazla çalışılması gerektiğini söyleyen Sabancı, “Özelleştirmelere tam hızla devam etmeliyiz ki şirketlerimiz daha verimli çalışsın, hedeflerini tuttursun, şeffaflığı yakalasın. Üstüne basarak yeniden söylüyorum: verimlilik başarının göstergesidir” dedi.
Gelişmekte olan ülkeler için en büyük riskin, büyük cari açık ve bunu finanse eden, dışarıdan gelen sıcak para olduğu uyarısında bulunan Sabancı, “Bu durumda, orta ve uzun vadede kamu harcamalarını azaltmamız, yatırımları artırmamız, geleceğe hazırlanmamız gerekmektedir. Ülkemizdeki bu müspet gelişmelere paralel, rekabet gücümüzü sürekli geliştirmek için, daha odaklanmış çalışmalara ve politikalara ihtiyacımız var. Tüketimi teşvik ederken reel sektörü ve verimliliği teşvik eden politikaları gözardı etmemeliyiz. Ülkemiz iyi bir büyüme ve gelişme dönemine girmiştir ancak, dünyadaki gelişmelere hassas olmalıyız” diye konuştu.
Türkiye'nin artık G-20 'nin önemli bir üyesi olduğunu, IMF'de söz sahibi olduğunu, dünyanın sürdürülebilirlik konusuna en öncelikli konularından biri olan enerjide çok önemli role sahip olduğunu kaydeden Sabancı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Önümüzdeki dönemde tüm dünyanın gündeminde öne çıkan iki konunun verimlilik ve sürdürülebilirlik olduğunu görüyoruz. Bu nedenle, biz de ülke olarak, Türk özel sektörü olarak, daha uzun vadeli stratejilere odaklanarak, bu vizyonla hareket etmeliyiz. İşin özünü asla unutmamalı ve unutturmamalıyız. İşin özü, rekabet gücü ve verimliliktir.”
Güler Sabancı'ya konuşmasının ardından, iki yılda bir verilen Dünya Verimlilik Bilimleri Akademisi Ödülü Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün tarafından sunuldu.