Güncelleme Tarihi:
Avusturya’da uzun süredir tartışmalara neden olan ve bugün Meclis Genel Kurulu'nda görüşülecek "İslam Yasa Tasarısı" adlı yasal düzenleme, bir taraftan Müslümanların fiilen kullandığı bazı hakları hukuki güvence altına alıyor, ancak diğer taraftan Müslümanların din ve örgütlenme özgürlüğü ile eşitlik haklarını ihlal eden maddeleri barındırıyor.
Avusturya Sosyal Demokrat Partisi ve Avusturya Halk Partisi'nin oluşturduğu koalisyon hükümeti tarafından hazırlanan ve tartışmalara neden olan tasarı bugün Meclis Genel Kurulu'nda görüşülecek. Görüşmelerden sonra tasarı oylamaya sunulacak. Değişiklik yapılması öngörülmeyen tasarının kabul edilerek yasalaşması bekleniyor.
Hükümet, 2 Ekim 2014 tarihinde kamuoyuna açıkladığı tasarıyı, 10 Aralık’ta kabul ederek Meclis’e gönderdi. Tepkiler üzerine bir süre askıya alınan tasarı, 14 Ocak’ta Meclis Anayasa Komisyonu’nda tartışmaya açıldı. Tepkilerin artması üzerine hükümetin üzerinde bazı değişiklikler yaptığı tasarı, 12 Şubat’ta Meclis Anayasa Komisyonu’nda kabul edildi.
Tasarıya başından beri karşı çıkan Avusturya İslam Cemaati, bazı değişiklikler yapılması yönünde görüş bildirdi. Cemaatin üst karar organı Yüksek Konsey, 15 Şubat’ta yaptığı toplantıda yapılan değişiklikleri “olumlu” bulduğunu ancak “İslam Cemaati için ayrı bir yasa talebi, diğer dini topluluklara verilen hakların aynısı ve dış finansman yasağı” konularındaki endişelerinin devam ettiğini bildirdi.
MÜSLÜMANLARA YÖNELİK GENEL ŞÜPHE
Tasarıya yönelik eleştirilen başında, tasarının kullandığı dile yönelik ifadeler bulunuyor. Tasarının birçok maddesinde Müslümanlara yönelik “devlete ve topluma karşı olumlu tutum içinde olmaları”, “yasa dışı girişimlerde bulunmamaları” ve “yasalara uymaları” gibi şüphe ile bakan, suçlayıcı ifadeler bulunuyor.
Bu ifadelerin anayasanın hem ayrımcılık yasağı, hem de eşitlik ilkelerine aykırı olduğu belirtiliyor.
FİNANSMAN YASAĞI
Tasarıda en fazla eleştirilen maddelerden birini "yurt dışından finansman yasağı" oluşturuyor.
Bu madde Türkiye’den gelen ve camilerde görev yapan 65 imamı doğrudan etkileyecek. Son değişikliğe göre yurt dışından gelen imamlar, yasa yürürlüğe girdikten bir yıl sonra ülkeden ayrılacak.
Bu maddenin diğer dini gruplara uygulanmaması nedeniyle eşitlik ilkesine, dini öğretme ve yayma hakkının ihlali nedeniyle de din özgürlüğüne aykırı olduğu ifade ediliyor.
CEMAATİ TANIMA VE İPTAL ETME YETKİSİ
Tasarıdan çıkarılması istenen maddelerden bir diğeri "Bakanlar Kurulu’nun, bir dini cemaati tanınması ve lağvedilmesinde yetkili olması".
Bu yetki daha önce Başbakan’a tanınmıştı ancak aşırı sağcı bir başbakanın iktidara gelmesi halinde Müslümanlara ait cemaatleri lağvedeceği eleştirisi üzerine yetki Bakanlar Kurulu’na verildi.
Buna rağmen bu yetkiyi bir kişinin kullanması ile 10 kişinin kullanması arasında bir fark bulunmadığı görüşü dile getiriliyor. Bu madde de eşitlik ilkesi ve örgütlenme özgürlüğü açısından sakıncalı bulunuyor.
İMAM YETİŞTİRİLMESİ
Tasarıdaki bir diğer maddeye göre "sadece üniversitede kurulacak İslam teoloji bölümünden mezun olanlar" imam olabilecek.
Bu maddeyle Müslümanlara hizmet verecek imamların, devlet üniversitesinde yetiştirilmesi ve camilerde görev yapabilmeleri hedefleniyor.
İslam Cemaati, imamları yetiştirecek öğretim üyelerini ve müfredatı belirleme yetkisinin kendisinde olmasını istiyor. Yapılan son değişikliğe göre öğretim üyelerini cemaat, müfredatı devlet belirleyecek.
CAMİLERİN DURUMU
Eleştirilen bir diğer maddeye göre dernek bünyesindeki camiler, tüzel kişiliğe geçmezse kapatılacak.
Tasarıda “Tüzel kişilik düzenlemesine göre amacı dini topluma dair dini içerikleri yaymak olan dernekler kapatılacaktır” ifadeleri yer alıyor.
Buna göre, dernek statüsündeki camiler, ya kamu tüzel kişiliği kazanarak İslam cemaatinin birer parçası olacak ya da kapanacak. Bu maddeyle devlet, camilerin denetim ve kontrolünü artırmak istiyor. Bu maddenin “dernek kurma özgürlüğüne” aykırı olduğu belirtiliyor.
ETKİNLİKLERİN İPTAL EDİLMESİ
Tasarıda dini cemaatlerin düzenleyeceği etkinliklerin "güvenlik" gerekçesiyle iptal edilebilmesi de eleştiriliyor.
Tasarıda, "toplumsal güvenlik, düzen ve sağlığın ya da milli güvenliğin, diğer bireylerin güvenliğinin, hak veya özgürlüğünün kısıtlanmasına yol açabileceği düşünülen etkinliklerin iptal edilebilmesine" imkan veren bir madde yer alıyor.
İslam cemaati, bu maddeyle devletin Kur’an ziyafeti ve Kutlu Doğum Haftası gibi etkinliklerin iptal edebileceğini ve bu nedenle bunun tasarıdan çıkarılmasını istiyor.
OLUMLU MADDELER
Tasarıda olumlu maddeler de bulunuyor. Müslümanların fiilen kullandığı bazı hakların yasal güvenceye kavuşturulduğu tasarıda, ramazan ve kurban bayramlarının tatil olması, cuma namazı saatinde izin, cem ibadeti ve lokma günleri izni bulunuyor.
Bazı dini günlerin tanınması, ordu, hastane, hapishane ve okullarda helal gıda hakkı, din adamlarıyla görüşme hakkı ve mezarlık hakkı, erkek çocuklar için sünnet hakkı da tasarıda bulunuyor.
DAVA AÇILACAK
Tasarının mevcut haliyle yasalaşması durumunda Anayasa Mahkemesi’ne dava açılacak.
Genel olarak tasarının, anayasanın "eşitlik ilkesi ve örgütlenme özgürlüğü" ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin "dini öğretme, uygulama ve yayma” hakkını da içeren din özgürlüğüne aykırı olduğu savunuluyor.
Hükümet, tasarıda değişiklik yapmayacağını ve geri adım atmayacağını açıklarken, bazı dernekler dava açmaya hazırlandıklarını duyurdu.