Güncelleme Tarihi:
Berlinli göçmenlerin, sahip olmaktan gurur duyacağı isimlerin başında gelir Safter Çınar. Uzun yıllar sendikada aldığı görevle, Almanya'da yaşayan bir zamanların yabancı, günümüzün ise göçmenlerin sesi kulağı oldu. Bazen basın toplantılarında, bazen de demeç almak amacıyla sıkça görüştük kendisiyle. Almanya'daki göçmen konularında kendine has eleştiri üslubundaki ölçüyü kaçırdığını hiçbir zaman görmedik. Dozunda ama kuvvetli eleştirileriyle tanıdık Safter Çınar'ı. 5 Ekim 1967 yılında Almanya'ya gelen Safter abimiz, Almanya'ya gelişinin 40.yılını kutluyor. 80'lerden bu yana Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu'nda çeşitli pozisyonlarda görev aldı. Sıkı bir Galatasaraylı olan Safter Çınar, Almanya'ya 60'larda başlayan Türk işçi göçü tarihinde not düşülecek isimlerden biri olarak kalacaktır.
HAGEN RETHER BERLİN'DE
Alman Kabare oyuncusu Hagen Rether, 27-28 Ocak tarihlerinde Berlin Wühlmaeuse'de iki günlük gösteri sunacak. Hagen Rether, yaklaşık 3 hafta önce ARD'de yayınlanan bir gösterisiyle dikkatlerimizi çekti. Yaklaşık 8 dakikalık bu gösteri internet üzerinden bir çok kişiye de ulaştı. İzlemeyenler de mutlaka youtube üzerinden bu gösteriyi izlemeli. Almanya'da İslam'a ve Müslümanlara karşı son zamanlarda estirilen olumsuz atmosferi hicivli bir dille gözler önüne seriyor Hagen Rether. Spiegel ve Stern dergilerinin İslam'ı kapak konusu yaparken, kullandığı tarzı eleştirip, nasıl bir İslam düşmanlığı yapıldığını anlatıyor. Gösterisinin sonuna doğru ise namus cinayeti tartışmalarının da tuz biber olduğunu söylüyor. “Namus cinayetleri bizde de yüzyıllardır var. Ama bizde olunca adı farklı oluyor: Aile dramı” diye bitiriyor gösterisini. İnsanın, “ağzına sağlık” diyesi geliyor. Çünkü, bu ülkede aklı selim dediğimiz ve aralarından hani “bizden” diye de tabir ettiğimiz bir çok akil insan, çeşitli kaygılarla (belki de kariyer kaygısıyla) haksızlıklara bu kadar net cevap veremediği için. Binlerce teşekkür Hagen Rether.
BAŞKONSOLOSLUKTA DİZ ÇÖKÜP BEKLEYENLER VAR
Cem Yılmazlık hallerimiz var. Yıllardır eski başkonsolosluk binasının yetersizliğinden, insani şartlar sunmamasından şikayet edip durduk. Biz de zaman zaman vatandaşların bu konudaki haklı isyanını gazetemize taşıdık. Ve geç de olsa çok medeni şartlarda hizmet sunan bir başkonsolosluğa kavuştuk. Kavuştuk ama yeni binada, vatandaşların davranışlarını görünce de acaba gerekli miydi diye sormadan da edemiyor insan. Özellikle tüm Alman devlet dairelerinde yer alan çok basit numara sisteminde bile vatandaşın karmaşa yarattığını görüyoruz. Numara çekmeyi beceremediğimizden midir nedir, numara çekip vatandaşın eline tutuşturan bir görevli duruyor artık. Ayrıca numarayı alanların, elini beline dayayıp danışma bölümünün çevresinde, beklemesi de cabası. Yeterince sandalye olmasına rağmen, duvara sırtını dayayıp beklemek, ya da duvar kenarında diz çöküp beklemek acaba Türklerin genlerin de mi var? Vatandaşın bu halleri tam Cem Yılmazlık. Yoksa, 30 yıldır Kudamm üzerindeki eski konsolosluk binası milletimizde alışkanlık mı yaptı?