Güncelleme Tarihi:
ALMANYA'DAKİ DENİZ FENERİ DAVASINDA KARARLAR
DAVADAN FOTOĞRAFLAR
Mektubuna, "Almanya'nın Frankfurt mahkemesince hakkımda verilen mahkumiyet kararıyla ilgili olarak siz değerli kamuoyunu aydınlatmak istiyorum" diyerek başlayan Gürhan, 1998 yılından bu yana Avrupa'da, önce Media 7, ardından da Kanal 7 İNT televizyonunun yayınını sağlayan Euro 7 GmbH isimli şirketin ortağı ve tam yetkili genel müdürü olarak iş hayatını sürdürdüğünü belirtti.
Gürhan, mektubunda şunları ifade etti:
"Kanal 7 İNT'in Avrupa temsilcisi olarak yayıncılık ?alışmalarım devam ederken Deniz Feneri programını seyreden Avrupa'daki vatandaşlarımızın talebi üzerine Deniz Feneri e.V'yi 27.02.1999 tarihinde Almanya'nın Mörfelden şehrinde 7 arkadaşımla birlikte kurdum. Bu tarihten 2006 yılına kadar, hem kendi ticari işlerimi, hem de gönüllü olarak Deniz Feneri e.V'nin hizmetlerini yürüttüm. Başta Türkiye olmak üzere, Etiyopya'dan Endonezya'ya, Pakistan'dan Nijer'e, Mali'den Yemen'e, Sudan'dan İran'a, Irak'tan Azerbaycan'a kadar Afrika, Asya, Kafkaslar ve Balkanlar'daki onlarca ülkede, mazlum ve yoksul insanlara yardım ulaştırmaya ?alıştım. Dünyanın dört bir yanında a?lık, kuraklık, deprem ve diğer doğal afetler yüzünden yardıma muhta? duruma düşmüş on binlerce insana yardımsever insanımızın bir araya getirdiği gıda, giyim, sağlık, eğitim ve barınma yardımları ulaştırdım. Bütün bu faaliyetleri, az sayıda gönüllü arkadaşımla ve gündelik hayatımdan, hatta ?ocuklarıma ayırmam gereken zamandan fedakarlık ederek ger?ekleştirdim. Bu süre?te, özellikle Avrupa'ya üniversite eğitimi almaya gelen yoksul ve başarılı öğrencilerimiz i?in ?eşitli kalıcı ve sosyal projeler ürettim."
ELDEN PARA ÇEKME İDDİASI
Su?landığı diğer konunun elden para ?ekme iddiası olduğunu belirten Gürhan, mektubunda şöyle devam etti:
"Alman yasalarına göre elden para ?ekmek su? değildir. Nitekim elden para ?ekme hususu Frankfurt am Main savcılığında incelenmiş olup 26.04.2004 tarihinde takipsizlik kararı verilmiştir. Zaten önemli olan paranın elden ?ekilip ?ekilmemesi değil, yardımın yerine ulaşıp ulaşmadığıdır. Mahkemenin kararında ama? dışı kullanıldığı belirtilen 16 Milyon Euro'nun tamamının yardım amacıyla kullanıldığı, mahkemenin elindeki 600 klasörde bulunan on binlerce yardım alındı belgesi ile sabittir. Bu belgelerin hi?birisini dikkate almayan mahkeme, Firdevsi Ermiş'in beyanlarıyla bu kanaate ulaşmıştır. Tüm bunları yaparken kişisel hi?bir ?ıkarın peşinde olmadım derneği daha ?ok gelire kavuşturmak amacıyla hareket ettim"
'İFADEM GERÇEKLERİ TAM OLARAK YANSITMAMAKTADIR'
"Ben, Mehmet Gürhan olarak, kişisel bir ?ıkar, bir ikbal peşinde olsaydım kişisel hayatımda da bu durumun yansımaları olurdu" diyen Gürhan, şunları kaydetti:
"Bilinmelidir ki, günlerdir Türk medyasını işgal eden haberlerin tüm ger?ekliği anlattıklarımdan ibarettir. Ancak, burada ?ok önemli bir hususu da ayrıca belirtmek istiyorum. Avukatlarımın hazırlayıp Alman mahkemesine sunduğu ifademin i?eriği avukatlarım, savcılık ve mahkeme heyeti arasında yapılan bir uzlaşmanın sonucudur. Çok kötü şartlardaki ağır tutukluluk halimin ve üzerimde oluşturulan baskının bir an önce sona erebilmesi i?in avukatım, önerilen uzlaşmayı kabul etmiştir. Dolayısıyla uzlaşma ifademde yazılı olan hususlar, ger?ekleri tam olarak yansıtmamaktadır. Hakimin uzlaşma olmasaydı dava sonu?suz kalırdı cümlesi de bunun a?ık bir göstergesidir. Uzlaşma sürecinde bana Türkiye ile ilgili su?lamalarda bulunmam i?in sürekli telkin ve pazarlık yapılmıştır. İfadem anlattığım bu durum dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
Koparılan bunca fırtınanın ve girişilen bu aşağılık lin? kampanyasının neredeyse tek dayanağı olan Firdevsi Ermiş isimli şahıs, ortağı ve yöneticisi olduğum şirketlerin ve Deniz Feneri e.V'nin muhasebe bölümlerinin tek sorumlusu, ayrıca Deniz Feneri e.V'nin imza yetkisi olan ikinci adamıdır. Mahkeme sürecinde gösterdiği tavırlarla bu şahsın, Deniz Feneri e.V'ye ve yöneticisi olduğum şirketlere zarar verebilmek i?in bazı ?evrelerce özel olarak görevlendirildiğini düşünüyorum. Zamanı gelince bu müfteri işbirlik?iye, şahsıma ve ortağı olduğum şirketlere vermiş olduğu maddi ve manevi zararların hesabını her türlü hukuki hakkımı kullanarak mutlaka soracağım."
'İFTİRALAR DOĞRU DEĞİL'
Adının Abdurrahman Vural olduğunu gazetelerden öğrendiği, hi? tanışmadığı bir şahsın ortaya attığı iftiraların kesinlikle doğru olmadığını belirten Gürhan a?ık mektubunda şu ifadelere yer verdi:
"Doğru olan bir şey varsa o da bu şahsın, kurduğu derneği dolandırmış olma su?undan mahkumiyet almış olmasıdır. Şahsıma karşı yürütülen bu kampanya, üzülerek söylüyorum ki adeta bir lin? kampanyasıdır. İmzasız bir mektupla aile hayatımı ağır şekilde yaralayabilecek ?irkin bir iftiraya maruz kaldım. Hayatı boyunca karakola dahi düşmemiş biriyken bir anda büyük bir terör örgütü üyesi muamelesine tabi tutuldum. Geriye dönüp baktığımda en başından beri bu operasyonun, siyasi bir operasyon olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde toplam 27 kişinin ?alıştığı bir binaya 340 polisle ve binanın tüm a?ık kapıları kırılarak bir baskın yapılmış olmasının mantığı nasıl izah edilebilir ki? Bu provokasyonun tüm amacı, dünyada yükselen yoksul ve mazlumlarla dayanışma kültürünü yok etmektir. Soruşturmayı yürüten şahsın, soruşturma sürecince sergilediği tavırlar ve mahkeme salonundaki siyasi şovu da benim bu düşüncemi destekler niteliktedir. Fakat asıl üzücü olan taraf bu şov değil, bu provokasyona Türkiye'de bazı ?evrelerin verdiği a?ık destektir.
'FİRDEVSİ ERMİŞ YANLIŞ Y?NLENDİRDİ'
Geldiğimiz noktada, bugün itibariyle mali müşavirlerin ve işbirlik?i Firdevsi Ermiş'in yanlış yönlendirmelerine aldanmam sonucu, hukuki hatalarım nedeniyle Alman mahkemesi tarafından mahkum edildim. Bir diğer yanlışım ise kimi iddialı projelere imza atmaya ?alışmak oldu. Bu yüzden öncelikle Deniz Feneri e.V derneğimize bugüne kadar maddi manevi hi?bir desteklerini esirgemeyen bağış?ılarımız bilmelidirler ki, bir kuruşlarını bile yardım dışı bir ama? i?in kullanmadım. Sonsuz güvenlerini hep yanımda hissettiğim, Almanya'daki şirketlerinin yönetimini bana bırakan ortaklarımdan, Kanal 7 camiasından ve tüm kamuoyundan bu siyasi komployu zamanında fark edip önleyemediğim ve boşa ?ıkaramadığım i?in özür dilerim. Kendi kü?ük siyasi ve ticari hesapları i?in büyük bir provokasyonun par?ası olmaktan bir an olsun ?ekinmeyen o yaygaracılara gelince, onlara sadece bir acıma bor?luyum. Keşke, bir yoksulun göz bebeğindeki sevinci anlayabilecek kadar iyi insanlar olabilselerdi. Tekrar belirtmek isterim ki, Deniz Feneri e.V derneğine bağışlanan paraların bir kuruşunu bile şahsi ve ticari emellerim i?in kullanmadım. Bu yardımları başkalarının benzer ama?ları i?in kullandırtmadım. Hukuki hatalarım olmuş olsa bile, ahlaken ve vicdanen hi?bir hatam olmamıştır. Allah'ın adaletinin bu büyük haksızlığı cezasız bırakmayacağına inancım tamdır. Saygılarımla."