Güncelleme Tarihi:
En çok duyduğum sözcüklerden biri “Türkler neden bu kadar tepkisiz?” oldu.
En çok da Avrupalı Türklerin neden bu kadar tepkisiz olduğunu bilmek istiyorlardı.
Aslında bunu bilmek isteyen yalnız Alman avukatlar değildir...
Biz de yıllardır aynı şeyleri soruyoruz...
Biz de yıllardır Avrupalı Türklerin belirli konularda daha duyarlı olmalarını istiyoruz...
Alman uzman avukatlar bir yerde Türkçe'de de sık sık duyduğumuz “Hak verilmez alınır” demek istiyorlardı.
Demokratik hukuk devletlerinde sahip olunan haklar talep edilmeden de, istenmeden de verilmelidir.
Prensip bu olmalıdır...
Ama bu gerçekleşmiyorsa, insanlar haklarını talep etmelidir.
Tabii demokratik yöntemlerle...
AB hukuku uzmanı Alman avukatlar, 12 Eylül 1963 tarihinde dönemin Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile Türkiye arasında imzalanan Ankara Anlaşması ve 23 Kasım 1970 tarihinde imzalanan Katma Protokol'e göre Türklerin serbest dolaşımın vize yoluyla engellenemeyeceğinin altını çiziyorlar.
Bu uygulamanın Katma Protokol'ün 41'inci maddesindeki “Akit taraflar, aralarında, yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest edimine yeni kısıtlamalar koymaktan sakınırlar” ilkesiyle tam bir çelişki olduğunu hatırlatıyorlar.
O dönemde bu sözleşmelere imzalarını koyan ülkelere Türklerin vizesiz girip çıkabileceklerini, Avrupa'da yaşayan Türklerin 18 yaşından küçük çocuklarının vize almalarına gerek kalmadan ailelerinin yanlarına gelebileceklerini söylüyorlar Alman avukatlar.
Evlilik yoluyla Almanya'ya gelecek eşlerin Almanca dil sınavına tabi tutulmasının Almanların da altına imzalarını koyduğu AB sözleşmeleriyle bağdaşmadığını söylüyorlar.
Hatta daha da ileri gidip, Türklerin Almanya'da “Uyum Kurslarına” katılmalarını içeren yasal düzenlemenin bile “yasal olmadığını” dile getiriyorlar aynı hukuk adamları.
Evet, Türkiye'den gelecek eşlerden Almanca bilmelerini istemek, buna karşın ABD, Kanada, Güney Kore, Japonya ve daha birçok ülkeden gelecek eşlerden bunun istenmemesi Almanya'nın ayıbıdır.
Bu durum Alman Anayasası'nın 3. maddesindeki “Tüm insanlar yasa önünde eşittir” ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Alman avukatlar, Avrupalı Türklerin bu haksız uygulamalara seyirci kalmasından, tepkisizliğinden yakınmaktadır...
Aynı tepkisizlik başka konularda, başka kesimler tarafından da eleştirilmektedir.
Almanya'da bazı politik çevreler bile, Neonaziler tarafından 8 Türk'ün katledilmesine Almanya'daki Türklerin, Türk kökenli insanların ve Türk sivil toplum örgütlerinin tepkisizliğinden yakınmaktalar.
Evet, Almanya'daki Türk toplumu tabii tepki göstermelidir...
Doğru olanı da budur...
Ama daha doğru olanı hem Alman Anayasası ile bağdaşmayan düzenlemelere hem de Neonaziler tarafından girişilen cinayetlere Almanya'da yalnız Türklerin ve Türk kökenli insanların değil tüm demokratların birlikte tepki göstermesidir.
Yani Almanya'da haksızlıklara, ırkçılığa karşı tüm demokratlar ayağa kalkmalıdır.
Tüm okuyuculara sağlık, mutluluk, başarı ve barış dolu nice yıllar diliyorum.