Güncelleme Tarihi:
HIRİSTİYAN Demokrat Birlik Partili (CDU) Roland Koch, "Almanlara bir, Türklere iki pasaport. Olmaz böyle şey" diyerek "çifte pasaport"a karşı sürdürdüğü kirli kampanya sayesinde 1999 yılında yapılan Hessen Eyalet Parlamentosu seçimlerini kazandı.
2002 yılında yapılan genel seçim öncesi muhafazakar kanadın başbakan adayı ve Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi'nin (CSU) o dönemdeki Genel Başkanı Edmund Stoiber, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğine karşı bir seçim kampanyası sürdürdü.
Ancak Alman seçmenler bunu yutmadı ve sandıklar açıldıktan sonra kendisini başbakan koltuğunda gören Stoiber, gecenin ilerleyen saatlerinde seçimleri kaybettiğini anlayınca arkasına bile bakmadan Münih'in yolunu tuttu.
Bundan ders almamış olacak ki, Roland Koch, Hessen'de ikinci kez azınlıkların sırtından "oy avına" çıktı.
Koch, Münih metrosunda bir Türk genci ile Yunanlı bir gencin Alman bir emekli okul müdürünü dövmesini popülist bir biçimde istismar ederek, "Suç işleyen yabancı gençler sınır dışı edilmeli" diye seçim meydanlarında basbas bağırdı.
Koch'un barış içinde birlikte yaşama ve Almanya'nın imajına zarar verici bu popülist tutumunu sağduyulu Alman seçmeni yutmadı. Evet, önceki gün Hessen'de Roland Koch kaybetti, demokrasi kazandı.
Hafta sonunda Hessen'e paralel olarak Aşağı Saksonya'da yapılan Eyalet Parlamentosu seçimlerini CDU'lu Christian Wulff kazandı. Bu seçim sonuçları Almanya'da muhafazakar seçmenlerin çoğu muhafazakar politikacıdan daha “liberal” olduğunu ortaya koydu.
Çünkü, Katolik olan Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanı Christian Wulff, 2006 yılında eşinden ayrılıp, hayat arkadaşı Bettina Körner'le yaşamaya başladı. Koyu Katolik CDU'lu seçmenler Wulff'un bu davranışını affedip, onun başbakanlık koltuğunu korumasına tam destek verdiler.
Bu seçimler başka bir şeyi daha ortaya koydu.
Şimdiye kadar "Doğu'nun partisi" olarak bilinen Sol Parti, "Batılı" her iki eyalette de parlamentoya girerek, solda ciddi bir güç haline gelmeye başladığını gösterdi.