Güncelleme Tarihi:
FRANSA’da ulusal demiryolu idaresi SNCF’in Avrupa Birliği yasalarının talep ettiği şekilde rekabete açılmasını protesto eden başlıca dört demiryolu sendikası, gelecek üç ay boyunca her beş günde iki gün grev çağrısı yaptı.
Fransa’da bir cumhurbaşkanının demiryolu işçilerinin sosyal hakları konusunda sendikalara çatışması 1995 yılında başarılı olmamıştı. 1995 yılındaki grevler Fransa’yı felç etmiş ve başbakan Alain Juppe’yi reformları geri çekmeye, ardından da istifaya mecbur bırakmıştı.
Grevi destekleyen dört sendikadan biri olan Sud Rail’in başkanı Emmanuel Grondein, “Sadece demiryolu işçilerini değil, Fransa’da kamu hizmetini savunuyoruz” dedi.
1995’E GÖRE DAHA GÜÇSÜZLER
Ancak 1995’e göre daha güçsüz olan sendikalar, Macron’un sosyal ve ekonomik reformlarına verilecek tepki konusunda görüş ayrılığı içindeler. Pazar günü yayınlanan Ifop anketine göre Fransız halkının yarısından fazlası grevleri haksız buluyor.
Hafta sonundaki Paskalya tatilinin ardından başlayan ve her iki çalışandan birinin işbaşı yapmadığı grev, SNCF’in uzun yıllardır karşılaştığı en büyük sendikal eylem oluyor.
SNCF, Paris’e banliyö seferlerinin aksadığını ve sekiz yüksek hızlı trenden (TGV) yalnızca bir tanesinin çalıştığını söyledi. Başkente giden otobüsler dolup taşarken, BFM TV bir otobüse binen aşırı sayıdaki yolcunun indirilmesi için polis çağrıldığını bildirdi.
ALMANYA SEFERLERİ DE AKSADI
Uluslararası tren hizmetleri de aksıyor. Fransa ile İsviçre, İtalya ve İspanya arasında tren seferleri yapılmıyor. SNCF’in verdiği bilgiye göre Almanya’ya giden her üç trenden sadece biri çalışacak. Londra, Paris ve Brüksel’i bağlayan Eurostar hizmetindeki her dört tren seferinden üçü yapılacak.
Macron, yüksek borç yükü altında olan SNCF’i kara geçirmek istiyor. Sendikalar ise Macron’un özelleştirmenin yolunu açtığını söylüyor.
Macron’un sendikalara karşı zafer kazanması, eğitim sistemini yenilemek ve emekli maaşlarını yeniden düzenlemek de dahil olmak üzere, diğer kilit reform planlarının gidişatını belirleyecek.
SNCF çalışanları, ömür boyu iş güvencelerini, otomatik yıllık ücret artışlarını ve yüksek maaşlı erken emeklilik politikasının getirdiği imkanları kaybetmek istemiyorlar.