Halil YETKİNLİOĞLU / LONDRA
Oluşturulma Tarihi: Ocak 25, 2024 14:46
Londra Yunus Emre Enstitüsü, döneminin en etkili bestekârlarından Osmanlı klasik müziğinin büyüleyici bir icrası olan ‘Dede Efendi’ Türk Sanat Müziği Konseri’ni sundu.
KONSER, 12. yüzyıldan kalma tarihi ve güzel bir kilise olan ve tarihi dokusu ile etkinliğin atmosferini zenginleştiren St. Mary’s Church Islington’da gerçekleştirildi. 1778 yılında İstanbul’da doğan ve Mevlevi ayinlerinden çeşitli formlardaki bestelere uzanan geniş bir yelpazede yaklaşık 300 eser besteleyen Dede Efendi’nin eserlerinden bir seçki ‘Dede Efendi Konseri’ olarak Londra’da bu temada ilk defa düzenlendi.
DERİNDEN ETKİLENDİLER
Ud ve vokalde Baha Yetkin, kanunda Serdar Yılmaz, klasik kemençede Alexandros Koustas ve perküsyonda Muammer Sağlam gibi olağanüstü yetenekli müzisyenler tarafından icra edilen konserde Dede Efendi’nin musiki tarzının ve mirasının farklı bir yönünü temsil eden bestelerinden bir seçki çalındı. İcra edilen eserler arasında, Dede Efendi’nin başyapıtlarından biri olan ve sevgiliye bir övgü niteliği taşıyan ‘Yüzündür Cihanı Münevver Eden’, zarafeti ve inceliğiyle izleyenleri duygulandırdı. ‘Ey Büt-i Nev Eda Olmuşum Müptela’ parçasının icrasında perküsyonun ritmi ve kemençenin yükselen nağmelerine ud ve vokallerin kattığı derinlik dinleyenleri bu parçanın zengin melodileri karşısında derinden etkilendi.
GECENİN ÖNE ÇIKAN PARÇASIDede Efendi’nin en meşhur eserlerinden biri olan ‘Gitti de Gelmeyiverdi’ de gecenin öne çıkan parçalarından biriydi. Kemençe ve vokale kanun ve udun kattığı kontrast ile dinleyiciler gecenin unutulmaz şarkılarından biri olan bu parçanın hüznünden ve güzelliğinden çok etkilendi. Gecenin en çok alkış alan parçalarından biri, Dede Efendi’nin Gülnihâl Hanım için bestelediği ünlü Türk valsi ‘Yine Bir Gülnihâl’ oldu. Doğu ve Batı müzik tarzlarının bir birleşimi olan eser müzisyenlerin tutku dolu icrası dinleyicilerin mırıldanarak eşlik etmesi ile yine hem dokunaklı hem de oldukça nostaljik bir deneyim yarattı. Dinleyiciler Dede Efendi’ye ve onun bestelerine uygun bir saygı duruşu niteliğindeki bu eserin zamansız güzelliği karşısında büyülendi. Baharın gelişini kutlayan ve en neşeli melodilerinden biri olan ‘Baharın Zamanı Geldi’ eserinin icrası ile konser son buldu. Perküsyonun şenlikli havası, kemençenin canlı melodileri ve son olarak da ud ve vokalin sıcaklık ve çekicilik kattığı bu eserin neşesi ve enerjisi konser için unutulmaz bir final oldu.