Güncelleme Tarihi:
YÖNETMENLİĞİNİ, Bursa Devlet Tiyatrosu sanatçısı Harun Türköz’ün yaptığı oyunda, Ertuğrul Karakaya, Murat Ovant, Cihanente, Cansu Eser, Tuğba Ülkü, Kürşat Sarıkaya, Nilay Tüfek Özkaya, Erdinç Molla, Alper Aydoğan, Meltem Topal, Fatoş İyen, Çağlar Yılmaz ve Bekir Şenoğlu Şener rol aldı. OKM Başkanı Cihan Kente Avrupa’da ilk kez sahneye konulan oyunla ilgili şunları söyledi: “Oyun, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılı anısına kısa zamanda 15 kişilik bir ekiple hazırlanıp seyirciyle buluştu. Oyun, 1919’da memleketin içinde bulunduğu ağır koşullar ve insanların yılgın, ümitsiz, çaresiz bir sefaletten nasıl kendilerini kurtarmaları ve özgürlükleri için nasıl olağanüstü bir güçle ayağa kalkmalarının destanıdır. Nazım Hikmet, şiirselliğin yanında koyduğu tarihsel perspektif içinde anlattığı somut gerçekle Kuvâyi Milliye Destanı’nın hem anlatanı hem savunanı durumunda. OKM’nin 20’nci yıl dönümünün Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına denk gelmesi nedeniyle iki sevinci bir arada yaşıyoruz. Bu sene kendimizin hazırladığı ve misafir sanatçılarımızın sahneye koyduğu oyunları festival havası içerisinde tiyatroseverlerimize sunacağız.”
‘TÜRK DİLİNİ TIĞ GİBİ İŞLEMİŞTİR’
OKM Kültür ve Sanat Yönetmeni Ertuğrul Karakaya ise şöyle konuştu: “Kurtuluş Savaşı, tarihin hiçbir döneminde esaret altında yaşamamış Türk milletinin, kadını erkeği, yaşlısı genci, köylüsü kentlisi ile topyekûn verdiği, dünyada pek az millete nasip olan destansı bir mücadeledir. Cephede çarpışmak kadar, ordunun erzak ve cephane ikmalini sağlamak da son derece hayati önem taşımaktaydı. Cepheye ulaşan yollar, gece gündüz sırtında mermi taşıyan ya da malzeme yüklü kağnıları sevk eden kadınların anlatıldığı oyunu en iyi şekilde oynadığımıza inanıyoruz. Oyun, Nazım Hikmet’in 1939’da yazmaya başladığı ve 1941’de bitirdiği ‘Kuvayi Milliye Destanı’, Kurtuluş Savaşı’nı baplar halinde anlattığı bir destandır. Kuvâyi Milliye Destanı’nda Nâzım Hikmet, kapitalist-emperyalist Batı karşıtı, Anadolu insanının kurtuluşunu ifadeye yönelik ideolojik temele yaslanan farklı bir söylem geliştirir. Anlamı açıkça verilmese de materyalist, sosyalist dünya görüşü eserin ‘iç örgülerinde’ kuvvetle hissedilir. Oyun izlendiğinde insanı farklı şekilde etkiler. Bazı insanı düşündürür bazı insanları ağlatır. Bu destan, aslında ulusal Kurtuluş Savaşı’nda kıyıda köşede kalmış, dipnot insanlarının kahramanlığıdır. Nazım Hikmet Kuvayi Milliye’de Türk dilini tığla işlemiş gibi.”