Güncelleme Tarihi:
Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer’in davetlisi olarak, resmi temaslarda bulunmak üzere pazartesi günü Avusturya’ya gelecek olan Cumhurbaşkanı Gül, yurtdışında yaşayan Türklerin dil öğrenimi, Avrupa’da yabancı ve İslam düşmanlığı ile Türkiye’nin AB üyeliği üzerine önemli açıklamalarda bulundu. 13 yıl aradan sonra ilk kez Avusturya’yı ziyaret edecek olan ve ziyareti öncesi Avusturya basınına konuşan Cumhurbaşkanı Gül, öncelikle Türklerin Almanca ve Türkçe olmak üzere iki anadili olması ve iki anadili birlikte öğrenmesi gerektiğini vurguladı.
Avusturya’da okullarda Türkçe dil dersi konulması tartışmalarıyla ilgili “Der Standart” Gazetesi'ne konuşan Cumhurbaşkanı Gül şöyle dedi: “Avusturya’da 200 bin Türk yaşıyor, bunun 100 bini Avusturya vatandaşı. Ben Avusturya’da yaşayan Türklerin Türkçe ve Almanca iki anadili olması ve iki dile de iyi hakim olması gerektiği görüşündeyim. Bunu okulda mı, yoksa başka bir yerde mi öğrenir, bu konuda çözüm yolları aranmalı, iki dilin de çok iyi öğrenilmesi sağlanmalı. Ben Türklerin Avusturya’ya entegre olmasını arzu ediyorum. Türkler Avusturya’ya katkıda bulunmalı ve sadık kalmalı. Bu benim arzum. Avusturya’da yaşayan Türklerin iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesinde bir köprü vazifesi üstlenmeleri çok önemli.”
ŞARTLAR İYİLEŞTİRİLMELİ
Cumhurbaşkanı Gül, “Kurier” Gazetesi'ne verdiği demeçte ise şöyle dedi: “Benim Türk vatandaşlarıma çağrım şu: “Sizin iki anadiliniz var. İki dile iyi hakim olursanız, hem kendiniz, hem aileniz hem de Avusturya için daha başarılı olursunuz. Türklerin daha iyi entegrasyon sağlaması için de şartların iyileştirilmesi gerekir. Anaokullarında, okullarda ve üniversitelerde imkanlar artırılmalı. Önemli olan engelleri kaldırıp imkanlar açmak. Özellikle İslam’ın anayasada resmen tanındığı Avusturya’da uyum çok daha hızlı ilerleyebilir. Avusturya bir imparatorluğun mirasını devraldı ve çokkültürlü bir ülke. Bunun başka insanlara ve dinlere daha fazla hoşgörüye katkıda bulunması gerekir.”
BÜYÜKELÇİ MESELESİ
Avusturyalıları yabancılara karşı soğuk ve uzak davranmakla eleştirdiği için Avusturya’da tepkilere yol açan Viyana Büyükelçisi Kadri Ecvet Tezcan üzerine gelen soruları da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Gül şöyle konuştu: “Bu olayı iki taraf da önyargısız gözden geçirmeli. Entegrasyon için ortak çalışmamız gerekir. Politikada, kültür ve sporda başarılı entegrasyon örnekleri var. Atıl Kutoğlu başarılı bir moda tasarımcısı. Atilla Doğudan başarılı bir işadamı. Avusturya milli takımında oynayan Türkler var. Bizim bu insanlara daha fazla fırsat vermemiz ve onları daha fazla teşvik etmemiz lazım. Böylece Avusturya’ya gelecekte daha fazla güvenip kendi geleceği olarak görebilsinler.”
AVRUPA'NIN RUHUNA TERS
Cumhurbaşkanı Gül, “Die Presse” Gazetesi'ne verdiği demeçte ise Avrupa’daki İslam ve yabancı karşıtlığının Avrupa’nın ruhuna ters olduğunu vurguladı. Gül şöyle dedi: “Elbette tüm Avrupa’da endişe verici gelişmeler de görüyoruz. Yabancı düşmanlığı, aşırılık, İslamofobi gibi. Bu, Avrupa’nın ruhuna ters. Bu, Avrupa’ya yakışmıyor. Çünkü Avrupa insanhaklarının vatanı ve farklı düşüncelere, farklı kültürlere saygının şart olduğu bir bölge. Ama maalesef geçmişte başkalarının dışlandığı bir Avrupa’yı da yaşadık. Başkalarını dışlamak hasta bir tavır. Dışlamacılık ne Avrupa’da ne de başka bir yerde gelişmemeli.”
Gül, Avrupa’nın kendi ülkesindeki Müslümanlar arasında siyasi İslam’ın güçlenmesinden korktuğu endişelerini ise yersiz olarak niteledi ve “Avrupa’da yaşayan Müslümanlar demokrasi ve insanhakları konusunda gerekli standart bilgiye sahipler. Elbette Hıristiyanlıkta olduğu gibi İslam’ın içinde de aşırı uçlar var. Ama aşırı uçlar İslamofobi için gerekçe sunmamalıdır” dedi.
TÜRKLER DE HAYIR DİYEBİLİR
Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili Avusturya’nın referanduma gitme kararı üzerine gelen soruları da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Gül şöyle konuştu: “Müzakereler devam ediyor. Bize bu yolda engel konulmaması çok önemli. Türkiye gibi büyük ekonomisi olan ülkelerle müzakereler uzun sürer. Biz acele de etmiyoruz. Başarılı uyum sağlamak istiyoruz. Bu uyumun sağlanıp sağlanmadığına sonunda AB karar verecek. AB bunun sonucu üye olup olmayacağımıza karar verecek. Ülkeler bunu halkoylamasına sunabilir. Biz Avusturya’da halkoylamasının sonucunu elbette kabul ederiz. O zamanki Türkiye elbette şimdiki Türkiye olmayacak, belki de çok cazibesi olan bir ülke olacak. Türkiye’nin üyeliği hem AB hem Avusturya’ya büyük katkı getirecek. Belki de öyle olacak ki, Türkler AB üyeliğine hayır diyecek, Norveçlilerin yaptığı gibi.”