Cumhurbaşkanı Gül: Türkiye'yi yanlış tanıyorlar

Güncelleme Tarihi:

Cumhurbaşkanı Gül: Türkiyeyi yanlış tanıyorlar
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2011 21:23

Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer'in davetlisi olarak, Avusturya'da resmi temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Gül, Avusturyalı politikacıların Türkiye hakkındaki yanlış bilgilerinin kendisini hayrete düşürdüğünü söyledi. Gül, hayretler içinde kaldım. Zannediyorlar ki Türkiye'de hala idam cezası var.

Haberin Devamı

Avusturya'yı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avusturya parlamentosunda tüm siyasi prtilerin temsilcileriyle yaptığı görüşmede Türkiye hakkındaki yanlış bilgileri karşısında hayrete düştüğünü söyledi. Gül, bugüne kadar hiçbir ülkede böyle bir şeyle karşılaşmadım. Zannediyorlar ki, Türkiye'de halen idam cezası var. Zannediyorlar ki, Türkiye'de farklı diller yazılıp çizilmez” dedi. Cumhurbşkanı Gül, ayrıca Avrupa'da gittikçe artan ırkçılık ve islamofobiye dikkat çekti ve Avrupa'yı bu konuda daha teyakkuzda olmaya çağırdı. Gül Avusturya ve Avrupa'da yaşayan Türk toplumu için de önemli mesajlar verdi.

Salı akşamı başkent Viyana'dan Salzburg kentine geçen Cumhurbaşkanı Gül, İngiltere Kraliçesi II. Elisabeth, ABD eski başkanı Bil Clinton, Almanya eski başbakanı Gerhard Schröder, Pavorotti, Anna Netrebko gibi ünlü opera yıldızları, sinema yıldızlarını ağırlayan Sacher otelinde kaldı. Gül otelde Türk basın mensupları için bir basın toplantısı düzenledi ve soruları yanıtladı.

KAFALARI KARIŞIK
Gül'ün açıklamaları şöyle: “Cumhurbaşkanıyla zaten eskiye dayanan bir hukukumuz da var. Türkiye'yi gayet seven, açık fikirli biri. Hem başbaşa hem heyetler arası görüşmelerde, en çok konuştuğumuz konular ikili ilişkilerimiz ve Avrupa Birliği meseleleri oldu. Avusturya'daki Tür vatandaşlarımızla ilgili çeşitli konular var. Sorunlar var. Bunları konuştuk tabi. Baş başa olunca her şey daha açık konuşuluyor. Parlamentoya gittim. Parlamentoda ilginçti. Bütün partilerin temsilcileri Meclis Başkanları vardı. Biraz onlarla uzun konuştum. Türkiye konusunda Kafaları karışık olan bazıları var. Bunu görünce, konuşun bakalım, aklınızdan ne geliyorsa, ne biliyorsanız, rahatlıkla konuşun dedim. Dolayısıyla o parti gruplarının temsilcilerinin düşüncelerini görmüş olduk. Benim burada gördüğüm şey şu. Bunu Başbakanlarına da söyledim. Türkiye'yle ilgili ve Türk toplumuyla ilgili çok yanlış bilgileri var. İnsan hayret ediyor yani. Sizlere bunları kim anlatıyor, nereden öğreniyorsunuz bunları? 10 sene öncesi Türkiye'nin manzaralarını anlatıyorlar. O açıdan görüşmelerin çok faydalı olduğu kanaatindeyim. AB konusunda bu ülkenin ciddi tereddütü var. Halk böyle düşününce, siyasetçiler de onu yansıtıyorlar. Ama siyasetçilere düşen görev halklara biraz da liderlik yapmak. Doğru şeyleri eğitmek. Popülizme kaymak kolay olur. Bu açıdan çok yanlış bilgilerin ortada dolandığını gördüm. Mesela zannediyorlar ki halen Türkiye'de idam cezası var. Hayret dedim. Veya zannediyorlar ki, Türkiye'de hala farklı dillerle yazılmaz çizilmez. Türkiye'de farklı dillerde televizyon olmaz. Zannediyorlar ki, Kürt vatandaşlarımızın içerisinde milletvekili olanlar sadece bağımsız olarak girenler. Yahu siz ne diyorsunuz, eğer insanların kökünü araştıracak olursak, herkes her makamı işgal etmiştir. Bakan da olmuştur, cumhurbaşkanı da, meclis başkanı da. Bunları uzun uzun anlattım. Halen 10 sene, 20 sene önceki Türkiye'yi anlatıyorlar. Aa doğru mu diye soruyorlar? Çok hayretler içinde kaldım. Hiçbir ülkede böyle görmedim. Demek ki içe kapanıyorlar bir önyargı oluyor. Ondan sonra herşeye kulak tıkıyorlar.

ÇOK YATIRIM YAPIYORLAR
Gül sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama diğer yanda Türkiye'ye çok yatırım yapan insanlar var. En kıymetli insanın bir canı vardır, bir parası vardır. Parasını yatırıyor. Avusturyalıların Türkiye'de çok büyük yatırımları var. Türkiye'ye en çok yatırım yapan ülkelerden birisi. 5 milyar dolarlık yatırımları var Türkiye'de. Büyük şirketleri var. Sabah kahvaltıda 20, 25 şirket vardı. Bunlar bilinen büyük şirketler. Hepsi de Türkiye'yi öyle bir keşfetmişler ki, Türkiye'nin en büyük şirketleriyle iş yapmak için yarışıyorlar adeta. Can atıyorlar Türkiye'de ofislerini büyütmek için. Gördüğüm kadarıyla bunlar ekonomik alanda Türkiye'ye daha çok büyük yatırım yapacaklar. Buraların artık büyüme imkanı yok. Şirketlerinin karlılıklarını devam ettirebilmek için yeni pazarlar, yeni yatırımlar yapmaları lazım. Yeni yatırım yapacağı yerlerin de riski az olacak ve getirisi olacak. Riski az olup da getirisi olan dünyada çok ülke yok. Türkiye gibi birkaç ülke çıkar. Avusturya'da geçerli olan ticaret hukuku, iş hukuku, ekonomiyle ilgili bütün kurallar, bugün Türkiye'de de geçerli. Bu güven, istikrar ve riskin minimize olması demektir. Riskin minimize olduğu Türkiye'de imkanlar çok. Bunlar Türkiye pazarını çok iyi keşfetmiş vaziyetteler.”

TÜRK TOPLUMUNU SUÇLAMAK YANLIŞ
Görüşmelerde Avusturya'daki Trk toplumu üzerine şikayetleri de dinlediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül şöyle dedi: “Burda tabi insanlar hemen geçmişi unutuyorlar. Türkler buraya kendileri gelmedi ki vaktiyle. Davet edilmiş, buraların toparlanması ve inşa edilmesinde el birliği içinde çalışmışlar. Tabii ki onların çocukları da burada kalıyorlar. Kolaya kaçılıyor tabi. “Ee işte bak, düzgün Almanca bilmiyorlar” deniliyor. Tabii ki, bu ülkede yaşayan insan bu dili bilmezse, kendi kendini dışlar baştan. Avusturya ya da Almanya'da yaşıyorsa, Almancayı, İngiltere'de yaşıyorsa, İngilizce'yi Fransa'da yaşıyorsa Fransızcayı bilmeyen bir insan ne yapabilir? Türkiye'deki bir yabancı Türkçe öğrenmezse ne olur. Türklerin burada en güzel şekilde lisan öğrenmeleri hepimizin arzusu. Ama bu nasıl olur? Buna fırsat verilerek. Ana okullarından başlayıp öteki okullara kadar. Onun için sadece buradaki vatandaşlarımızı suçlamak, yanlış işler.”

Cumhurbaşkanı Gül, Avusturyalı yetkililer entegrasyon sorunu konusunda Almanca dışında başka somut örnekler getiriyor mu sorusuna şu cevabı verdi: “Sadece Almanca meselesini gündeme getirdiler. Asimilasyona asla bir niyetleri olmadığını söylüyorlar.”

IRKÇILIK
Gül, kendi istatistiklerine bakıldığında, buralarda ırkçılık, yabancı düşmanlığının çok arttığına dikkat çekti ve şöyle dedi: Aslında bütün Avrupa'nın hastalıkları var. Bu hastalıkların tedavisi çok zordur. Gelişmiş ülkelerin hastalıklarını tedavi etmek çok zordur. Kalkınmamış ülkelerin hastalıklarını tedavi etmek daha kolaydır. Çünkü onları eğiteceksiniz, zenginleşecekler ve gider. Ama gelişmiş ülkelerin hastalıkları bazen böyle uykuya geçer, bazen birdenbire dirilir. Onun için Avrupa'nın bu konularda çok teyakkuzda olması gerekiyor. Bir zamanlar antisemitizmdi. Şimdi islamofobi. Antisemitizm burda başladığında, nüfusun yüzde 5'i 10'u böyle düşünüyor deniliyordu, ama sonunda nelerin yaşandığını bütün Avrupa bilir. Avusturya Cumhurbaşkanının eşi Musevi. Tüm kardeşleri, kendisi İsviçre'ye kaçmış, İsviçre'ye sığınmışlar. Ailesinin bir kısmı kamplarda ölmüş. Bu hastalıklar azdı mı, ne tür felaketlerle neticelenir dediğimde bu tür mesajları hepsi alıyordur. Bunları da tabi açık açık konuştuk.

Avusturya'da yabancılar yasasının sertleştirilmesi üzerine gelen soruya Gül şu yanıtı verdi: “insanların aile birleşimiyle ilgili sıkıntılarını da anlattım. Öyle acayip bir iş var ki burada. Türkler 21 yaşından önce evlenemezler. Kimin kimle evleneceği sanki kategoriye alınmış gibi. Böyle garip garip şeyler var. Bunlar çok yanlış şeyler. Bunları söyledim. Bunlar kabul edilir şeyler değil.

AB KONUSU
Cumhurbaşkanı Gül, AB konusunda ise şu açıklamaları yaptı: “AB konusunda ise müzakereler bitince, hayır dersek gücenmez misiniz diye soruyorlar. O, oyunun bir kuralı. Eğer kuralıysa, niye gücenelim. Sonunda her şey bittikten sonra herkes evet veya hayır diyebilir. Ama oyunun kuralı olmadan, bir nevi kural dışı hareketler yapmaya esas güceniriz. Şimdi güceniyoruz esasında. Çünkü şu anda yaptıkları kural dışı. Dondurmalar, engellemeler. Tabi Türkiye'nin büyüklüğünden herkes çekiniyor açıkçası. Zaten Avusturya gazetelerine verdiğim mülakatlarda belki Türk halkı Norveç halkı gibi AB'ye hayır diyecektir dedim. Herkesin en çok dikkatini çeken bu olmuş. Gerçekten böyle olur mu, diye bu soruya çok muhatap oldum. Benim kanaatim, böyle bir ihtimal var doğrusu. Çünkü müzakereleri bitirmiş olan bir Türkiye, bugünkü Türkiye olmayacak. Dolayısıyla halk o zaman ne düşünür, onu bilemem ama, bu bir ihtimaldir. Birde böyle söyleyince, ondan da çekiniyorlar.” Gül, 'Türkiye'de AB üyeliği için halk oylaması yapılırsa, vatandaş Abdullah Gül'ün oyu ne olur', sorusuna “O gün göreceğiz” cevabını verdi.

İSLAM VE TERÖRÜ YAN YANA GETİRMEYİN
Gül, El Kaide terör örgütü lideri Bin Ladin'in öldürülmesi üzerine tartışmalarla ilgili ise şöyle dedi: “Müslümanlıkla İslamla terörü beraber görmek isteyen bazı çok ön yargılı çevreler var dünyada. Bu çevrelere çok büyük bir fırsat vermiş oldu El Kaide. Bu açıdan kötü. Müslümanlar dünyanın her tarafında çok büyük sıkıntılar yaşamaya başladılar. Bu açıdan kötü bir 10 yıl, kötü bir süreç geçti açıkçası. Onun için terör hiçbir zaman, hiçbir yerde Müslümanlara bir şey kazandırmamıştır. Tam tersine kaybettiriyor. Onları izole altına alıyor. Onların hayatını adeta cehenneme çevirttiriyor. İslam düşmanlığına da çok büyük fırsat veriyor. Müslüman dini kimliği olanlar asla teröre karışmamalı, terörle Müslümanlığın yan yana gelmesine asla fırsat verilmemelidir.”

Gül, Viyana'da akşam yemeğinde Kardinel ve Devlet Bakanı Egemen Bağış arasında geçen ilginç bir diyaloğu da anlattı. Buna göre Bakan Egemen Bağış Kardinale “Kardinal hazretleri ben seçimlerde adayım. Benim kazanmam için dua eder misiniz diye sordu. Kardinal de “iyilerin kazanması için dua etsem, sizin için iyi olur mu” cevabını verdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!