Güncelleme Tarihi:
Alman Anayasası'nın 56'ıncı maddesine göre Cumhurbaşkanı seçimden sonra bu yemini edip göreve başlar. İsteyen yeminine “Tanrı yardım ettiği ölçüde” içerikli dini boyutu da ekleyebilir.
İşte 30 Haziran 2010 tarihinde Cumhurbaşkanı seçilen Christian Wulff da aynı gün yemin edip göreve başladı. 3 Ekim 2010 tarihinde iki Almanya'nın birleşmesi gününde yaptığı konuşmasında, “İslam da Almanya'ya aittir” sözleriyle Almanya'da yeni bir tartışma başlattı. Bazı çevrelerden tepkiler gelse de Almanya'da yaşayan Müslümanlar ile çeşitli çevrelerin tam desteğini aldı. İşte son haftalarda Almanya'da tüm gözler yeniden Cumhurbaşkanı Wulff'a çevrildi.
Önce Christian Wulff'un 2003-2010 yılları arasında Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanlığı döneminde dost bir işadamının eşinden aldığı 500 bin Euro kredi gündeme geldi.
Aşağı Saksonya Eyalet Parlamentosu'nda sözkonusu işadamı Egon Geerkens ile “ticari ilişkisi” olup olmadığı yönündeki bir soruya Wulff, “hayır, ticari ilişkim yok” yanıtı vermiş.
Aslında somut soruya verilen bu yanıt doğrudur. Çünkü Christian Wulff, “baba dostu” olan Egon Geerkens'den değil, borcu eşi Edith Geerkens'den almıştır. Ama somut soruya, somut yanıta rağmen kredi ilişkisinden bahsetmemesi Wulff'un başına “bela” oldu.
Nitekim, Noel öncesi Bellevue Sarayı'nda yaptığı basın toplantısında bunun bir hata olduğunu itiraf etti.
Düşük faizli özel kredi tartışmalarına paralel olarak Christian Wulff'un tanıdık işadamlarının villalarında yaptığı tatiller de gündeme getirildi.
Herkes gibi politikacılar da insandır...
Herkes gibi eyalet başbakanlarının da dostları, tanıdıkları vardır.
Herkes gibi politikacıların da, eyalet başbakanlarının da cumhurbaşkanlarının da tatil yapma hakları vardır. Ama dostlarının, tanıdıklarının ve yakınlarının evleri, villaları, otelleri de olsa politikacılar, eyalet başbakanları, başbakanlar ve cumhurbaşkanları “mesafe koymaya” daha fazla özen göstermelidir. Aksi takdirde politikacıya ve politikaya zaten yok denecek kadar az olan güven daha da azalacaktır.
Daha doğrusu varolan güvensizlik daha da artacaktır...
Özel kredi ve villalarda tatil sıkıntılarını “atlaşmış” gözükürken, Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un kendisiyle ilgili haberlerin yayınlanmasını engellemek için girişimde bulunduğu ortaya çıkınca, durum ayrı bir önem ve ciddiyet kazandı.
Alman Anayasası'nın 5. maddesi “Düşünceyi ifade özgürlüğü”nü içerir. Bu maddede “Herkesin düşüncesini sözlü, yazılı ve resimli olarak özgür biri biçimde ifade etme ve herkese açık kaynaklardan bilgi edinme hakkı vardır. Basın özgürlüğü, radyo ve film yoluyla haber verme özgürlüğü garanti edilir. Sansür edilemez” denilmektedir. Bunu en iyi bilmesi gerekenlerin başında da Cumhurbaşkanı gelir.
Böyle olduğu halde Cumhurbaşkanı'nın telefona sarılıp, bir gazetenin Genel Yayın Yönetmeni'ni, hatta haberin yayınlanmasını engellemek için sözkonusu yayınevinin en yüksek düzeydeki yöneticilerini araması Alman Anayasası'nın bu maddesiyle bağdaşmamaktadır.
Böyle bir tutum, yalnız Almanya'da değil, yurtdışına yaptığı resmi ziyaretlerde bile “Basın özgürlüğü değerli bir varlıktır” diyen Alman Cumhurbaşkanı Christian Wulff'a ise hiç yakışmamaktadır.