Çöpçünün başarı öyküsü

Güncelleme Tarihi:

Çöpçünün başarı öyküsü
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2011 00:00

Bakan olduğum dönemde, 20 yıl önce Almanya'ya geldiğini söyleyen ve kendi değimiyle "çöpçü" olan Essenli Turgay Tahtabaş ile tanıştım. Almanya'da "Kindergarten" adlı bir anaokulların bulunduğunu komşusu bir nineden öğrenmiş. Üç çocuğunu da anaokuluna gönderdi. Ardından hepsini Gymnasium (lise) ve enstrüman çalmalarını öğrendikleri bir müzik okuluna yazdırdı.

Haberin Devamı

"Die Aufsteigerrepublik" (Yükselen Cumhuriyet) adlı kitabımda bu hikayeyi anlattım, çünkü eğitim ile yükselmenin nasıl mümkün olduğunu gösteriyor. Turgay Tahtabaş eğitimin önemini başkalarına da aşılamak için aynı zamanda bir veli derneğinde faaliyet gösteriyor. Bu durumda Sayın Tahtabaş'ın hayatı bir başarı öyküsü değil mi? Bence evet. Başarı öyküleri sadece akdemisyen ve profesörlere mahsus değildir, aynı zamanda çocuklarına eğitim fırsatı sağlayan anne-babalar da buna dahildir.


O zamanlar bana şöyle demişti: "Tek dileğim, çocuklarım daha iyi bir hayat sürmeleri. Her şey çocuklarım için. Benim için çöpçü olmak büyük bir sorun değil, yeter ki çocuklarım daha fazla imkan sahibi olsun."


Bu örneği anne-babalara ve Hartz IV adlı işsizlik yardımı alanlara umut verdiği için hep anlatırım. Herkes başarabilir.

Haberin Devamı

Bu hafta Turgay Tahtabaş'dan bir mektup aldım. Ortanca çocuğu bu sene 1,4 not ortalamasıyla "Abitur"u (lise bitirme sınavı) başarmış. Kanıt olarak ekte "Abitur" karnesinin bir kopyasını göndermiş. Hayran kaldım. Kendi kızımın da bu sene "Abitur"u kazandığı için gurur duyuyorum - kızımın ortalaması 1,9.


Turgay Tahtabaş'ın oğlu da şimdi elit üniversite olarak bilinen RWTH Aachen'de makine dalında Ekonomi Mühendisliği okumak istiyor. İşte böyle gençlere ihtiyacı var Almanya'nın. Bizler daha fazla normal hayattan anlatmalıyız ki, başkaları da faaliyet göstersin. Çoğu medya hep negatif olaylardan bahsediyor.


***


Bu hafta bir tartışmada, Almanya'da doğup büyümüş bir çok başarılı Türk gencinin ailelerinin geldiği ülkelere geri döndüğündü anlattım. Oradaki ekonominin başarısına bakarak, fırsatlarının daha fazla olduğunu var sayıyorlar. Ayrıca bazıları buradaki iş piyasasında ayrımcılığa da maruz kalmış. Bu insanları Almanya'ya kazandırmak için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Onlara burada istenildiklerini ve kucaklanıldıklarını göstermemiz lazım.


Tartışma esnasında uzun yıllardır nükleer enerji taraftarı olan bir profesör ayağa kalktı ve Almanya'nın nükleer enerjiyi veda ettiği ve Türkeyi'nin de nükleer santral kurduğu için Türk gençlerinin ülkelerine döndüğünü savundu. Bu ciddi niyet taşıyan analiz büyük kahkahaya yol açtı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!