Güncelleme Tarihi:
MESKENLERİNİ TERK ETMİYORLAR
Somut veriler olmasa da kendilerine sunulan bu olanaklardan yararlanmak istemeyip ‘gönüllü olarak’ sokaklarda yaşayan evsiz barksız insanlar da vardır.
Örneğin başkent Berlin’de köprü altları ve kullanılmayan eski binaların giriş bölümündeki boşluklar, adeta ‘meskene’ dönüştürülmüştür.
Yan yana serilmiş sünger yatakların üzerine uzanmış, uyku tulumlarının içinde adeta kaybolmuş ‘sokak insanları’ ile dolu köprü altları.
Bazılarının köpekleri bile var.
Yalnız sıcak yaz günlerinde değil, karlı kış günlerinde dondurucu soğuklarda da edindikleri bu ‘meskenlerini’ terk etmiyorlar.
Çoğu barınacak başka yerleri olmadığından.
Bazıları da böyle bir yaşam biçimini tercih ettikleri için.
Aslında Almanya gibi bir sosyal devlet her zaman bu durumda olan insanların yanındadır.
Kendilerine kalabilecekleri bir yer gösterilmekte, temel ihtiyaçlarını sağlayacak kadar parasal yardımda bulunulmaktadır.
Devlet cep harçlığı vermektedir.
Çeşitli yardım kuruluşları da bu insanlara kucak açmaktadır.
Aralarında Türk dönercilerin de bulunduğu çevredeki esnaflar da köprü altlarında yaşayan bu insanlara destek vermektedir.
LEYLA’YI ÖRNEK ALSINLAR
Kısa bir süre önce, oturduğumuz yere yakın bir köprü altından yürüyerek geçerken, önümde giden 8-10 yaşlarında bir kız çocuğun Türkçe olarak annesine “Anne ne olur şu insanlara bir şeyler verelim de aç kalmasın” dediklerini duydum.
Annesi “Tamam çocuğum, kahvaltılık bir şeyler alıp verelim” dedi.
Anne ile kızının, köşe başındaki Türk marketine girerek bir şeyler satın alıp uyku tulumlarının içinden yeni çıkan bu insanları sevindirdiklerine tanık oldum.
Adının Leyla olduğunu öğrendiğim ilkokul öğrencisi çocuğun sergilediği bu dayanışma ve insan sevgisi, beni çok duygulandırdı.
Kafamdan “‘Yabancılar dışarı’ diyen yabancı düşmanı Alman aşırı sağcılar gelsinler de kendilerine Leyla’yı örnek alsınlar” demek geçti.
Kendi kendime söylendim de...
*
Küçük Leyla’nın bu insan sevgisini, insancıl tutumunu görünce, Brüksel merkezli Avrupa Evsizlerle Çalışan Ulusal Kuruluşlar Federasyonu (FEANTSA) ile Paris merkezli Abbe Pierre Vakfı tarafından hazırlanan çocuklara yönelik bir rapor da geldi.
Bu rapora göre, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile İngiltere’de 399 bin 561 çocuğun barınacak yeri yok.
Bu çocuklar ‘acil barınma yerlerinde’ kalmakta.
14.5 milyona yakın çocuk bakımsız, nemli, küflü konutlarda yaşamakta.
Reşit olmayan her dört çocuktan, 6 yaşından küçük her beş çocuktan biri çok küçük konutlarda üst üste yerleştirilmiş ranzalarda uyumakta.
Bu sayının büyük bir sürpriz olmadığının altı çizilen raporda, “Hem bu sayı hem de çocukların gelişimleri ve gelecekleri için iyi olmayan koşullarda yaşıyor olmaları, bizi gerçekten endişelendiriyor. Barınaklar, çocukların gelişimi için gerekli ihtiyaçlara uygun dizayn edilmedi. Bu çocukların derslerine çalışabilecekleri, oyun oynayabilecekleri ve aileleriyle yaşayabilecekleri bir eve ihtiyaçları var. Bu sorun çocukların geleceğini de etkiliyor. Şu anki yaşam koşulları gerçekten üzücü ve aynı zamanda gelecek için de endişe verici” denildi.
Tabii kendilerine şimdiden sahip çıkılmaması durumunda bu çocukların ileride köprü altlarında yaşamak zorunda kalacaklarına da dikkat çekildi.
*
Evet...
Dünyanın geleceğini şekillendirecek bu çocuklara, ‘çocuklarımıza’ sahip çıkalım.
Onlar için milliyetlerine, kökenlerine, ırklarına, dillerine, dinlerine, kültürlerine bakmadan, ayırımcılık yapmadan, dışlamadan yaşayacakları bir ortam yaratalım.
Her şeyden önce de onları sevelim, sevgi sergileyelim, sevgi aşılayalım!