Güncelleme Tarihi:
Olay, 28 Ağustos'ta Mahfesığmaz Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, kredi kartı ve kira borcu olan Gülşen Tüzer, komşusunun 4 yaşındaki oğlu Ceren'i suç ortakları Hilmi Köse ve Emre Kavlak'a kaçırttı. Olaydan hemen sonra yakalanarak tutuklanan sanıklar hakkında Cumhuriyet Savcılığı tarafından ‘yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlarından 29'ar yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Adana 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmalarında şeytana uyup şaka yaptıklarını söyleyen sanıklar, 2'nci duruşmada da önceki ifadelerini tekrarladı.
Hilmi Köse, suçüstü savcılığındaki ifadesinin doğru olduğunu belirtip, polisteki ifadesini kabul etmeyerek, “Gülşen Tüzel, benim müşterim. Markete geldi. Bana ‘Şaka yapacağım, yardım et’ dedi. Ben de şaka olduğu için kabul ettim. Boyacı kılığında eve gittik. Çocuğu alıp önce belirlenen adrese bıraktık. Böyle bir şakaya girdiğim için çok pişmanım” dedi.
Emre Kavlak da şakadan haberi olmadığını belirterek, “Ben esnafın bulunduğu çay ocağında oturuyordum. Arkadaşım gelip bana ‘Ev boyanacak’ dedi. Eve gittik. Boya için malzemelerin listesini yaptık. Çıkarken de ‘Bu kızı araca al’ dedi. Ben de araca aldım. Sonra çocuğu Yurt Mahallesi’nde bir eve bıraktık. ‘Aile
dostumuz’ demişti. Ben başımıza bu işlerin geldiğini Emniyet Müdürlüğü'nde öğrendim. Pişmanım” dedi.
Olayın şaka olduğunu iddia eden Gülşen Tüzel de “Tamamen şaka. Çok samimi arkadaşım. Gerçek kız kardeşimden daha çok severim. Harbiden de kötü bir niyetim yoktu. 4- 5 aydır tanırım ve çok samimi olduk. Harbiden şeytana uydum. Daha önce ‘Kızın kaçırılsa ne yaparsın?’ diye sormuştum. Ve çok tepki göstermişti. Korkutmak istedim. Beni aradığında ‘Şakadır’ dedim. ‘Böyle şaka mı olur?’ diye tepki göstererek konuşmama devam ettirmeden telefonu kapattı. Daha sonra da sürekli aradım ama telefona bakmadı. Şaka yaptığımızı söyleyecektim. Ama fırsat vermedi. Para istemedim. Özellikle arkadaşımdan ve herkesden özür diliyorum” diye konuştu.
DAVACI DEĞİLİM
Duruşmaya katılarak davacı olmadığını belirten çocuğun annesi Dürdane Akyel de olayı şöyle anlattı:
“Arkadaşımın anlattığı gibi oldu. Arkadaşıma boyacı lazım olduğunu söylemiştim. Arkadaşım bana kahve içmeye geldi. Sonra da diğerleri gelerek boyacı olduklarını söyledi. Bu esnada arkadaşım bana kahvaltı yapmak istediğini söyledi. Ben de çocuğumu bakkala ekmek almaya gönderdim. Boyacı olarak gelenler liste yaptıktan sonra çıkıp gittiler. 3-5 dakika sonra da arkadaşım işe geç kaldığını söyleyerek ayrıldı. Kızım gelmeyince belki arkadaşım giderken görmüştür diyerek telefonla arayıp sordum. O da ‘Biri şaka yapmıştır’ dedi. Ben de ‘Öyle şaka mı olur?’ diyerek tepki gösterip telefonu kapattım. Ardında bu gençlerden biri beni arayıp kızımı kaçırdıklarını söyledi. ‘Numaranız görünüyor, bu nasıl kaçırma?’ deyince de telefonu kapattı. Ardından ‘200 bin lira istiyoruz’ diye mesaj geldi. Ben de bunun üzerine polise haber verdim. Ben polislerle birlikteyken arkadaşım sürekli aradı. Ama ben cevap veremedim. Polisler ‘Bugün kim geldi?’ dedi. Ben de arkadaşımın geldiğini söyleyince ‘O kaçırmıştır’ dediler. Ben de onun yapmayacağını söyledim. Çocuğuma hiçbir zarar gelmediği için şikayetçi değilim.”
Mahkeme heyeti, sanıkların 1'er yıl 3'er ay 16'şar gün hapis cezasına çarptırdı, daha sonra da 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verip sanıkları tahliye etti.