Güncelleme Tarihi:
- Sen dersi dinlemiyor musun Arif? Bu ne aptalca bir soru!
- Haklısınız öğretmenim. Bizim evdekiler her gün bana böyle aptalca soru soruyorlar.
Okula giden öğrencilerin bir kısmı Arif gibi. Okulda dersi yeterince dinlemiyorlar. Konuyu öğrenmiyorlar veya öğrenemiyorlar. Bu nedenle dersi öğrenme işi eve veya dersaneye (Nachhilfe-Unterricht) kalıyor. Dersi öğrenme işi evdeki şartlara bağlı kaldığı için, ailesi akademisyen olan çocuklarla işçi olan çocuklar arasında büyük farklar ortaya çıkıyor.
Eğitim sistemlerinin bu konudaki öngörüsü nedir? Şu iki basamaktır:
1. Çocuk dersin konusunu okulda ö ğ r e n i r.
2. Evde ise, okulda öğrendiğini t e k r a r eder veya aynı bilgiyi başka bir alana uygular.
O halde esas sorun nedir?
Esas sorun birinci basamağı tamamlamadan eve gelmektir. Öğrenme süreci okulda tamamlanmazsa, eğitim yükü eve veya dersaneye havale edilir. Duyarlı anneler için ev, adeta okulun bir şubesi durumuna düşer. İşte bu nedenle evde nasıl ders çalışılacağını bilmek gerçekten önemli.
Ders çalışmanın şu üç boyutuna dikkat edelim:
- Metod
- Zaman
- Yer
Ders çalışma metodu:
Çocuğunuzun düzenli bir şekilde ders çalışmaya alışması için, önce planladığınız saatte başlaması gerekir. Bazı çocuklar ders çalışmaya başlamayı çeşitli bahanelerle geciktirirler. Çocuğun sevdiği veya kolay dersten başlamak işinizi kolaylaştırır.
Yukarıdaki fıkradan da anlaşıldığı verimli ders çalışma aslında okulda başlar. Çocuğun dersi iyi dinleyip, anlayıp, not almış ve konuyla ilgili şekil çizmiş olması gerekir.
Derste aldığı notları, şekilleri önce bir karalama defterine yazabilir. Karalama defterine yazdığı bilgileri evde temize çekmesi, öğrenme sürecini çok olumlu etkiler.
Cünkü ders kitabındaki bilgiler, ders kitabı yazarının cümleleridir. Temize çekilen notlardaki bilgiler ise öğrencinin k e n d i cümleleridir. Bu yolla çocuk, kitaptaki veya öğretmenin anlattığı bilgileri kendi özel diline çevirmiş olur. Böylece artık bu bilgiler kitabın veya öğretmenin malı olmaktan çıkmış, çocuğun zihinsel malı olmuşlardır. Bu bilgilerin zihinsel tapusu adeta çocuğa aittir.
Bu bilgiler çocuğa ait olduğu için, çocuk onları kolay kolay unutmaz. İlerde defterini açıp ders konusunu tekrar ettigi zaman kolaylıkla kendi ürünü olan cümleleri hatırlar.
O bilgileri daha kısa zamanda pekiştirir. Bu yöntemi uzun vadeli uygularsanız, zamandan da tasarruf etmiş olursunuz.
Derse ait cümleleri çevirmeyen, kendine mal etmeyen, yani bilgiyi tapulamayan öğrenciler ne yapar?
O cümleleri aynen erberlemeye çalışır.
Ezberlenen bilgiler, tapusu başkasına ait bir arsa üzerine ev yapmaya benzer. Onlara uzun süre sahip olamazsınız. Belki yazılı veya sözlü sınava kadar sahip olursunuz, daha sonra unutursunuz.
Başka bir konu da ders çalışma sırasıdır. Önce hangi derse çalışmalı, sonra hangisine?
Bu konudaki kural, değişkenlik ilkesidir. Çocuğunuz mümkün olduğu kadar bir sessiz okumalı, bir sesli okumalı, sonra da yazıp çizmelidir. Bunun nedeni 5 duyu organlarımızdır. Ders çalışırken çocuğunuz ne kadar çok duyu organını kullanabilirse, dersini o denli iyi öğrenir.
Değişkenlik kuralını birbirine yakın olmayan derslere çalışarak da uygulayabilirsiniz.
Yani çocuğunuz örneğin tarih dersinden sonra sosyal bilgiler dersine çalışmamalı.
Tarihten sonra örneğin matematik dersine çalışabilir.
Çocuğunuz sınıf arkadaşıyla birlikte ders çalışmak isterse, onun bu isteğini destekleyiniz. Çünkü iki çocuğun birlikte çalışması değişkenlik kuralına uygundur.
Tekrar etmek iyi bir yöntemin vazgeçilmez kuralıdır. Öğrenilen konunun uzun süre hafızada kalması için, en azından onun ilk gün tekrarlanması gerekir. Az zamanda verimli sonuç elde etmek için, çocuğunuz öğleden sonra çalıştığı ders konusunu yatmadan önce kısaca tekrarlamalı. Sabah kalkınca da kısa tekrar yaparsa, çok verimli olur.
Böylece tekrar edilen konuya bir hafta sonra kısaca bakılmalı. Haftalık tekrardan sonra aylık tekrar yapılabilir. Yüksek sınıflarda tekrar etme daha da önem kazanır.
Ders çalışma zamanı: Eğitimde başarılı olmanın kurallarından biri de, d e v a m l ı çalışmaktır. Çok çalışmaktan söz etmiyorum. Az, fakat devamlı çalışmaktan söz ediyorum.
Bunun için çocuğunuzla birlikte oturun, haftalık çalışma planı yapın. Ders genellikle öğleden sonra çalışılır. Akşama bırakmamaya gayret edin. Verimli ders çalışmak için başlangıç saati, öğle yemeğinden sonra yaklaşık bir saat sonradır. Haftalık planda, ders çalışmanın yanında oyun veya spor saatlerini de belirtin. Oyunlar mümkünse dışarda oynanmalı, spor yapılacaksa, açık havada spor daha avantajlı. Oyun saati, çocuğunuz ders çalışmaya başlamadan önce de olabilir, sonra da. Önce olursa, çocuğunuz fazla yorulmamalı.
Çocuğunuzu, okulda öğrenemediği konuları aynı gün öğleden sonra evde çalışmaya yönlendirin. Aradan zaman geçtikçe aynı konuya girmek ve anlamak zorlaşır. Dersini öğrenmiş olsa bile, eğer tekrar edilmezse, öğrenilenlerin büyük bir kısmı zaten ilk 24 saat içinde unutulur.
Ders çalışma ve ara verme süresi çocuktan çocuğa ve ders konusuna göre değişir. Ders çalışırken dikkatini toplayabilme de bir öğrenme sürecidir. Çocuğunuz başlangıçta belki sadece 15 dakika dikkatini toplayabilecektir. Düzenli ders çalışma planı yaparsanız, zamanla çocuğunuz çok daha uzun süre dikkatini toplayabilir.
Çocukların çoğunluğu 30 veya 40 dakika çalıştıktan sonra ara verme ihtiyacı duyarlar. Bu ihtiyaç örneğin çocuğun aynı cümleyi tekrar tekrar okumasından belli olur. Bu durumda beyin yorulmuş demektir. Çalışma döneminden sonra bir ara verirseniz, beynin çalışma ve dinlenme temposunu dikkate almış olursunuz. Bugün vaktimiz yok deyip, çalışmayı aceleye getirmeyin.
Ders çalışma süresinin ne zaman biteceği önceden belli olmalıdır. Fakat zor bir matematik problemi çözüyorsanız, çözümü yarıda bırakmayın.
Ders çalışma yeri: İmkanınız varsa, evinizde çocuğunuzun ders çalışması için belli bir yer ayırınız. Çocuk odası da olabilir, başka bir oda da. Önemli olan s a k i n bir ortamın sağlanması ve odanın havalandırılmış olması. Kullanılan masa sadece ders çalışmaya ayrılmış ve odanın aydınlık bir tarafına konmuş olmalı. Masa çocuğun kitap, defter ve kalemlerini rahatlıkla koyabileceği büyüklükte olmalı. Çocuk ders çalışırken ihtiyacı olan ders araçlarına kolaylıkla uzanabilmeli. Çalışma masasının üstünde sadece ders araçları olmalı. Masa bilgisayar ve bilgisayar oyunlarıyla dolarsa, o masada ders çalışma güçleşir.
Ders çalışırken müzik dinlenir mi? Bu konuda esnek davranın. Belli şartlar altında müzik ders çalışmayı olumlu etkileyebilir. Bu öğrenilecek konuya, müziğin türüne ve çocuğun dikkatini toplama düzeyine göre değişir. Bazı deneylerde Barok müziğinin çocuklara olumlu etkisi olduğu saptanmıştır. Örneğin kelime öğrenmek için geliştirilen müzikli programlar var. Fakat matematik problemleri gibi çok dikkat gerektiren konularda müzikten kaçının.
Çocuğun çalıştığı yere televizyonun veya radyonun sesi gitmesin. Telefon konuşmalarınız duyulmasın.
Son olarak beynimizin tarafsız kalmadığını bilelim. Beynimiz ya ödüllendirir, ya da cezalandırır. Devamlı çalışan çocuk, dersini gittikçe daha kolay öğrenir, devamsız çalışan ise gittikçe daha zor. Bir konunun öğrenilmesi demek, beyin hücreleri arasında bağlantı kurulması demektir. Konuyu kendinize mal ederek, tapulayarak öğrenirseniz, bu bağlantı kalın ve sağlamdır. Sadece ezberlerseniz, ince ve zayıftır.
Uzun sözün kısası:
Ya devamlı ders çalışmaya alış,
Ya da bilgiyi tapulamaya çalış!